Yüzleşme becerilerini sınıflandırmak ve onları daha iyi anlamak dilimizin yapısı gereği içinde "sen" zamiri olmayan cümlelerin sen-iletisi olduğuna dikkat etmek gerekir.

Sen iletileri öğrenciyi olumsuz yargılayan, ben-iletileri ise öğretmenin sorun karşısındaki duygularını dile getiren ilişkilerdir. Öğrenciler sen-iletileri ile hemen her zaman kötü olduklarını algılarlar.

Ben-iletileri iki açıdan "yükümlülük iletileri" olarak adlandırılabilir. Ben-iletilerini gönderen öğretmen, kendi duygularının bilincinde olmak için önce kendini dinleme ve duygularını tüm açıklığıyla öğrencileriyle paylaşma yükümlülüğü taşır. Ben-iletileri, davranışın yükümlülüğünü öğrencide bırakır.

Üç önemli ölçütü vardır:

* Öğrencilerinin davranışını değiştirme ihtimali yüksektir.

* Öğrenci ile ilgili çok az olumsuz değerlendirme içerir.

*  İletişimi zedelemez.

Ben-iletileri öğretmenleri saydam, dürüst, öğrencilerin kendileri ile anlamlı ilişkiler kurabilecekleri gerçek kişiler olarak gösterir ve yakınlığın gelişmesine yardım eder. Öğrenciye iyi bir ben-iletisi yorum içermeyen haber gibidir. Yargılama ile başlayan ben-iletilerine "kılık değiştirmiş sen-iletileri" denir. İyi bir ben-iletisinde zaman belirten bir bağlaç vardır. Öğrenciye sorun teşkil eden davranışın zamanını belirtmek çok önemlidir. Öğretmen, öğrenciye değil onun belli bir davranışına kızmıştır. Öğrencinin kabul edilmeyen davranışını öğretmen üzerindeki kesin gerçek, somut etkisinin ona söylenmesidir. 

Ben-iletilerini kullanmaya başlayan öğretmenlerin yapacakları ilk iş kabul edilmez öğrenci davranışlarını iki grup içinde sınıflandırmak olmalıdır. Somut etkisi olanlar ve olmayanlar. Duyguların dile getirilmesi: Ben-iletisi, Davranış, Etki ve Duygu zincirinden oluşur.

Ben-iletisinden nasıl dönülür? Ben-iletileri, sen-iletilerine göre öğrencileri daha az savunmaya iter. Fakat her şeye rağmen iyi bir ben-iletisinden bile öğrenci incinebilir. Öğretmen bunu fark edince hemen, yüzleşmeden etkin dinlemeye geçmelidir.

Öğretmenler kendilerini nasıl kızdırır. Kızgınlık, öğretmenin üç bölümlü ben-iletisini, duygu bölümünde olduğundan, yüzleşmeler öğrenciler tarafından suçlama ve bastırıcı iletiler olarak algılanır. Kızgınlık ikinci bir duygudur. Her zaman daha önce yaşanan başka duyguların sonucunda oluşur. Öğretmen bahçede dolaşırken, çocuklardan birinin attığı taş başını sıyırıp geçer. Öğretmenin ilk duygusu korkudur, ikinci duygusu kızgınlıktır. 

Ben-iletilerinin tehlikeleri

*Ben-iletileri uygulayabilecek kişinin kendini tüm çıplaklığıyla ortaya koymasıdır.

*İnsanın kendini değiştirme ihtimalidir.

*Sorumluluktur.

Etkili ben-iletileri neler yapar; Ben-iletileri, düşüncesiz kimseleri düşünceye yöneltir. Öğretmenlerin ben diliyle konuşmaları, öğrencilere insanlar arası etkili iletişimi öğretir. Çünkü onlar öğretmenlerini kendilerine model olarak alırlar. 

Son olarak da “Öğretmen-Öğrenci-Veli İlişkisi” açısından Ana-babaların gözünde öğretmenler çocukların öteki ana-babalarıdır, öğretmenlerin gözünde de ana-babalar çocukların öteki öğretmenleridir. Eğitim doğumla başlar, ölüme kadar devam eder, ana-babalar, bebeklere bir şeyler öğrensin diye özgürlük tanırken bebekler yürümeye, konuşmaya başlayınca "eğitmeye" ve "ders vermeye" başlarlar. Ödül ve ceza vererek onları zorlarlar.

Ana-babaların görevi çocuklara öğrenmeleri için sadece "izin" vermek olmalıdır. Ailenin en önemli görevlerinden biri çocukların güvenli bir "liman", kabul ortamı, dış dünyada incindiklerinde, belki de başları derde girdiğinde barınabilecekleri bir "sığınak" sağlanmaktır.

Çocukların okuldaki sorunlarına yardımcı olmanın yolu da, çocukların sorunlarını üslenmesine izin vermektir. Ebeveynler çocuğun sorununu çocuğun kendi sorunu olarak algılamalıdır, kendilerini ondan ayrı tutabilmelidir. Fakat bu zordur, çünkü çocuk anne-babanın "canlarının bir parçası" dır.