Dünyadaki gelişmelere baktığımız zaman, nerede gözyaşı ve kan akıyorsa bilin ki orası Müslüman toplumların yoğunlukta yaşadığı bir yerdir. Geçmişten bugüne baktığımız zaman, özellikle Orta Doğu coğrafyası ve Anadolu'daki yaşanan gelişmeler bunun en güzel örneğidir. 

İslam coğrafyasında; 

  • Körfez savaşları yaşandı.
  • Bir çok ülkede oluşturulan terör örgütleri ile, ülkelerde fitneler artırıldı.
  • 2001 yılının 7 Ekim'inde, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından 11 Eylül saldırıları gerekçesi ile Afganistan'a girildi. ABD Başkanı George W. Bush'un sözde "terörle mücadele" politikası kapsamında yaptığı bir savaş olarak gösterildi.
  • Irak'ta Saddam Hüseyin'i istemeyen ve bölgedeki petrol yataklarına hakim olmak isteyen Amerika, Irak'ı işgalini meşrulaştırmak için oluşturduğu sebeplerle, -sözde demokrasi bekçiliği ile- Irak'a girdi. 
  • Mısır başta olmak üzere; Arap Baharı ile bir çok ülkede halk ayaklanması yaşandı ancak sonuç yine Siyonist ve Emperyalist güçlerin istediği gibi oldu.
  • İran'a uranyumu zenginleştirme çalışmaları yaptığı gerekçesiyle ambargolar konuldu, İran'ın köşeye sıkıştırılması amaçlandı.
  • Suriye'de Esad rejiminin gitmesini isteyen Amerika ve Siyonist İsrail, AB'nin de desteğini alarak karışıklık çıkardı. Sonuç olarak 5 yıldır Suriye'de kan ve gözyaşı hiç durmadı. 

 

ve Türkiye;

  • Türkiye, bölgedeki en güçlü devlet olma özelliği nedeni ile; sürekli terör örgütleri ve ekonomik, siyasi krizlerle zor duruma sokulmaya çalışıldı. Ülkemizin doğusunun da bir bölümünü kapsayacak olan, Siyonist İsrail'in ve hamisi ABD'nin planladığı Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında, bölgeyi karıştırmak ve Türkiye devletinin bölgedeki etkisini azaltmak amacıyla başta terör örgütü PKK olmak üzere, bir çok sorun ortaya çıkarılmıştır. 

Bunlar sadece İslam coğrafyası üzerinde yaşanan ve hatırlanması gereken belli başlı olaylardan ibarettir. Daha bir çok gelişmenin olduğunu görmek elbette mümkündür. 

Şimdi bu belli başlı gelişmelere bakacak olursak, İslam coğrafyasında yaşanan olaylar elbette ki normal ve basit değildir. Ancak bu sorunların, olayların temelinde yatan sorunun kaynağını iyi bilmek, ona göre yorum yapmak yerinde olacaktır. 

Ancak; Türkiye'de ne yazık ki, Türk halkının sorunların temelini görmesi sürekli engellenmekte, sorunların temeline sürekli pranga vurulmaktadır. 

Meclis ortamlarında, Orta Doğu veya Türkiye'de yaşanan olaylar konuşulurken yapılan analiz; “Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı herkesin bir savaş yürüttüğü” gibi dar ve zorla benimsetilmiş bir düşünceden öteye gidememektedir. Ancak bilinmelidir ki, Türkiye'nin ve hatta Orta Doğu'nun sorunu bu değildir. Sorunun temeline inmek için; önce Hakk'ı ve Batıl'ı anlamak gerekir. 

Bir meclis ortamında şahit oldum;

-Bir büyüğümüz diyor ki; Biz Müslümanlar İslam'ı Kur'an-ı Kerim ve Sünnete göre yaşamıyoruz. Bunun için içimize fitne giriyor, birbirimize düşman oluyoruz, birbirimizle bütünleşemiyoruz vs. 

-Bir başka büyüğümüz de diyor ki; İmam Hatip'ler daha önce kapatıldı, çocuklar İmam Hatip'ten yoksun kaldı, şimdi Konya'da bir sürü imam hatip var, İnönü baskı yaptı, Camiler silah deposu oldu, son 14 yılda Türkiye düzeldi, iyi şeyler oldu vs. vs.

Örnekler çoğalıp gidiyor.  

Şimdi bu iki görüşten biri sorunun temeli, diğeri ise empoze edilen ve benimsetilendir. 

Türkiye'nin sorunu İmam Hatip'lere yapılan baskılar ya da kapatılmaları değildir. Eğer öyle olsaydı; şu anda İmam Hatipler her mahallede en az bir tane olacak şekilde çoğalmışken, sorunlar neden bitmiyor? Tam tersine, ahlaki ve manevi bilinç gitgide azalıyor. 

Ya da, Türkiye son 14 yılda doğru bir şekilde yol aldıysa, bugün yaşanan sorunlar neden yaşanmaktadır? Kimse farkında değil ama Türkiye ciddi boyutta tehlikeli bir sürecin içine girmiştir. FETÖ, PKK saldırıları, DAEŞ saldırıları, AB ve ABD baskıları vs. Tüm bunlar yaşanırken, doğruyu nerede arayacaksınız? 

O zaman diyorum ki; sorunun temelini görmeden, sorunlar çözülemez. Televizyonlardan duyma bilgilerle, şu şunu yaptı, dün böyle dediydi, bugün bunu yapıyor diyerek kimse kendini kandırmasın. Sorunun temeli; 

“Allah'ın emir ve yasaklarına tam manasıyla uymamak ve Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa'nın (S.A.V.) yaşamını örnek alarak hayatımızı ona göre şekillendirememek!

Evet, sorun tam da budur. Eğer bu sorunu anlarsak ve çözersek;

Tek millet olan küfre karşı İslam Ümmeti de tek yumruk olup, kolaylıkla karşı koyabilecektir. Böylece hiçbir menfi çıkar düşünülmeden; İslam coğrafyası için gayretler artacak, politikalar buna göre şekillenecek, fitneler ortadan kalkacak, yolsuzluklar-arsızlıklar yok olacak, ilim – irfan İslam'ın emrettiği üzere artacak, ahlaklı nesiller yetişecek, Tacizler – tecavüzler azalacak vs. diyerek bunu çoğaltmak mümkün. Öyleyse diyorum ki; kimse kimsenin boşu boşuna bedava askerliğini yapıp, Recep'miş, Ahmet'miş, şuymuş, buymuş savunmasın! Yanlış yere bakıyoruz. Doğruyu görmeden, doğru yolu bulamayız! Sevgi, saygı ve dua ile!