İstanbul Seçimleri sonrasında güncel politikanın gündemimizde ki yoğunluğu epey azaldı. İnsanların sohbetlerinin ana konusunun artık bu olmadığı söylenebilir. Seçim atmosferinin dağılmış olması ve siyasetin geriliminin görece düşmüş olması da bunda oldukça etkili olmuştur. Seçim döneminde düşündüğüm gibi seçimden sonra kazanan isimlerin bu kadar gündemde kalmasının mümkün olmadığını görmüş olduk. 

Ancak  yine de siyasette ki yeni arayışlar ve seçim sonrasında alınan sonuçlar çerçevesinde uzun vadeli planlarla hareketlenmelerin olduğu görülmektedir. Vatandaşında gündemini belli ölçüde meşgul eden hadiselerin siyasi alanda yapmaya çalıştıkları manevralar dikkat takip edilmelidir. Türkiye’de siyasi alanda hemen hemen her kanatta belli arayışlar olduğunu görmek mümkündür. Dile getirilen ya da fısıldayarak aktarılan bu rahatsızlıkların arka planlarının genel tablodan kaynaklığı söylenebilir. Üstelik yerel seçimlerden sonra bu tablonun oluşmuş olmasının etkisiyle de yerelde de bu arayışlara yönelik bir merak olduğu görülmektedir. 

İlk olarak 3 Ağustos  günü kurultay yapacak olan İyi Parti’ye değinebiliriz. Kurulduğu günden bugüne kadar birçok tartışmayı içeride yaşayan ve ekipler arası gerginliğin sürekli had safa da bulunduğu partinin kurultay sürecinde yaşananlar önemlidir. Öncelikle parti içerisinde ki farklı güç odaklarının bir biriyle olan rekabetinin ilçe teşkilatlarına kadar sirayet ettiğini ifade etmeliyiz. Bu güç odaklarının her birisinin geri planında ideolojik ya da düşünsel fay hatlarının bulunduğu da bilinmektedir. Ümit Özdağ’ın görevini bırakması ve bu karardan önce seçim çalışmaları sırasında birçok ilde karşılanmamış dahi olması, Koray Aydın’ın yaptığı görevlendirmelerden açıkça rahatsızlık duyduğu bildiren ve il teşkilatlarına uğramayan milletvekillerinin bulunması, inandığı değerleri konuşan ve Muhsin Başkan’dan aldığı emaneti taşıdığını ifade eden Yavuz Ağıralioğlu’nun içeriden birileri tarafından sürekli bastırılmaya çalışması gibi durumlar dışarıya kadar yansımaktadır. 

Bu süreçte listeler arası yarışın gerginleştiği ve meclis kürsüsünde memleket vurgusu yaparak konuşan Yavuz Ağıralioğlu’nun grup başkan vekilliğinden alınarak parti genel başkanlığı görevine getirilmesi kimi hareketlilikleri de göstermektedir. Meclis kürsüsünden partisi adına gerektiği yerde hükümete destek verebilen ve temel kaygısının memleket olduğunu sürekli dile getiren Yavuz Ağıralioğlu’nun mecliste ki vitrin olmasının değiştirilmesinin parti açısından söylem değişikliği yaratıp yaratmayacağını göreceğiz. 

Bütün bunların yanında ülkücü hareketin içerisinde yetişmiş isimlerin yaşadığı rahatsızlıklarla birlikte yukarıda bahsedilen birçok konuyu ve daha fazlasını bildiğini anladığımız Devlet Bahçeli’nin açıklamaları da dikkat çekicidir. Sosyal medya üzerinden İyi Parti’de bulunan ülkücülere seslenerek geri dönebileceklerini ifade eden Devlet Bahçeli’nin bu çıkışının zamanlaması da önemle çalışılmış gibi durmaktadır. Türk Milliyetçilerinin bir birlerine olan söylemden rahatsızlık duymaya başladığı bir dönemde böylesi bir çıkışın olması önemlidir. 

Bu konuyla ilgili olarak muhafazakar, milliyetçi ve mütedeyyin kesimlerin ilgisini üzerinde toplayan Yavuz Ağıralioğlu’nun bundan sonrasında yapacağı hamlelerde zannediyorum ki artık önem arz etmektedir. 

Öte yandan seçim sonrası yapılacak hamlelerin merakla beklendiği ve yeni parti söylentilerinin artık söylentiden öteye geçtiği Ak Parti’de yaşananlar da Türkiye’nin gündemini meşgul etmektedir. Öncelikle Ak Parti ve Cumhurbaşkanı’nın parti içerisinde atılacak adımlarla ilgili kapsamlı bir çalışma yürüttüğünü biliyoruz. Parti teşkilatlarının canlanması ve istenilen hale gelmesi için yeni birimlerin kurulmasının gündemde olduğu konuşulmaktadır. Eski zamanlardan beri tanıdığı ve yola beraber çıktığı içerisinde Konyalıların da bulunduğu bir ekibin sessiz sedasız bir çalışma yürüttüğü de söylenenler arasında bulunmaktadır. 

Yeni Parti söylemleri arasında ise Ahmet Davutoğlu’nun çıkışları ve artık yeni parti çalışmalarını gizleme gereği duymadığı gözükmektedir. Ekibinin önemli bir kısmını Konyalı isimler oluşturan Davutoğlu’nun çıkışını da Konya’dan planladığı anlaşılmaktadır. Eski İstanbul Milletvekili Konyalı Abdullah Başçı’nın uzun programların ekseriyetine katıldığı ve geriye kalan zamanda Konya’da kalarak kimi çalışmalar yürüttüğü bilinmektedir. 9 Ağustos günü memleketi Taşkent’te vatandaşlara yemek vererek bir açıklama yapması beklenen Davutoğlu’nun ‘’başlangıcı’’ kendi memleketinden yapmayı istediği anlaşılmaktadır. 

Ali Babacan ekibinin ise daha uzun vadede ve bekleyerek hareket geliştireceği konuşulanlar arasında .

   Sonuçlar olarak Türkiye siyasetinin bir arayış içerisinde olduğunu ancak toplumun tam anlamıyla dikkatini çekebilen bir adımın, hamlenin ya da çalışmanın bulunmadığını söyleyebilirim.