Atiker Konyaspor’un sezonun başından itibaren en çok ihtiyaç duyduğu iki şey vardı. Birisi hiç kuşkusuz taraftar, diğeri ise gidenlerin yerini dolduracak transferler. Bu iki önemli konu doğrultusunda taraftar kısmından bahsetmemiz gerekirse; sezonun başında alınan beş maçlık ceza tüm işleri alt üst etti. Özellikle 12. Adam vasfını iyi kullanan Atiker Konyaspor, bir şekilde bu gücünden uzak tutuldu. Transfer konusunu değerlendirmek gerekirse; Mustafa Reşit Akçay’ın tercih ettiği oyuncular beklenenin aksine vasat diyeceğimiz noktayı bile yakalayamadılar. Giden önemli futbolcuların ardından alınan oyuncular ciddi anlamda takıma katkı sağlayamadı. Buna hocada dâhil!

Evet, ilgilenmemiz gereken iki asli konu bu olmalıydı. Ancak yaşanan diğer gelişmeler doğrultusunda bu önemli konulardan maalesef uzak kaldık ve neticede bunun cezasını da ligde bulunduğumuz konumla çekiyoruz. Daha üst sıraları hak eden, başarıları ile ligde bir ağırlığı olması gereken Atiker Konyaspor, üzücü bir şekilde ligin alt sıralarından çıkma mücadelesi veriyor. “Korktuğumuz başımıza geldi” deyimini bizlere söyletmemek adına artık bakış açımızın değişmesi gerekliliğini tekrar vurgulamak lazım.

Bugün geldiğimiz noktada tüm yaşanan sıkıntılara rağmen devam eden yarışta, sezonun ikinci yarısına iddialı transferler ile başladık. En azından “keşke” dememek için taraftarında baskısı ile mücadeleye kaldığımız yerden devam ediyoruz. Kim haklı kim haksız, kim suçlu kim suçsuzu aramayı bu noktada bırakmanın zamanı geldi. Ortada bir değer var ve bu değer kesinlikle şu an ki konumunu hak etmiyor. Bu konumdan kurtulmak içinde Eto’o, Jahovic, Volkan Şen, Yatabaré ve Orkan Çınar gibi estetik futbolcuları kadromuza dâhil ettik. Bu transferlerin takıma bir şeyler katacağından ya da kattığından şüphemiz yok. Ancak birazda yaşanan süreçte unutulan futbolcuları ve teknik adamı da yeniden değerlendirmek gerekiyor. Bahsettiğimiz gibi zorlu bir süreçten geçtik. Yönetimin uzun uzadıya tartışıldığı, yöneticiler tarafından alınan kararlar ve söylemlerin enine boyuna konuşulduğu zorlu bir süreç. Tüm bunlar yaşanırken oynanan futbolu da değerlendirmemiz gerekiyordu. Evet, Mustafa Reşit Akçay bekleneni veremedi. Yaptığı transferlerin takımımız ile uzaktan yakından alakası yoktu ama hâlihazırda yüzdesel bazda büyük kısmı bozulmayan bir takım vardı. Şimdi ise Mehmet Özdilek ve mevcut futbolcular ile yola devam ediyoruz. Bunun yanında sezon arasında saydığımız futbolcular da var. Artık eleştiriler sadece yönetim bazlı yapılan hatalara değil oyuncuya da oyun yöneticisine de gelecektir. Kritik bir eşikten geçen Atiker Konyaspor’da bu saatten sonra hesap herkese sorulacaktır. Bunun aksini düşünmek tamamı ile haksızlık olur.

Yönetim olarak “günü kurtardılar” demek şu aşamada ister istemez doğru olabilir. Ancak bundan sonra süre gelen zaman diliminde biz oyuncuyu aldık, istediklerinizi getirdik diyerek kaçmakta olmaz, olamaz. Teknik Direktör Özdilek’in hamle olarak güçlü oyuncuları var artık. Ancak benim kadrom bunlara yetti demekte olmaz. Günümüz futbolunda artık strateji konuşuyor gerekirse hoca stratejik olacak. Futbolcu çıkıp gol atınca kahraman olmayacak. Gol atmak bazen takımı kurtarmaz. Takım oyuncusu olmayı öğrenecek. 

Yani kısacası artık birlik olma zamanı. Bir suçlu ya da suçsuzu arama zamanı değil. Takım olarak, yönetim olarak, taraftar olarak beraber hareket etme zamanı. Bir taraf çıkıp birisi gelseydi daha iyi olurdu derse iş işten geçtiği zaman en babası gelse kötüyü iyiye çeviremez. O yüzden bir olacağız, birlikte hareket edeceğiz. Faturalar kesildiğinde sahibini arayacağız ama bütünlüğü de unutmayacağız. Taşın altına birileri değil, hep birlikte girme vakti geldi. En azından şimdilik…