07 Temmuz 2018 Cumartesi günü, Konya Basın Yayın Enformasyon Md.lüğünün tertiplemiş olduğu gezi nedeniyle şahsımın da, bir Seydişehirli olarak bu geziye dahil edilmemden dolayı açıkçası çok mutlu oldum. 

Daha önceden planlandığı üzere, sabah saat 08.30’da Konya Kılıçarslan Meydanından Seydişehir’e ulaşmak üzere hareket ettik. Otobüsümüz tabiri caiz ise tık nefes doluydu. 

Çok değil bundan yirmi yıl kadar önce, saatte bir tek aracın dahi Seydişehir’e ulaşmak üzere kullanmadığı bu güzergâhta bulunan ve gidişli gelişli, halk deyimiyle “kaymak gibi” bir yol üzerinden çok neşeli bir şekilde başladı yolcuğumuz. 

90 kilometrelik yolculuğumuz bir saat kadar sürdü. Bizi şehir girişinde Seydişehir Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Tutal karşıladı.

Yıllardır, temeli “ha atıldı, ha atılacak” şeklinde yılan hikâyesine dönen ancak şimdi inşaatına Sayın Belediye başkanımız zamanında başlanan, Seydişehir Termal Tesislerinin inşaatına yani Çal Tepesi eteklerine götürdü bizi.

Ekibimize, tesisle ilgili kısa bir bilgi sunumu yaptı Sayın Başkanımız. “Burada çıkarılan termal suyun, Türkiye’deki emsallerine nazaran daha kaliteli ve faydalı olduğunu, hem içme suyu hem de cilt için ve hem de fizyolojik faydaları bakımından değerini” anlattı. Afyon Hüdai Kaplıcalarını,Gazlıgöl kaplıcalarını ve oraların Termal Turizmi bakımından nasıl bir hareketliliğe sahip bulunduğunu bilen birisi olarak, Sayın Başkanımız sunumunu yaparken, ben de henüz bir bozkır görümünde bulunan termal inşaat bölgesinin gelecekteki halini hayal ettim hep… “Özel sektörün de bölgeye ilgi duyduğunu” ancak “bazı ekonomik ve bürokratik sorunların yatırımları kısa süreli de olsa erteletmeye meyilli olduğunu” da anlattı. İnşallah Termal Turizmi bakımından da güzelliklere kısa zaman içinde kavuşur Seydişehir’imiz.

Daha sonra şehir merkezine doğru yola çıktık ve özelde Seydişehir’in ama genelde ülkemizin gururu olan dünyadaki üçüncü büyüklüktekiSeydişehir Alüminyum Fabrikasının eski halini ve özelleştirmeden sonraki halini mukayeselerle anlattı. “Bir zamanlar 8.500 işçi ile üretim kapasitesinin şimdiki 1500 kişi ile ulaşılan kapasiteye bile ulaşılamadığını” söyledi. Ancak kendilerine göre; “satıştaki bazı yanlışların, Seydişehir halkına menfi etki yaptığını” söylemekten de geri durmadı. Örnek olarak, tam o bölgenin önünden geçerken, bir zamanlar yabancı sineğin dahi duvarlarından içerisine giremediği ve şehrin en güzel yerlerini kapsayan “Eti Alüminyum lojmanlarının bu satış kapsamı dışında bırakılmasının daha doğru bir karar olacağını” ama “satışın bu şekilde gerçekleştiğini” söyledi. Bu düşüncesine kendimin de katıldığını söyleyebilirim.

Daha sonra kısa bir şehir turu yaptık ve Sayın Başkanımızın park, bahçe ve diğer hizmetleri hususundaki bilgilendirmesini dinledik. Kendi köyümüzüngüzergâhı da olan ve eski hali hafızalarımda yer eden; Jandarma, Eski Devlet Hastanesi gibi o eski binaların yıkılmış ve şehrin ortasında güzel bir parkın yapılmakta olduğunu görmüş olmak açıkçası memnun etti beni.

Önceki belediye başkan ve yönetimlerinin de haklarını teslim ederek, önceki Başkanlarımızın isimlerini de bizzat zikredek anlatan ve “Seydişehir’de yapılan bütün hizmetlerde herkesin emeği olduğunu” söyleyen Seydişehir Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Tutal, “Seydişehir Belediye Meclisinde görevli diğer muhalefet meclis üyeleriyle çok uyumlu bir çalışma yürüttüklerini” ve “alınan bütün kararların oy birliğiyle alındığını” söylemesi, Türkiye Genel Siyaseti bakımından da kayda değer bulduğum bir husus olduğunu belirtmem gerekiyor.Seydişehir’e el birliği ile hizmet eden herkese selam olsun. Bu hakkı da teslim etmem lazımdı, bunu yaptım…

Seydişehir Belediyesi, Adile Baysal Kültür ve Sanat Evi, Seydişehir Müzesi’ne uğrayıp kahvaltımızı da orada yaptıktan sonra Seydişehir’i kuran Horasan ErenlerindenSeyyid Harun Veli Hazretlerinin yaptırmış olduğu ve çevre düzenlemelerinin devam ettiği Seyyid Harun Camisi ve Türbesini ziyaret ettik. Etrafındaki çirkin görüntüye neden olan binaların tamamı istimlak edilerek yıkılmış ve İlçemizin kalbi olan Çarşı Meydanındaki eski binaların cephe giydirilmelerine başlanmış... Konya Bedesten benzeri bir çalışma içinde bulunulduğunu görmekten mutlu oldum.

Bu vatanı canları ve uzuvları pahasına koruyarak, bizlerin rahat ve huzur ortamında yaşamamızı temin eden Seydişehirli Şehitlerimiz ve Gazilerimiz adına yaptırılan Seydişehir Şehit ve Gaziler Parkı’nda duygusal anlar yaşandı. Şehitlerimize ve vefat eden Gazilerimize Allah’tan rahmet, yaşayan Gazilerimize de sağlık diliyorum.

Eski Garaj bölgesinde yıllardır süren ve şehrin ortasındaki o çirkin görüntünün, bir özel şirket marifetiyle yaptırılan konut ve iş yerleri sayesinde de kısa bir zaman sonra kalkacağını ve modern bir görüntüye kavuşacağını bizzat görmekten de mutluluk duydum. 

Dünyada,özellikleri bakımında üçüncü sırada bulunan ve toplam uzunluğu 22 bin metre, gezilebilir uzunluğu 1580 metre olan, 30 metre inişi bulunan ve bölgenin önemli bir turizm noktası olan Tınaztepe Mağarasını gezdikten sonra, dönüşte Seydişehir’in tabiat harikası olan ve Seydişehir Belediyelerince düzenlenen Kuğulu Park’ı gezdik ve öğle yemeğinin ardından Beyşehir’e doğru hareket ettik.

Beyşehir’de bizi Beyşehir Belediye Başkanımız Sayın Murat Özaltun karşıladı. Gün batımını ve adrenalin yaşamasını seven arkadaşlarımızın Beyşehir Gölünde hızlı bot gezintilerini izledikten sonra ve Başkanımızın çay ikramını müteakip, Konya’ya dönüşümüzle gezimiz son buldu.

Bize bu güzellikleri yaşatan Konya Basın Yayın Enformasyon Md. Sayın Abdurrahman Fidancı Bey’e, bizleregüler yüzlü ve naif anlatımlarıyla bilgiler sunan Seydişehir Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Tutal ve Beyşehir Belediye BaşkanımızSayın Murat Özaltun ile birlikte her iki belediyemizin diğer görevlileri ve katılımcı bütün arkadaşlarıma teşekkür eder, sevgi ve saygılarımı sunarken, Seydişehir’imizi anlatan şiirimi sizinle paylaşmak isterim.

SEYDİŞEHİR BİR ŞİİR

Yüreğimde sevdam, alın yazımsın, 

Yazalım bir şiir gel Seydişehir.

Horasan Yurdusun, körpe kuzumsun,

Yüreğim seninle bil Seydişehir.

Dünyaya açılan kapım oldun sen,

Benim öz mekânım, yapım oldun sen,

Başucumda duran tapum oldun sen,

Gönülden gönüle yol Seydişehir.

Doyurdun "akıllı" hem de "delini",

Uzattın köylüme cömert elini.

Tanıyalım Seyyid Harun Veli’ni…

O zat ne güzel bir kul Seydişehir.

Cahile mağrura hocaların var,

Devlette kim bilir nicelerin var,

Kalkınmada öncü bacaların var

Buğdayı, pancarı bol Seydişehir.

Yollar seni güzel illere bağlar,

Kuğulu Park’ında güllere bağlar,

Pınarbaşı’na ve göllere bağlar

Eşi benzeri yok il Seydişehir.

Köylerin bir inci tanesi gibi,

Dağların bir oğlak Küpe’si gibi,

Emsali yok Tınaz Tepesi gibi

İreyhan kokulu bal Seydişehir.

Senin sevgin inan epey derinde,

Leblebi kokulu caddelerinde…

Beşoluk Çeşmesi hala yerinde

Mazini özledim bul Seydişehir.

Toprağın, nüfusun bir hayli büyük,

Her bir yanın tarih her yanın höyük.

En güzel misali işte Gökhüyük

Hakkındır vilayet ol Seydişehir.

Bazen sana vardım üzüntü ile

Bazen de ulaştım gezinti ile

İçime akıttım sızıntı ile

Birikti, taşıyor sel Seydişehir.

Senden ayrı geçen çokça günüm var

Damağımda tadın hem de anım var

Benim sana benzer birçok yönüm var

Hep böyle yerinde kal Seydişehir.

Güzelsin görmeye gözler yetersiz

Dört mevsim başkasın, yazlar yetersiz

Ne yazayım sana sözler yetersiz

Kifayet etmiyor dil Seydişehir.

Göğsüme takayım nazarım ol gel.

İstemem gönlümde bizarım ol gel.

Doğduğum topraksın, mezarım ol gel.

Yoksa benim halim kül Seydişehir.

03.10.2009/Konya