Korona geleli beri benim açımdan bir söz dikkat çekici hale geldi.

Covid 19 virüsünü kaparak tedavi altına alınan hastaların içinden iyileşenlerin hastaneden taburcu olurken, kullandıkları şu cümle oldukça dikkat çekici:

“Ben virüsü yendim” veya “koronayı yendim.”

İyileşen hastaların yanında haberi veren tüm medyada aynı dili kullanıyor.

“Falanca koronayı yendi.”

Bu sözde farkına varılarak veya varılmayarak bir ben duygusu hâkim. Ben yaptım, ben yendim gibi…

Halbuki bu korona olayı da gösterdi ki insan son derece aciz bir varlık.

Böbürlenen, kibirlenen insanın ne kadar aciz bir varlık olduğu, hatta dünyayı esir almak isteyen bazı güçlü veya süper devletlerin küçücük bir mikrop karşısında ne kadar aciz ve zavallı duruma düştükleri ayan beyan görüldü.

Böyle olmasına rağmen, insanın bu acziyetini görmeden hâlâ “ben ben” demesi ne kadar garip.

Bütün dünyanın yaşadığı bu olay karşısında insanoğlu acizliğini itiraf edip, yaratanına dönüp yalvarıp yakarması gerekirken, hâlâ benlik duygusu ile hareket etmesi, “ben yendim” gibi kibirli sözler ifade etmesi ve yüce yaratıcıyı hatırlamaması toplum olarak olayın gerçek boyutunu göremediğimizin göstergesidir.

Böyle kibir dolu beylik lafları bırakarak Allah’a sığınmak, şifanın Allah’tan olduğunu hatırlamak ve “ben yendim” veya “falanca yendi” gibi sözleri bırakarak “Allah şifa verdi” gibi gerçekçi bir cümle kullanmak, kendimiz ve geleceğimiz açısından çok iyi olacaktır.

Şifayı ancak Allah (cc) verir.

Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur.” (Şuara 80)

Bu ayette de görüldüğü gibi şifa verici ancak Allah’tır. Biz, bazı ilaçlar kullanarak sadece sebebini işliyoruz. Sonuç Allah’tandır.

O ilacın şifa özelliği olsaydı kullanan herkesin iyileşmesi gerekirdi. Halbuki aynı ilacı kullandığı halde bazı kişiler iyileşmekte bazı kişiler ise ölüme gitmektedir.

Demek ki şifa ilacın bünyesinde değil, Allah’ın kudretindedir. 

Şu da var ki aşıya koruma, ilaca iyileştirme özelliği veren de Allah’tır. Allah bütün hastalıkların ilacını doğaya vermiştir. İnsanın bunu arayıp bulması gerekir. İşte burada Tıp ilmi devreye girmektedir.

Tıp, Allah’ın verdiği o ilacı arar, bulur, miktarını ayarlar ve insanların kullanımına verir. İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. Her alanda böyledir. Burada da Tıp insanları çalışarak, insanlığa faydalı olurlar.  

Sonuç olarak artık insan kendi acizliği içinde hareket ederek, Yüce Allah’a sığınmalı ve her şeyi O’ndan beklemelidir. Ama tedbiri de elden bırakmamalıdır. Her zaman söylediğimizi tekrar edersek; önce tedbire sarılmak, sonra da takdire rıza göstermek ve sonucu Allah’tan bilmek Müslümanın şiarıdır.

***   ***   ***

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sokağa çıkma yasağının açıklama zamanlaması sebebiyle büyük eleştiri alarak istifa etti ancak İstifası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilmedi.

Bu istifa olayı ben de farklı çağrışımlar yaptı. Şöyle ki;

Bir bakanın istifasını ya Cumhurbaşkanı ister veya kendisi istifa edecekse önceden Cumhurbaşkanı'nı bilgilendirir ve onayını alır. Normal işleyiş budur.

Yani bir bakanın Cumhurbaşkanı'na bilgi vermeden kafasına göre istifa etmesi normal bir işleyiş değildir.

Şayet böyle bir uygulama yapılmış ise Cumhurbaşkanı kendisine bilgi vermeden, kendisinin haberi olmadan istifa eden ve istifasını da kamuoyuna açıklayan bir bakanı asla affetmez ve göreve geri çağırmaz.

İstifayı, Cumhurbaşkanı istedi ise veya önceden kendisine bilgi verilerek onayı alındı ise zaten istifanın kabul edilmemesi söz konusu olmaz. Bu durumda Cumhurbaşkanı iş resmiyete konmadan önce zaten istifayı kabul etmiş demektir.

Bugüne kadar İçişleri Bakanı olarak oldukça başarılı bir çalışma yürüten Süleyman Soylu’nun istifadan önce Cumhurbaşkanına bilgi verip vermediğini bilmiyoruz. Bu konuda bir açıklama yok.

Bilgi verildi ve onay alındı ise istifa niçin kabul edilmedi? Bilgi verilmedi ise kabul edilmemesi zaten mümkün değil gibi soru ve düşünceler zihnimi kurcalıyor.

Tekrar yazıyorum. Burada Bakanın çalışmasını veya başarısını sorgulamıyoruz. Sadece istifanın analizini yapıyoruz.

Şayet Bakan Soylu kendisinin; hem millet hem de Cumhurbaşkanı nezdindeki gücünü görmek için böyle bir adım attı ve Cumhurbaşkanı da milletin büyük desteğini gördüğü için istifasını reddetti ise bu olaydan Süleyman Soylu’nun başarılı olarak ve güçlenerek çıktığı bir gerçek.

Mevcut sistemde yürütmenin bütün sorumluluğu Cumhurbaşkanına ait olmasına rağmen, bu olayda yapılan hatanın bütün sorumluluğunu Bakanın kendi üzerine almış olması takdire şayandır. Bu bağlamda Süleyman Soylu’yu tebrik etmek gerekir.   

Hemen şunu da belirtmek gerekiyor: “Bu istifanın kimleri sevindirdiği ortaya çıktı” şeklinde yapılan yorumlara katılmamak mümkün değil. Hakikaten başta PKK ve FETÖ olmak üzere bütün şer güçler, istifa duyulur duyulmaz neredeyse zil çalıp oynamışlardır.

Bu açıdan bakıldığında, istifanın kabul edilmemesi hayırlı olmuştur. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.