O zamanki adıyla ortaokula yeni başlamış küçük bir çocuktum. Her küçük çocuk gibi, bizde mahalle aralarında arkadaşlarımızla futbol oynamaya alışkın bir kültürden geliyorduk. Sabah demeden, akşam demeden futbol topu peşinde koşar, başka bir spora pek alaka duymazdık. Ta ki bir akşam babam bizi bir basketbol maçına götüreceğini söyleyeceği ana kadar. O akşam dönemin Konya temsilcisi, güçlü kadrosuyla Kombassan Konyaspor’un Koraç Kupası maçı varmış. Apar topar 100. Yıl Spor Salonu’na gitmiştik. 

Küçük bir çocuk olarak o büyülü ortama girdiğimiz anı hala hatırlıyorum. 100. Yıl Spor Salonu’nun merdivenlerinden çıkıp salona bakan tribüne girmiştik ve maç başlamıştı. Yanlış hatırlamıyorsam İtalyan temsilcisi Riello Mash Verona ile oynuyorduk. Tribünler tıklım tıklım dolmuş, taraftarlar her sayıda coşkuyla yerlerinden fırlıyordu. Bir çocuk için hem o coşkulu ortam, hem de ortalama bir sporseveri basketbol aşığı haline getirecek çekişme ve skor ortaya çıkmıştı. Kombassan Konyaspor, Konyalı genç oyuncu Atıl Taşpınar’ın yıldızlaştığı maçı 69-68 kazanmıştı. Hem Konyaspor, hem de salona ilk kez adımını atan bendeniz için muhteşem bir starttı.

Takımın başında basketbol camiasının Aydın Örs ile beraber en kariyerli koçlarından biri olan Murat Didin vardı. Kadro yine önemli Türk ve yabancı oyunculardan kuruluydu. Özellikle NBA patentli, Dünya spor tarihinin efsane oyuncusu Micheal Jordan’lı Chicago Bulls kadrosundan Jeff Saunders takımın vazgeçilmezi ve yıldızıydı. O kenardayken taraftarla hep bir ağızdan “Jeff, Jeff” temposu tutarak oyuna alınmasını tetiklerlerdi. Onu izlemek gerçekten büyük keyifti. Konya basketbolunun mabedi 100. Yıl Spor Salonu’nun konuk ettiği, en nadide oyuncuydu.

Evet Konya basketbolunun ve salon sporlarının mabedi olan 100. Yıl Spor Salonu’na vedaya; basketbol ateşinin bu bedene nüfuz ettiği ilk gün ile başladım. Şüphesiz birçok basketbol severin ve salon sporu yapan sporcuların farklı anıları vardır. Benim anlatabileceğim onlarca anı var bu kendi küçük ama etkisi büyük olan salonda. Birkaç tanesine değinmek isterim. Mesela Koraç Kupası maçları bir Konya takımının Avrupa’da çeyrek final seviyesine kadar ilk temsil edilişiydi. Dönemin güçlü takımları, İtalyan Verona, Yugoslav Kızılyıldız maçları gibi. Tabi ki ligimizde de çok canlar yakan bir takımdı temsilcimiz Kombassan Konyaspor. 100. Yıl Spor Salonu çok çekişmeli, bazen olaylı, bazen sevindirici, bazen üzücü çok maçlara sahne olmuştu. Dönemim en güçlü iki takımından biri olan Ülkerspor maçı. Ülker oyun kurucusu Jerome Allen bir anda tribünlere tırmanıp taraftarlara saldırmış, yaşanan arbedenin ardından tribünden aşağı atılmıştı, hafızalarımızda yer eden bir andı. Unutulmaz maçlar arasında basketbolun Lokomotif takımlarından Efes Pilsen’e karşı aldığımız efsane maçı da yazabiliriz. Efes Pilsen o sene ligi kasıp kavurduğu gibi, Eurolig’de de ilk defa dörtlü finale kalan Türk takımıydı. Kadrosu, Türk basketbol tarihinin en önemli kadrolarından birisiydi. Unutulmaz oyun kurucuları Peter Naumoski’nin yerini doldurması için getirilmiş olan, Cibona Zagreb takımının en önemli oyuncusu Damir Mulaömeroviç, Efsane Tofaş kadrosundan ve NBA’de allstar seviyesine kadar yükselmiş olan Mehmet Okur, Türk basketbolunun en önemli isimlerinden İbrahim Kutluay, kariyerinin başlarında olan parlak oyun kurucu Kerem Tunçeri, Nba’de en uzun kariyeri yapmış olan Hidayet Türkoğlu… Daha sonra ki yıllarda Sırbistan milli takımının önemli oyuncuları arasına girecek olan Drobnjak ve Scepanovic vs... Kombassan ise Mujezinovic, Kemal Tunçeri, Burak Sezgin gibi önemli oyuncularıyla maça çıkmıştı. Tabi ki normal bir basketbol sever olarak Efes’in fark atacağını düşünüyorduk. Her maç zamanı olduğu gibi, 100.Yıl Spor Salonu’nun önü 3 saat öncesinden dolmuştu. Ve o gün 2500 kişilik dev salon 100. Yıl o maçı resmen bize söke söke aldırmıştı. Rakip oyuncuların dizlerini titreten o maçı asla unutmayacağım.


Ayrıca son saniye kazanılan Darüşşafaka maçı da unutulmazlardandır. Bu satırlar arasında şunu tekrar belirtmek isterim. Maç günleri saat 14.00’da başlayacak olan maçın biletleri yaklaşık 4 saat önceden tükenirdi. Hafta sonları 100.Yıl Spor Salonunda o atmosferi soluyacağımız maçları iple çekerdik.
100.Yıl Spor Salonu sadece büyük maçların oynandığı bir yer değildi. Birçok genç oyuncunun hayallerini süsleyen, profesyonel oyunculuk kariyeri oluşturabilmek için umut bağladığı alt yaş kategori maçlarının da oynandığı bir yerdi. Benim gibi birçok çocuk ve genç için salonun parkelerine ayak basmak tarif edilemez bir duyguydu. Bende babamın götürdüğü o maç ile başlayan basketbol tutkusu Konya DSİ takımının alt yapısına seçilmem ve 100.Yıl Spor Salonuna sporcu olarak ayak basmam ile beraber taçlanmıştı adeta. İnanılmaz bir andı. Birçok büyük oyuncunun ayak bastığı o parkelere ilk çıktığım anda 100.Yıl Spor Salonunun büyüsü kaplamıştı. İnanılmaz bir heyecan duymuştum. Tabi biz bu işin sadece amatör kısmındaydık. Bu salonun parkeleri nice büyük oyuncunun kariyerinin başlangıcına da tanıklık edecekti. Birçok ulusal turnuvayı izledik ve bu anlara şahit olduk. Hidayet Türkoğlu, Kerem Tunçeri, Mehmet Okur, Zaza Pachulia, Asım Pars, Ersan İlyasova, Oğuz Savaş, Semih Erden, Ömer Aşık gibi nice oyuncuları henüz tam da tanınmadan izledik bu parkelerde. Her daim Bengay kokan koridorları, soyunma odaları, hafta sonları buz gibi bir salonda gençlerin maçlarına ev sahipliği yapan anları, büyük maçlarda ki unutulmaz atmosferleriyle, tarihin tozlu sayfalarına yol alacak artık, Konya basketbolunun mabedi 100.Yıl Spor Salonu her Konyalı basketbol severde tarifsiz duygular ve anılar bırakarak...

Editör: TE Bilişim