Sosyal medya, medyanın etkileşime açık olan kısmına verilen isimdir. İnsanlar birbirleriyle iletişim halinde oldukları ve aynı alanı paylaştıkları için adına sosyal medya denilmiştir. Sosyal olan aynı zamanda toplu halde, etkileşim halinde olan demektir. Sosyallik, toplum olmanın, toplu halde yaşamanın ve toplu yaşamın kurallarının olduğu bir dünya anlamına gelir. Bir insan hangi alışkanlığa sahip olursa olsun eğer bir toplum içerisinde yaşıyorsa bireysellikten bahsedemez. Her insanın kendine ait hak ve özgürlükleri vardır ama sosyal alanlarda bir başkasının haklarının başladığı yer sınır olarak belirlenmiştir. Post modern dünyanın bireycilik sorunu belki de tam da bu noktadan ele alınmalıdır. Yani kitleler halinde yaşamın içerisinde oluşan yalnızlık, bu yalnızlığı oluşturan sebepler ve ortaya çıkan sonuçlar araştırılmalıdır.

Bireysellik sorununu dile getirmemizin sebebi ahlâkî vurgu üzerindeki etkisinden kaynaklanmaktadır, zira ahlâk bireysel değil toplumsal bir konudur. Ahlâk konusunu toplumsal bir rasyonalite üzerine oturtmadığımız takdirde günümüz problemlerinin içerisinden çıkmamız mümkün gözükmemektedir. Ortak ahlâkî değerleri, ortak iyiyi ve güzeli belirlemek birçok tartışmanın önüne geçmeye yeterli olacaktır. Dilerseniz kısaca ahlâk tanımı ile konumuza devam edelim.

Ahlâk, insanın iyi, güzel, doğru davranışlarda bulunması, kötü, çirkin ve yanlış davranışlardan uzak durması anlamına gelir. İyi huylu olmak, güzel davranışlarda bulunmak, sadece insana dair değil tüm canlıları ilgilendiren her türlü konuda ortak iyiyi hayatın merkezine alabilmektir. İyi bir birey olmak aynı zamanda gerek sosyal gerek siyasal ya da iktisadi hayatta sahip olunan tüm davranışların üzerinde etkisinin görülebilmesi anlamına gelir. Yani bir öğretmen, doktor, mühendis, iş adamı ya da milletvekili ancak ahlâk sahibi ise insanlığa faydalı işler yapabilir. Öğretmenin öğrencilerine arzu edilen eğitimi vermemesi, doktorun organ mafyasının bir parçası haline gelmesi, devlet memurunun rüşvet yemesi, bir iş adamının daha fazla kazanma uğruna işini düzgün yapmaması ya da eksik iş yapması gibi örneklerin tamamı ahlâksızlığa birer örnek olarak gösterilebilir.

Her yerde olduğu gibi sosyal medya ortamında da Allah’tan korkacağız, sürekli iyilik peşinde olacağız: Rasûlullah (s.a.v) buyuruyor ki: “Nerede olursanız olun, Allah’a karşı gelmekten sakının ve her kötülüğün peşinden hemen iyilik yapın ki, onu silip yok etsin. Ayrıca insanlarla güzelce geçinin” (Tirmizi). Yüce dinimiz İslam’ın ana gayesi, yeryüzünün en şerefli varlığı olarak yaratılan insanın can, mal, akıl, ırz ve inancını korumaktır. İslam, bu beş temel değeri dokunulmaz kabul eder. Hangi sebeple olursa olsun bu değerlerin zarar görmesine rıza göstermez. Hayatın bütünü için geçerli olan bu durum teknolojiyi kullanırken de, internet ve sanal âlemde gezinirken de aynıdır.

Teknolojiyi dinin güzel saydığı, ahlakın onayladığı ve akl-ı selimin doğru bulduğu şekilde kullanmak mümince bir duruşun gereğidir. Bu alanı amaçsız, verimsiz ve kontrolsüz bir mecra olarak görmek ise İslam’ın korunmasını emrettiği beş temel değeri ihlal etme anlamı taşır. Zira teknolojinin bilinçsiz kullanımı, kişinin sağlığını tehdit ederek canına, maddi kayba uğramasına neden olarak malına zarar vermektedir. Gayr-i ahlâkî yönelimlerle iffetini, aşırı ve sapkın ideolojilerle inancını zedelemektedir. Düşünme ve idrak etme kabiliyetini bozmakta, akli melekelerini zayıflatmaktadır. Allah’ın verdiği aklı ve hammaddeyi kullanarak teknoloji üreten insan, bunu iyilik yolunda kullanmakla sorumludur. Eğer teknolojiyi kullanarak helal kazancın yerine kumara, tasarrufun yerine israfa, iffetin yerine ahlaksızlığa, merhametin yerine şiddete yöneliyorsa, büyük bir yanlışın içerisindedir. Kendi eliyle fesadı yaygınlaştırıyor, geleceğini tehlikeye atıyor demektir. Diğer yandan telefon, televizyon ya da bilgisayar ekranının önünde vaktini heba ediyorsa, kendisine, ailesine ve Rabbine karşı vebal altına girmektedir. Maalesef aynı çatı altında ama birbirinden habersiz yaşayan ailelerin sayısı her geçen gün artıyor. İnsanoğluna zaman kazandırması gereken teknoloji, günümüzde zaman kaybetmenin ve vakit öldürmenin en aldatıcı tuzağı haline geldi. Hâlbuki Peygamber Efendimiz (s.a.s) bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır: “İki nimet vardır ki insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.”

Hepimizin hayatında yerini alan internet ve sosyal medya, başıboş, ilkesiz ve sorumsuz bir alan olmamalıdır. Müslümana yakışan daima sorumluluk bilinciyle hareket etmek, Rabbinin koyduğu sınırlara uymaktır. Her durumda gerçeğin ve doğrunun yanında yer almaktır. Unutmayalım ki normal hayatta olduğu gibi internet ve sosyal medyada da insanların haklarını ve özel hayatlarını ihlal etmek haramdır.

Devletimizden sosyal medya ile ilgili bir çalışma yapmasını istiyorum. Özellikle sahte adlarla açılmış küfür ve hakaret içeren bütün hesaplar kapatılmalı. Özellikle dikkatimi çeken bir durum da şehrimizi yöneten belediye başkanı, milletvekili, kamu kurum ve kuruluşları sosyal medya hesapları ve yöneticilerine yapılan seviyeyiz yorumlar. Bu isimlere ve kurumlara küfür ya da hakaret edince ortaya hiç hoş durum çıkmıyor. Bu konuda da vatandaşlarımızdan hassasiyet bekliyorum. Koronavirüs sebebiyle evde kaldığımız bu günlerde sosyal medyanın etkisini ve hayatımıza da faydasına şahitlik ettik. Umarım sosyal medya kullanıcıları da bu konuda gereken tüm özeni göstererek sosyal medya kullanırken hakaret ve kötü sözlerden uzak durur.

Selametle.