Mizah ustası, düşündürürken öğreten Konya'nın değerlerinden Hoca Nasreddin'in bir hikayesi ile başlayalım söze:

Komşusu bir gün Nasreddin Hoca'nın kapısını çalar;

- Hocam, bana ip lazım oldu. Senin ipi ödünç olarak verir misin?

Nasreddin Hoca şöyle bir düşünür, komşusunu gözleriyle bir güzel süzer. Sonrasında,

- Sen bekle, ben hem ipe bakıyım, hem de hanıma bir danışayım.

Adam kapıda beklerken, bir süre sonra Nasreddin Hoca çıkar gelir.

- Ah be komşum sorma, bizim hanım ipe un sermiş.

Adam aldığı bu cevap karşısında haliyle şaşırır.

- Aman hocam, hiç ipe un serilir mi?

Hoca, komşusu ile daha fazla söz dalaşına girip canının sıkılmasını istemez ve öfkeli bir ses tonuyla:

- 'Bre köftehor, gönül ipi vermeye razı olmayınca ipe un seriliyor işte, anla' der.

***

Bugün siyasi sürece bakıyoruz da ipe un sermişler...

Tutmuşlar ipin iki ucundan, bir sağ tarafa sündürmüşler, bir sol tarafa sündürmüşler, kopar mı dediler, tutar mı dediler, sağlam mı dediler, dediler de dediler!

Sonrasında ipe un sermeye karar verdiler.

Ne güzel tek başına iktidar olmayı başarmıştı AK Parti. Hükümeti de kurmuştu.

Sağ gösterip soldan vurmak gibi durum yaşandı.

MHP'nin 1 Kasım seçimlerinde oy oranının düşmesi üzerine parti içerisindeki muhalifler, başlamıştı yaygaraya...

Adaylar sürekli birbirilerine işmar ettiler durdular. Partiyi bir an önce genel kurula götürmenin çabasına girdiler. Yetmedi, tarih verdiler. Yer ve zaman belirlediler. O gün, tarih ve zamanda orada bulundular. Açık hava kongresi yapmayı bile göze aldılar.

Ama olmayacak olduktan sonra olmuyor...

Ne yaparlarsa yapsınlar, bir şekilde engellendi ve genel kurul yapılmadı.

Diğer tarafa dönelim hemen...

Daha 20 gün öncesine kadar kimsenin gündeminde AK Parti'nin olağanüstü genel kurula gideceği, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun istifa edeceği, yeni yapılacak olağanüstü genel kurulda da genel başkanlığa aday olmayacağı bırakın konuşulmayı; çocuğa söyleseniz güler geçerdi.

Anlaşılan ipe un serme kararı çoktan verilmişti.

Başımızdan kötü bir şey geçtiğinde, bir yanlış yaptığımızda, geri dönüşü olmayan bir yola düştüğümüzde ne deriz: Olmasaydı iyiydi amma olmuş gari nörelim...

Pek şiitmeyecez artık, nolacaksa 22 Mayıs günü olacak.