Şehir merkezine sadece 7 kilometre uzaklıkta olan Sille'yi bilmeyen yoktur...

Anadolu'nun ilk yerleşim yerlerinden biri olması nedeniyle önemli bir merkez, şimdilerde mahalle...

Tarihi dokusu, coğrafi yapısı, doğası, havası, insanları ve barajı ile sanki kilometrelerce öteye gitmiş ve farklı bir şehre ulaşmış izlenimi verir yanı başımızdaki Sille...

Her ne kadar son yıllarda kafe furyasının hışmına uğramış olsa da doğallığından bir şeyler kaybetmemek için direnmeye devam ediyor. 

Topraktan yapılan kaplar, çömlekler ve o meşhur Sille testisi halen üretiliyor. 

Özellikle ova köylerinin çok iyi bildiği tandır ocaklarının yapımı da devam ediyor. Tandırcılar, Sille'de ürettikleri tandırları haftanın belirli günlerinde (belli bir sayıya ulaştıktan sonra) ova köylerine ve mahallelerine götürüyor, ekmek yapımı için güzel bir ocak inşa ediyor. 

Bir tarafta tandırı üreten Silleli, araya bir duvar çekmiş diğer taraftan kendi yaptığı tandırda tandır ekmeği ve tandır böreği üretiyor. 

Arada bir duvar daha var. Duvarın üstünde de eskilerin baca dediği küçük bir delik... Bu duvarın hemen arkasında da küçük bir köy kahvesini andıran, geçmişin izlerini baktığınız her yerde gözlemleyebileceğiniz, üzerine kamışlarla kapatılmış, serin bir kafe var. 

Üretilen tandır böreği burada közde pişen çay ile ikram ediliyor. Dilerseniz çıkışta tekrar başa dönüp tandırdan yeni çıkmış kokusu ve buğusu üstünde olan tandır ekmeğini de satın alabiliyorsunuz. 

Sille aslında kısa zamanda sessizce değişivermiş. Daha doğrusu sessizce değişiyor. Ancak bu değişim sürecinde kendi değerlerini hep koruyor. Bunlardan vazgeçmiyor. Köprünün karşı tarafına atladığınız zaman yayık görüyorsunuz. (Şehir merkezinde bir başka yerde göremezsiniz.) Bu yayıkta da ayran yapılıp ikram ediliyor soğuk soğuk...

Sille'nin merkezi gibi Himmet Ölçmen Barajı'nda da büyük bir değişim ve dönüşüm var. Baraj, 2011 yılında DSİ ile yapılan protokolün ardından Selçuklu Belediyesi'ne devredilmişti. 

Öncesinde piknik yapılan bir alandı. Zamanla yıprandı, tercih edilmeyen bir mekan haline gelmişti. Aslına bakarsanız biraz da tehlikeliydi. 

Sillelilerden edindiğim bir bilgiye göre her yıl bu baraja bir ciğer atarlarmış. Batıl ama yapılıyormuş işte. Sille Barajı'na serinlemek için girenler suda boğulup ölebiliyordu. Barajın her yıl bir ciğer istediğine inanıyorlar ve bu nedenle de bahar döneminde baraja bir ciğer atıyorlarmış. 

Şimdilerde bu da yapılmıyor tabi. 

Sadede gelecek olursak, Sille Barajı'nda 2011 yılında Selçuklu Belediyesi'ne devrinin ardından barajı ihya etmek için yoğun bir çalışma yürütülüyordu. En son yaklaşık bir buçuk yıl önce barajı gezmeye gittiğimizde büyük bir şantiye alanını andırıyordu. Şimdi toparlanmış. Eski halinden eser yok. Konya'nın yeni cazibe merkezi olması için gün sayılıyor. 

Hemen gitmeyin, barajın olduğu alana giremezsiniz, yasak. Biz sizin yerinize zor da olsa barajın bulunduğu alana girdik. Yaklaşık 4 ay gibi kısa bir süre sonra barajın bulunduğu alan yeniden gün yüzüne çıkacak. Yeni haliyle misafirlerini ağırlayacak.

Selçuklu Belediyesi bölgedeki doğal güzelliği koruyarak işlevsel hale getirebilmek için gerekeni yapmış. Sille'ye, Selçuklu'ya ve Konya'ya şimdiden hayırlı olsun...