Karadeniz fıkralarının baş aktörü olan Temel, şehirlerarası nakliyat işine girer!

Bir yerden kamyonuna yüklediği yükü başka bir şehre götürmek üzere yola koyulur. Az gider, uz gider!

Bir süre sonra varacağı şehrin girişine gelmiştir. Şehrin girişinde bir köprü! 

Köprüyü geçmesi lazım ama yükü fazla olduğu için kamyonun üst kısmı köprüye değer mi endişesi taşır. 

İnip kamyonunun yüksekliğini ölçer. Sonra döner bir de köprünün yüksekliğini ölçer! 

Kamyonu, köprüden 2 parmak daha yüksektir. Oturur düşünmeye başlar ben buradan nasıl geçerim diye.

Derken, yanına biri gelir, sorar:

Hayırdır kardeş, köprünün girişine çekmişsin kamyonu, ne düşünürsün burada.

Temel vaziyeti anlatır. Kamyonun köprünün altından geçemeyeceğini, kamyonun yüksekliğinin köprüden 2 parmak kadar fazla olduğunu, köprüyü hızlı bir şekilde nasıl yükseltebileceğini düşündüğünü söyler. 

Adam Temel'e bir bakar, baştan aşağı süzer ve sonra der ki: Bak ben sana köprüyü yükseltmekten daha kolay bir yöntem sunuyum. Kamyonun lastiklerinin havasını biraz indir. Kamyonun daha alçağa düşer ve bu sayede buradan geçebilirsin. 

Temel de döner adama der ki: Ula uşağım git işine, sorun aşağıda değil, yukarıda yukarıda!

***

Sorunlar sarmalının içerisinde geçirdiğimiz yaz döneminin ardından kışı iyiden iyiye hissetmeye başladık. Kar yağışı ile birlikte üzerinden koca bir yaz geçen havamız kısmen temizlenmiş oldu. 

Kar yağınca havadaki kir nispeten temizlendi de başkaca kirli yanlarımızı teğet geçti. 

Demek ki sorunlarımızın temelinde iklim şartlarının yerine geç gelmesi yokmuş. Ülke olarak uzunca bir süredir boğuştuğumuz terör belasına şükürler olsun ki sonunda çelme takmayı başardık. 

Çelme taksak da devamını getirmekte güçlük çekiyoruz. Çünkü oynanan oyun adil değil. Birin karşısında beş var. Hangi birinin ayağına çelme takacağını insan şaşırıp kalıyor. 

Dokunulmazlıkların kaldırılması ile birlikte Türkiye'de siyasi ve hukuk anlamında yeni bir süreç daha başlamış oldu. 

Dokunulmayana dokunulmaya başlanınca, kendini Kaf Dağı'nın tepesinde bilenler, bir anda tepetaklak olup uçurumdan aşağı yuvarlanmaya başladı.

Adaletin gerçekten tecelli etmeye başladığı bir süreçti bu. Bu ülkenin ekmeğini yiyip, bu ülkede yaşayan insanların verdiği vergilerle maaş alanlar, bu ülkenin düzenini bozmak için her alanda varlık gösteriyor, bildiğiniz ihanet ediyorlardı!

Milletin hakkını yiyen bu hainlerin yaptıkları ihanetin bedelinin de ağır olması gerekiyordu. Hukuki anlamda bir altyapı sağlandı. Şimdi sıra geldi bu altyapı üzerine inşa edilecek olan adaletin hakkınca ve yerinde tecelli etmesine, ettirilmesine! 

Ülkemiz üzerinde oynanan oyunların farklı boyutları her geçen gün biraz daha gün yüzüne çıkıyor. Düşmanımız ne kadar çok olsa da, dostlarımızın sayısı da bir hayli fazla. 

İşte Pakistan! Ülkede paralel yapının okullarında görev yapan öğretmenler dahi ülkeden def ediliyor. 

Bu yapının tüm sacayaklarını yıkmak için de çok yönlü savunmaya ve hatta çok yönlü saldırıya geçmek gerekiyor. 

Konunun özeti aslında yukarıda yazdığımız Temel hikayesinde gizli!

Sorun yukarıda. Ama sorunu çözmenin bir alternatifi de sorunun altını oymak, alttan bir temizlik yapmak. 

Şimdiye kadar yapılanları, her ne kadar kuru ile yaş bir arada yanıyor gibi görünse de tüme giden yolda parçaları tek tek yol etmek olarak yorumlanabilir. 

Kara gün kararıp kalmayacaktır elbet! İşte bugün yapılanlar, yarınları daha aydınlık hale getirmek için verilmiş bir çabadır.