Türkiye gündemlerin ülkesi. 

Her gün yeni gelişmelerin yaşandığı ülkemizde, her gün yeni tartışmalar ortaya çıkıyor.

Kimse yetişemiyor bu yeni tartışmalara. 

Rahip Brunson vardı bir zamanlar, ABD'ye her gün onlarca mesaj gönderiyor "Onu bizden alamazsınız" diyorduk. 

Dolar tavan yaptı, "Rahip Brunson" veya diğer adıyla "Ajan Brunson"u vermedik diye, "ABD ekonomik saldırı yapıyor" dedik, ABD'yi lanetledik.

Enflasyon tavan yaptı, yine ABD ve dış güçler saldırı yapıyor dedik, "Enflasyonla Topyekun Mücadele" programı başlattık. 

Suudi bir gazeteci Suudi Arabistan'ın Türkiye'deki başkonsolosluğuna girdi, bir daha çıkmadı dedik, "Bu adam nereye gitti?" diye konuşmaya başladık. 

Son birkaç haftada tartıştığımız bu konuların her biri, elbette bir önceki unutturmuş durumda. Daha çok yakın zamana kadar Rahip Brunson için ABD'ye kafa tutarken, Brunson'un serbest bırakılmasıyla her şey biranda cevapsız kalırken, daha bu olayın nedenselliğini çözemeden yeni bir olayda bulduk kendimizi. 

Türkiye'de her gündem, toplumsal bir karşı koyuşa önceden alınan bir tedbir misali...

Son günlerin tartışma konusu ise 'Andımız'. 

İki yönlü bakılması gereken bir konu.

Birincisi; 

Niye bu kadar önemli oldu sizce konu? 

Toplumun tartışabileceği önemli bir konu. Dahası önemli bir fırsat... Gündemde dolar, ajan Brunson, enflasyon gibi halkın unutması gereken temel birçok konu dururken, 'Andımız' çıkıverdi. 

Türkiye'de gündemi istediği gibi oluşturabilen, istediği yere sürükleyebilen bir iktidar var. Bunu da elbette güzel değerlendirdi. Tartışılacak onca temel konu varken, konu biranda 'Andımız'a doğru evrildi. İşte herkesin gündem maddesi 'Andımız' oldu. Danıştay 8. Dairesi'nin ilköğretim okullarında uygulanan "Öğrenci Andı"nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmesi, kimine göre doğru bulundu, kimine göre yanlış. 

Andımızın neresi yanlış? sorusuna ise hala mantıklı bir cevap verebilen bulunamadı... Verilebileceğini de sanmıyorum. Maksat gündem değişsin...

İkincisi; 

Son yıllarda 'Değerler eğitimi' diye bir kavram oluşturuldu Türkiye'de. Bu konu Konya'da da çeşitli projelerce uygulanıyor. Peki nedir değerler eğitimi? Geleneklerimiz, göreneklerimiz, inançlarımız dahası bizi biz yapan her türlü değerlerimiz bu kapsama giriyor. Peki biz yıllarca okullarda okutulan andımızda ne diyorduk? "Türküm, doğruyum, çalışkanım, ilkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir..." diye sürüp gidiyor. Peki bu cümlelerin hangisi andımıza karşı çıkanları rahatsız ediyor? Türk olmak, doğru olmak, çalışkan olmak, küçüklerine sevgili, büyüklerine saygılı olmak bizim değerlerimiz değil midir? Siz hem her fırsatta geleceğimize değerleri öğretmeliyiz diyeceksiniz, hem de elimizde bulunan değerlere karşı geleceksiniz. Bu nasıl bir çelişkidir? 

"Siz doğru değil misiniz?"  de doğruyum denmesini istemezsiniz? 

Efendiler; Başkalarına benzemeyi, başkalarından medet ummayı bırakın! Kendi değerlerimizi hatırlayın. Türk gibi davranın, Türk olmaktan  gocunmayın. Türklükten bu kadar korkmayın! Müslüman olmak için Türk olmak gerekmiyor ama Türk olmak da Müslüman olmak için engel değil. Bu nedenle; "Türküm, doğruyum, çalışkanım. İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene!" dizeleri, bizim değerlerimize uygundur. İstemeyen okumasın ama sussun da... Sevgi, saygı ve dua ile...