'Zulm ile abad olanın, sonu berbat olur' demişler...

Bazı kelimeler vardır, o kelimeleri ağzınıza aldığınız an birçok şeyi çağrıştırır.

Mesela 'zulüm' kelimesi...

Zulüm kelimesini duyduğum an benim aklıma ilk olarak İsrail gelir.

Zulümden türeyen 'zalim' kelimesi söylendiğinde ise aklıma İsrail'in Cumhurbaşkanı Şimon Peres gelir. 

Adına lanet...

Filistin topraklarına bundan yaklaşık 50 yıl önce kıçını koyan, dağdan gelip bağdakini kovmak için elinden gelenin fazlasını yapan, mazlum Filistin halkına olmadık eziyeti eden, Müslümanların kan emicisi olarak bildiğimiz Şimon Peres de öldü...

Demek ki Şimon Peres'ler de ölüyormuş. 

Kundağındaki bebekleri, konuşmayı yeni sökmeye başlayan yavruları öksüz ve yetim bırakan; gencecik delikanlıları kurşuna dizen; mümine bir kardeşimizi sokağın ortasında, hiçbir suçu yokken öldürten Şimon Peres'ler de ölüyormuş...

Tek derdi bulundukları topraklarda –ki o topraklar kutsal topraklar- İslam sancağının dalgalanması olan, bundan gayri bir isteği, bir ameli, bir düşüncesi, bir hareketi, bir eylemi olmayan; kendi öz topraklarında yabancı ve yad duruma düşen mücahitleri şehit eden Şimon Peres'ler de ölüyormuş...

Müslüman gördüğünde öcü görmüş gibi olan, Müslümanların hanesine tecavüz eden, damarlarında kan yerine zulüm gezen, Müslümanları öldürmeyi kendine ibadet sayan, Şimon Peres'ler de ölüyormuş...

İslam alemine ve Müslümanlara yaşattığı zulme 'dur' demek için yola çıkan, yükü sadece insanlık olan geminin Kudüs'e ulaşmasına engel olmaya çalışan; insanlık taşıyan Müslimleri şehit edip, o gemide yer alan gayri Müslimleri de öldürmekten çekinmeyen Şimon Peres'ler de ölüyormuş...

Yazın bu tarihi bir kenara...

28 Eylül 2016...

Bugünü, zulmedenlerin hesap gününün geldiğini gösteren, zalimlerin de bu toprağın altına gireceklerini ilan eden, Allah'ın adaletine sığınılması gerektiğinin hatırlatıldığı bir gün ilan edilmesi için yazın bir kenara.

Bugünü, yetimlerin, öksüzlerin, evladını şehit veren ana babaların kurtuluşunun yakın olduğunu gösteren müjdeci bir gün olarak kutlamak üzere yazın bir kenara...

Ve sevinin...

Sen sevin ey yetim çocuk...

Sen sevin ey öksüz çocuk...

Sen sevin ey zulme uğramış mazlum insan...

Bugün senin için güzel bir gün. Bugün yarınların daha güzel olacağını gösteren bir gün. Belki senin de şahadetin yakın ama bugün sevinme günü, bugün senin günün.

Sen sevin ey zulmün biteceği, zalimin yer ile yeksan olacağı günü haberdar eden Hanzala...

Biliriz, yüzünü görmek yürek ister. Ama dön artık bu tarafa, göster artık yüzünü bize.