Korona virüs ilk çıktığı günlerde yazmıştım,”KÜRESELCİLER”LE “ULUS DEVLET”ÇİLER arasında ki savaşta kullanılan tekno silah mı diye.ABD’Kİ  savaş George Floyd isimli siyahi bir gencin psikopat ABD polisinin boynuna diz ile bütün vücudunun ağırlığını vererek öldürmesi sonucunda fitili ateşlendi.

Bizdeki “GEZİ” olayları ile paralellik göstermektedir.Covid-19; Çinin WUHAN kentinde bir laboratuar dan çıkması sonucu bütün dünyayı korku tüneli içine soktu.Bütün dünya korku içinde evlerine kapandı bütün işlerini bir kenara bırakıp seçim gecesi kim ne kadar oy aldı diye ekranların köşelerindeki rakamları takip  ettiği gibi ölen insan sayılarını takip etti. İnsanlık başka salgınlarla da karşılaştı,KOLERA,VEREM,ZATÜRRE,TİFÜS gibi.

“Geçen yıl dünyada toplamda  7 milyon insan grip ve griple tetiklenen  komplikasyonlardan kaybedildi, bunların da 350 bin ila 1 milyon kadarı geçen yıl korona virüs nedeniyle öldü. Siz hiç “gripten öldü, nezleden öldü” gibi bir haber duydunuz mu?

Yahut gripten insanlar ölüyor sağlık sistemi çöktü,işyerleri kapatılıp insanların toplu olarak evlerine kapatıldığını duydunuz mu?

Küresel gücün gözlerden uzak büyüttüğü ÇİN,VİETNAM,HİNDİSTAN gibi işgücü ucuz ülkelerde ki finans birikimi küresel güç’ü tehdit boyutuna gelmişti.Hem oradaki sermaye dağıtılmalıydı hem de virüs nedeni ile ekonomileri çökmüş devletler kontrol altına alınıp sömürülmeye devam edilmeliydi.Dolarlar basılmış planlar yapılmış ve dünya korku tüneline sokulmuştu.

Korona virüs salgınının dünya ekonomisine verdiği zarar artmaya devam ederken,IMF Başkanı Kristalina Georgieva, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile yaptığı görüşmede dünya genelinde 81 ülkenin para yardımı istediğini bildirdi. Georgieva, 1 trilyon dolarlık kredi verebileceklerini ifade etti.

Bunların derdi para satmaktan öte, dünyayı kendi istedikleri düzeyde kontrol etmek ve yönetmektir.

Rahmetli ERBAKAN hoca yıllarca bunların yapılarını anlattı.Doların üzerindeki pramitin ne anlama geldiğini,pramitin en tepesindeki gözün  bu küreselcilerin dolar vasıtası ile gözlemlediğini,doların devletleri terbiye etme aracı olarak kullanıldığını bütün toplantılarında anlattı.Bu gücün altında en çok ezilen halkında ABD halkı olduğunu söylediğinde inanamamıştık.ABD’nin göz kamaştıran zenginliği ve gücü, rüya ülkesinde zengin biri olarak yaşamak hayali ile çelişiyordu merhum hocamızın sözleri.

Şimdi görüyoruz ki Bu rüya ülkesinin 360 milyonluk nüfusunun üçte  biri işsiz ve aç!

Tramp bu tehlikeyi ilk fark edenlerden ekonomik tedbirlerle beraber ekonominin çarklarının durmaması gerektiğini her fırsatta söylemiştir.Kendince birtakım atraksiyonlar yaparak halkına moral vermeye çalışmış hatta Küreselcileri destekleyen eyaletlerin valileri tarafından sokağa çıkma yasağını kaldırmak için taraftarlarınca “işe dönüş” eylemlerini bile destekledi.

George Floyd’un ölümü bir slogan üretti “NEFES ALAMIYORUM”.Bu tesadüf değil,bilinçli bir slogandır.İnsanların nefes alacak alanlarını kısıtlayarak,onlara maske taktırıp  psikolojik olarak nefes almasını engelleyerek isyana hatta tedhiş eylemlerine sürüklemenin yolunu açmaktır.

Dünyada ve ülkemizde de bu yanlış uygulamalardan medet umanlar olmuştur.Pandeminin hemen ilk günleri tıpkı ABD’ki gibi bizde de “O EL”marifeti ile Muhalefet tarafından “tüm yurtta sokağa çıkma yasağı uygulanmalı” ve halkın ihtiyaçlarını karşılamak içinde “para basılıp dağıtılması” ve “IMF den borç alıp yaralar sarılmalıdır” gibi öneriler hatta baskılar gelmiştir.

Israrla “SOSYAL MESAFE” gibi zehirli ve tehlikeli slogan beyinlerimize kazınarak sosyalleşmemizin, insanımızın sosyal yardımlaşma duygularının köreltilmesine çaba gösterilmiştir.”SOSYAL MESAFE” insanımızın sahip olduğu dini ve örfi aidiyet hasletlerini yok etme projesidir”.Korku tüneline sokulmak istenilen halkı, zamanı geldiğinde sokağa döküp Küreselcilerin kucağına itmektir.Tıpkı 2001 krizindeki gibi ülkeyi yetmiş sente muhtaç edip, ülkeyi küreselcilerin sopası, IMF memurları ile yönetmek!

Her 10 yılda darbelerle boğuşan bu millet bu defa içimizdeki kifayetsiz muhterislerin,eski MLKP’li “CANAN’IN”; "Şöyle bir gerçeklik var ki…. önümüzdeki seçimde bir erken seçimle veya başka bir şekilde bu ülkenin, gerçekten halkın artık gözü açıldı…..”tehditleri ellerinde patladı.IMF’nin 2 nci sınıf memuru Derviş’in çantasını taşıyan,siyaseti aile mesleği olarak gören,son zamanlarda alzehimer olup 2001 de 25 bankanın içi boşaltılıp fona devredilip hazineye yükünün 60 milyar dolar olmasını,talimatları IMF’den aldıklarını,1.5 milyar kredi için 5 sağlam bankaya IMF’nin el koymasını sağladıklarını ve bankaların batırılıp binlerce kişinin işsiz kalmasına sebep olduğunu,kamu bankalarının 4.5 katrilyon batırmasına neden olup hiçbir soruşturma açılmasına izin verilmediğini unutan Faik’in tehditleri ve hevesi saman alevi gibi geçmiştir.Kimlik bunalımı yaşayan, kişilik bozkluğu olan bir partinin şanlı(?) ekonomistinin IMF’DE IMF diye tepinmesi de fayda sağlamamıştır.Halkımız bu kifayetsiz profili düşük siyasilere prim vermeyeceğini,sadece gözünün değil kalp gözünün açıldığını bu süreçte göstermiştir.

“SOSYAL MESAFE”’yi koruyun diye insanların birbirine selamını unutturuyorsunuz! Annenin evladından,babanın çocuklarından uzaklaştığı kıyamet sahnesini ,bayramda insanlar görmüş oldu. Her şey “dijital ortamda hal olur” mantığı belleklerimize yerleşti.Bundan sonra ki bayramlarda bu yolu tercih edenlerin sayısının hiçte azımsanmayacağını söyleyebilirim.

Nitekim Cumhurbaşkanımız bu oyunu görerek “SOSYAL MESAFE” Yİ “FİZİKİ MESAFE” olarak telaffuz etmeye başlamıştır.Bu savaşı küreselciler kaybetmiştir.

Şimdi sıra Devletimize gelmiştir.Yıllarca arsında mesafe olan DEVLET-MİLLET kaynaşmasının pekişmesi için fırsat doğmuştur.Bu güne kadar,ekonomi,savunma sanayi,sağlık,ulaşım,tarım ve hayvancılık,Suriye,Irak,Doğu Akdeniz,Libya ve Tunus’ta yaptığımız başarılı işleri taçlandırma zamanı.Yılın ilk çeyreğinde yakaladığımız %4.5 luk ekonomik büyüme ve Dünyanın 16 ncı büyük ekonomisini ilk üçe sokmanın zamanı.ABD ve AB’nin dağılma sürecine girdiği, ulus devlet düşüncesinin hakim olduğu Almanya ve İngiltere’nin ülkemizle flört etmek için yol aradığı bu günlerde Bizim Seferberlik ilan etmemiz gerekmiyor mu?

İtalya ve İspanyanın iflas ettiği,Fransa’nın çaresiz ve yalnız olduğunu düşünürsek ayağa kalkmanın ve masaya yumruk vurmanın tam zamanı değimlidir?

Dağılan AB’nin 13 ülkesinin bizimle yakın işbirliği içinde olduğunu söylemek keramet değildir.

 İsrail’in Çin ile ticareti geliştirip bizim stratejimizden istifade etmek için taklalar attığını görmek için kahin olmak gerekmiyor.

Türk dünyası ve İslam dünyasının birkaç ırkçı devletçikler hariç lideri olarak görülmekteyiz. Libya ve Tunus’un “mavi vatan” adı altında topraklarını bizimle birleştireceği günler uzakta değildir. Katar’ın “Türkiye İslam dünyasının onurunu koruyor onları daha çok desteklemeliyiz” demesi sizce nedir?

İngiltere,Çin ve Rusya ile yapılan swap anlaşmaları Yeni bir gücün Anadolu’dan çıktığının işaretidir. Kervan yola çıkmalıdır ve eksiği yolda düzülmelidir.

Muhalefetin kibir abidelerinin yaptığı hadsizlikleri,Kibrinden; “küçük dağları ben yarattım” Firavun’luğuyla mezarlık ziyaret etmelerini gündeme getirmeyi bir kenara bırakıp enerjimizi,onların sulu şakalarına cevap yetiştirmek yerine kervanın sağlıklı yola devam etmesini sağlamalıyız.

AbdülHamit Han’ın başlatmış olduğu 28 Şubat hainlerin yok ettiği sanat mekteplerinin acilen orta okulu ve atölyeleri  ile birlikte acilen çoğaltılarak faaliyete geçirilmesi gerekmektedir.Bugün organize sanayi bölgelerinin iş ilanındaki en büyük talep vasıfsız üniversite mezunu değil vasıflı lise mezunu elemanlar aranmasının nedeni yetersizliktir.Türk maarifinin acilen bu konuya el atması elzemdir.Bakanlık bu okullara gidecek öğrencileri iş garantisi ile teşvik etmelidir.

Selçuk Bayraktar rol model olarak gençliğe anlatılmalı ve Onun projesi olan DENE-YAP modelini ülke genelinde yaygınlaştırmalı ve yeni Selçuklar üretilmelidir

.Uzay teknolojisinin yatırm bütçesi acilen kat be kat artırılıp çalışmalar hızlandırılmalıdır.

Madenciliğin, salt maden çıkartmaktan maden işlemeye geçmesinin zamanı geçmektedir.Dünyanın petrol endüstrisinden vazgeçip TORYUM,BOR gibi çevre dostu madenlerin endüstrisine döndüğü dönemdeyiz.Toryumun Türkiyedeki rezervi 374 bin tondur.Bu dünyada 6 sırada olduğumuzu gösterir.Nükleer santrallerin yakıtı toryumdur.Olmazsa nükleer sanral çalışmaz.ülkelerinde toryum olmayanların santralleri var bizim madenimiz var santrallerimiz yok! garip değil mi? Yeni yapılana da her zaman olduğu gibi müzmin muhalefetimiz karşı.Toryumu biz çıkartıyoruz -adam nükleer santralinde kullanıyor biz de nükleer enerjiye karşı çıkıyoruz.Bu hainlik değil de nedir?

BOR; Türkiye toplam 3,3 milyar ton rezerv miktarı ile dünya toplam bor rezervi sıralamasında %73'lük pay ile ilk sırada yer almaktadır.Kullanıldığı alanlar başta nükleer sanayi olmakla beraber tarımda,sanayide binlerce üründe kullanılmaktadır.Bizde temizlik ürünleri başta olmak üzere geçte olsa başlamıştır.Bor’u işleyip satışa sunduğumuzda dünyanın tek süper gücü olmak için hiçbir engel bulunmamaktadır.

Burada en çok iş, Ticaret Bakanı Sayın Ruhsar Pekcan’a düşmektedir.Özellikle ihracat mevzuatının kılcal damarlarındaki bürokrasi tıkanıklığını ivedilikle çözmesi gerekiyor.Aksi “ekonomik Kalp krizi”ne yol açar ki bunu hiçbirimiz istemeyiz.Maske ihracatı yapan bir firmamızın başına gelen “bürokrat  krizi”ne takıldığı için özellikle belirtmek istedim. 

İsrail Başbakanı Netanyahu, Kızıldeniz'deki Elat ile Akdeniz'deki Tel Aviv arasında Süveyş Kanalı'na rakip bir kara ve demiryolu ağı inşa edileceğini açıkladı.Adam kara ve demir yolu ile Kızıl Deniz’deki gemileri Avrupa’ya taşımayı planlarken bizdeki aklı kıtlar Kanal İstanbul projesini yaptırmamayı “NAMUS MESELESİ” yapıyor.Yok göçmen kuşlar,balıklar gibi akla ziyan iddialar üretiyor hatta İBB’nin çalıştayında bir profesör(?)sözde bilim(!) adamı, biri diyor ki “KANAL İSTANBUL ERKEKLERİ KISIR YAPAR” diyecek kadar absürt  sözler sarf ediyor.Her şeye rağmen KANAL İSTANBUL olmazsa olmazımız olmalı acilen başlanılıp bitirilmelidir.Es kaza bu aklı kıtların inisiyatifine bırakılmamalı.Çünkü onlar bunun hainlik olduğunu düşünemeyecek kadar aklı kıt ve basiretsiz olanlardır.

HÜLASA ÜLKE OLARAK SEFERBERLİK İLAN ETMELİYİZ EĞİTİMDE,SANAYİDE,TARIMDA,SAVUNMA SANAYİİNDE,DIŞ POLİTİKADA,TİCARETTE,DENİZLERDE,YER ALTI KAYNAKLARINDA.. VELHASIL HER ALANDA….

İŞTE HALK- İŞTE DEVLET-İŞTE REİS.

15 TEMMUZDA İSTİKLAL VE İSTİKBALİMİZ İÇİN ÇALDIĞIN “DÜDÜK”Ü BU KEZDE YENİ DÜNYAYA LİDER OLMAK İÇİN “ÜRET-SAT-KAZAN” SEFERBERLİĞİ İÇİN BİR KERE DAHA ÇAL REİS!!

HAYIRLI OLSUN!