Birgün Ağrı'nın bir köyünde genç bir çoban sürülerini otlatmaktayken,birden elektrik tellerine bir kuşunun kanatlarının dolaşmış olduğunu gördü. Çırpınan kuşa vicdanı dayanmayan bu çoban hiç tereddüt etmeden kuşu kurtarmak için direğe tırmandı.Kuşu kurtardı. İnmeye başladı ki;kendisi elektriğe kapıldı. Bu kötü kaza ile, kuşun ve  çobanın canı kurtuldu ama artık ,çobanın iki kolu yoktu. 

Şimdi olsa yine yaparım diyor. 

Doğuda insanın canın ucuz olduğu bir yerde, kollarını kaybetme pahasına kuşu kurtarma özverisini gösteren bu gencin bundan sonraki hayatında yaşamını idame ettirebilmesi için biyonik kollara ihtiyaç var.

Bu kadar bilgiyi basından öğrendik,herkes biliyor.

İşte tam bu arada whatsApp'ta mülkiyeli 88,89 yılları mezununu arkadaşlar olarak kurduğumuz, gruptan bir arkadaşımız, İlknur Seferoğlu,  kaymakam, Belediye Başkan'ı ile irtibata geçerek durumu inceledi.

Öyle üzüldüm, çok kötü olmuş, vah vah demenin ötesinde hemen işe koyuldu.

Grupta sorunu payladı ve ilgili makamlarla kontağa geçti.

Sorunu ve boyutunu öğrendi.

Çobanın kendine ait bir ineği bile yok. Köydeki insanların ineklerine çobanlık ederek geçimini sağlıyordu.

Sonra grubumuzda ve diğer bağlı olduğu gruplarda haberleşerek kaymakam beyin nezaretinde bir hesap açıldı. Grup el ele verdi bir şeyler yapmaya çalışıyor.. Ama gidilecek hala yol var . Biyonik kolla beraber geçimini temin edebilecek birkaç hayvan da almak asıl amaç.

Bir insanı yaşat ki devlet yaşasın,

Bir insanı yaşat ki, millet yaşasın,

Bir insanı yaşat ki, insanlık yaşasın

Daha sonra sonuçları sizlerle paylaşacağım

**********

Bu yıl Cumhuriyet Bayram'ı ile başlayan etkinlikler,

10 Kasım Atatürk'ü anma etkinliği ile bir milletin  tam bir ortak paydası haline geldi.Öyle devlet zoru ile değil, yasayla değil. Bireysel gayretler, sivil toplum örgütlerinin organize olması, partilerin  samimi katkıları ile anma tam bir milli dayanışmaya dönüştü.

Bu cumhuriyetin en önemli ilkesi, milliyetçilik ilkesinin öznesi milli özelliğinin de vücut bulması idi.

İnşaallah bu milli değerlerimiz;

Evrensel değerde;

Milli tavıra,

Milli teknolojilerimize sahip olmaya,

Milli sanayinin katma değeri yüksek ürünler üretmesine,

Milli inonovasyona,

Milli enerjiye,

Milli sanata,

Milli edebiyata,

Milli stratejiye,

Ulaşma hedefine dönüşür.

Tabii ki evrensel düzeyde. Burada bildiğiniz gibi milli: bize ait ortak paydaların bize  ait olması, bu hedeflerin milliyetini, bu hedef doğrultusunda hareket tarzına milliyetçilik diyoruz..

Yani milletçe irademizin ortak bir paydada  ile millet adına kullanılması.

Eminim Atatürk de bunu her şeyden çok isterdi..

Yoksa sadece adının anılması, resmi törenler, yapmacık anmaları o da sevmezdi..

*********

Son zamanlarda değişik şehirlerde düzenlenen kitap fuarlarının bir kısmına ; Konya, Elazığ ,Gaziantep kendim bizzat katılarak  şahit oldum. Bazılarını da medyadan, sosyal medyadan izledim. Özellikle İstanbul TÜYAP fuarına yoğun ilgi bir başka idi..Gittiğim her şehirde açılan muhteşem kitapçılar, ve kitapçıda karşılaştığım yediden yetmiş yediye okuyucu ilgisi beni çok heyecanlandırıyor..

Bir şeyler değişiyor..

Çatışıyoruz, yanılıyoruz , birbirimizi kırıyoruz, ön yargılarımız; zaman zaman aklımızın  yerine geçiyor ama bu sırada bir şeyleri yoluna koyuyoruz.. Kırarak,dökerek değişiyor, gelişiyoruz.

 Bu da Cumhuriyetin cilvesi.. Demokrasinin bir başka pozitif yönü..

****

Ülkemizin İstanbul , Konya, Ankara , İzmir, Amerika, Kanada daha birçok yerinde yaşayan  insanları, whatsApp'ta organize olup, bu milletin doğudaki bir gencinin kopan kolunun acısını hissedebiliyor, ona empati yapabiliyor,

Bir birinin düşüncesine tahammül edemeyen insanlar,  Atatürk'ü anmak için bir araya gelebiliyorsa,

Kitap fuarlarını her yaştan insan sevgi ile ilgileniyor, kitap satın alıyor okuyor ise

Demek ki Cumhuriyet tekamül ediyor..

Cumhur tekamül ediyor.

Demokrasi gerçek manasında tekamül ediyor..

Elbet daha yolumuz var.. Ama ötekileştirmez isek, empati yapabilirsek, tahammül edebilirsek,Akılla tartışır, bilimle yaşarsak bireysel olarak tekamül ederiz.

Özellikle milliyetçiliğin ırkçılığa dönüştüğü, ülkeleri küçük parçalara ayırma oyunlarının sahnede olduğu, dinin, inancın, her türlü düşüncenin, kültürün parçalanmanın malzemesi haline getirildiği dünyamızın bu günlerinde, ülkemizin ortak değerler üretebilmesi, 10 kasımda Atatürk'ü anarken aynı zamanda bütün inançların tavsiye ettiği, doğru yerde ve zamanda bulunma, barış içinde yaşamanın en güzel örneğini sergileme, anlamlı.

10 Kasım, son Kasım oluncaya kadar kutlanmalı..