Sessiz kalan bir dünya düşünün.

Her şeye sessiz kalan, kapınız açıldı elimizde ne varsa aldılar, komşuya; “Yardım et” dedin, baktı sana ses etmedi, kapısını kapattı.

Yolda giderken arabana birisi çarptı bilerek seni arabanda bıraktı ve geldi

ateşe verdi. Yoldan geçenler görmüyor mu, kurtarın beni diye bağırıyorsun, kimse duymadan, görmeden geçip gidiyorlar.

Mama lazım bebeğine, anası doğumda öldü ilaç bulunmamasından, ambargo var. Mama lazım eczaneye gidiyorsun mama verin, mama yok, buğday nişastası, pirinç unu alayım, mama yapayım, oda yok! Bebek açlığından ölüyor, kimse de elindekini vermiyor.

Senin evine bomba atıyorlar, bombadan evin altında yıkıntıda sağ kalan, tek tük kişlerden birisin, yanında ki yerde düğün yapıyorlar sesli.

Danslı, çalgılı sesleniyorsun ama seni duyan yok eğlenceden, yemeden, içmeden  dolayı.

Hastane sağlamdır, kimse hastayla uğraşmaz, orası acizler yurdu, hasta insanlar var, kıymazlar dersin ama nafile orada da başına bombalar atıyorlar yatakta, küvezde ki yeni doğan bebeleri

öldürmek için. Sevapmış bebek, çocuk, kadın, genç, yaşlı demeden müslüman öldürmek, onların tevrat kitaplarında yazan buymuş.

Okula da bebekler, anneler, çocuklar sığınmışlar, erkek az kalmış. Çünkü toplatılmış erkekler, işkenceler edilerek öldürülmüşler, görünürde gençler, erkekler görünmüyor, oraya da sallıyorlar bombalarını, iyimi hadi onları da öldürüyorlar.

Kimseler, görmezlikten gelmeler…

-Vah vah ne oldu,

-Ölmüşler yazık tüh demeler.

Ölen insanlık, insani duygular ama

bilinen son bu olmayacak elbet, sonun vaadini veren, Yüce Yaratan var. Müjde veriyor.

“Bu dinin sahibi Benim, koruyacak olanda Benim” diyor. Bunlar tüm insanlığın imtihanı, hepimizin imtihanı. Filistin ve diğer şehit

edilen insanlar ve halklar, şehitlik nasibine düşen şerefli insanlar. En şerefli insanlar, bizler kendimize bakıp ağlayalım, kendimize üzülelim. Bizim akıbetler ne olacak diye düşünelim. Bu gün bana ne denilen, seyredilen insanların ahı bizi ve nesillerimizi bulacaktır korkarım ki.

 Vallahi onlar şanslılar, Allaha can borçlarını öyle böyle ödemeden, Allah yolunda şehit edilerek verdiler canlarını, hemde ne biçim şekillerde. İçimizde ki yahudi kılıklı insanlardan da Allaha sığırız. Mazluma elinizdeki güçle yaptıklarınız, yanınıza kar kalmayacak bilesiniz.

Müslümansak yapacaklarımız vardır mutlaka. En azından dualarınla onlara yardım gönder.

Bir vakit Çeçenistan savaşında Şeyh Şamil Hz.leri çok sıkışmışlar savaş zamanı. Bir anda gökten yağmur gibi melekler inmiş.“Kimsiniz, nesiniz?” diye sorar mübarek onlara. Onlarda cevaben;” Bizler ihlas melekleriyiz. Konya -Seydişehir’de yaşayan Hacı Abdullah efendi Hz.leri var , O ve müritleri sizin için her birisi yüz

İhlas-ı şerif okudular, size destek için. Allah-u Teala da bu sebepten, bizleri yarattı ve size yardıma gönderdi” dediler. Her gün okurlardı ihlas-ı şerifi o niyette.

Yıllar sonrasında Medine’ye yerleşen Şeyh Şamil Hz.leri, Hacı Abdullah efendi Hz.lerinin Medine ‘ye geldiğini duyar ve yanındakilere;” Bu mübarek zatı ziyarete gidelim” der yola çıkarlar. Aynı esnada da Hacı Abdullah Efendi Hz.leride maiyetiyle aynı şeyi söyleyip, Şeyh Şamil Hz.lerini ziyaret etmek için yola çıkmıştır. İki birbirinden habersiz grup, yarı yolda ortada buluşmuş ve iki büyük insan, ilk defa birbirlerini görmüşler konuşmadan sarılmışlar ve ağlaşmışlar.

Okunanlar, dualar asker olması niyetiyle inşAllah, devam edelim okumalara. Madden, manen yanlarında olalım kardeşlerimizin.

Eninde sonunda her canlı ölümü tadacak kesin. Allah bizlerin ve tüm Ümmeti Muhammed’in sonunu hayr eylesin.

Mutlak Zaferi Nasip Eylesin..Amin!