Bir Ramazan ayını ve bayramını daha geride bıraktık. Ülke gündemimiz kaldığı yerden devam ediyor. Yine çatışmalar, şehit haberleri, kanları yerde kalmayacak açıklamaları! Değişen bir şey yok. 

Hiç olmazsa biz farklı şeyler yazalım da insanlar biraz kafa dağıtsın diye düşündüm ve “Lambadan çıkan cin” hikayesinin iki versiyonunu sizlerle paylaşmaya karar verdim. Bakalım beğenecek misiniz?

***

Birinci hikayemiz şu şekilde!

Hikaye bu ya, adamın birisi bir gün, evinin civarındaki ıssız sokakta yürürken bir gaz lambası bulur.

Gaz lambasını temizlemeye çalışırken masallarda anlatılana benzer, aniden lambadan bir cin çıkıverir.

Cin, yüzyıllardır sıkışıp kalmış olmaktan kurtulmanın verdiği heyecan sevinç ve minnettarlık ile şaşkınlıktan donakalmış adamdan bir dilekte bulunmasını ister.

Adam şok halinde ne diyeceğini bilemez.

Sadece susar ve sonrasında birkaç kelimeyle “gerçekten her şeyi isteyebilir miyim?” diye sorar.

Cin: evet!

“Her şeyi isteyebilirsin, dile benden ne dilersen” der.

Adam, hiçbir sınırlama olmadan en büyük isteğini dileyebileceğinden emin olmak için; “Gerçekten her şeyi isteyebilir miyim?” diye tekrar sorar. “

Cin tekrar: “evet her ne istiyorsan isteyebilirsin.” der.

Adam şaşkınlığını bir an üzerinden atıp; “bu civarda bir daire istiyorum”

Cin, adama bu kadarla yetinmemesi, sınırsızca istemesini hatırlatmak için isteyebileceklerinde bir sınır olmadığını sabırlı bir şekilde izah eder. “

Adam: ”o halde iki daire der” ama bu sefer daha kararlı bir ses tonuyla.

Adamın ufkunun darlığından sıkılmaya başlayan cin, daha açık olmaya karar verir: “

“Benim için hiçbir şey imkânsız değil. Anlıyor musun?

İstediğin her şeyi benden dileyebilirsin, hayalini bile kuramayacağın düşlerin dâhil.” der adama!”

Bu sefer adamın gözlerinde şimşek çakar ve o anda önünde bulunan bu uçsuz bucaksız gücü nihayetinde anlar; yüzünde kocaman bir gülümseme ile dileğini söyler:

“O zaman senden isteğim 10 dairelik bir apartmanımın olması.””

Cin acı acı gülümsemeyle bir adama bir de apartmana bakıp, bir la havle çekerek oradan yavaş yavaş uzaklaşır.

Giderken hayıflanarak “Bu kadar mı ya bu kadar mı?” diye söylenir.

***

 Bu hikayenin başka bir versiyonu da şu şekilde anlatılır.

Adamın birisi yolda gezerken diye başlar ve yine lambadan çıkan cinden bahsedilir. Cin kendisini esaretten kurtaran adamdan üç şey istemesini ama bunu üç yıl içerisinde yapmasını ister. 

Adam ilk istek olarak kendisinin dünyanın en zeki insanı olmasını ister. Cin hay hay der ve adamı dünyanın en zeki adamı yapar.

Bir yıl sonra cin adamdan ikinci isteğinin ne olduğunu sorar.

Adam kendisinin dünyanın en akıllı kişisi olmasını ister. Cin buna da hay hay der ve adamı dünyanın en akıllı kişisi yapar. Aradan bir yıl daha geçtikten sonra cin tekrar gelir ve son isteğini sorar adama. Adam daha önce kendisine verilen zeka ve akıl sayesinde köşeyi dönmüş çevresinde sevilen, sayılan varlıklı birisi olmuştur. Cine üçüncü dileğini şu şekilde bildirir. Bana verilen zeka ve akıl sayesinde istediğim her şeye kavuştum. Bundan sonrada kendi çabamla istediklerimi elde edebilirim. Senden başka bir şey istemiyorum!

Evet, cin bizim ülkemize gelse ve bütün ülke insanına toplu olarak sorsa “benden ne istiyorsunuz. Söz ne isterseniz yapacağım.” diye.

Biz kaç köprü, kaç kanal, kaç kilometre otoban veya ne kadar lüks site isteriz? 

Akıl ve zeka isteyenimiz de olur mu?