Hani evlenen erkeklere sorarlar ya; annenin yemeklerini özlüyor musun? Çoğu erkek kem küm etse de dayanamaz itiraf eder: ''Evet eşim de çok güzel yemek yapıyor ama annemin yemekleri bir başkaydı.'' Bazı büyük gıda devleri de bu durumdan istifade malzemeler çıkartıp ''anne eli değmiş'' gibi sloganlar da kullanır. Şimdi gelelim Konyaspor'la bu durumun ilgisine. Konyaspor'un mevcut kadrosunda Aykut Kocaman ile daha önce çalışmış 13-14 futbolcu var. Üstelik bu oyuncu grubunu yekpare eden de tam olarak kendisi. Kaldı ki Aykut Kocaman ile daha önce çalışmamış futbolculara, onun hocalığı öylesine anlatılmış ki onlar da en az bu 13-14 futbolcu kadar sevindiler, hatta şükrettiler Hoca'nın gelişine. Birbirini tanıyan, birbirine inanan bir teknik heyet ve futbolculardan kurulu bir aile haline geldi Konyaspor. Daha ilk haftadan hatta bir hafta dolmadan bu durum bir patlama etkisi yarattı. Gerek oyuncular, gerek yönetim, gerekse taraftar, İstanbul deplasmanından alınan bir puana sevinmediler bile. Farklı kazanılabilecek maçta, yenilen kaza golü İstanbul'da iki puan bıraktı çünkü. 

Sahaya inanarak çıkan, korkmayan, savaşan, çok koşan, daha inançlı, daha kendini göstermek isteyen, galibiyeti sürekli kovalayan bir Konyaspor vardı. Hazır değil mi ki diye düşünülen Traore bile, ikinci yarı maçı tek başına domine etti. Konyaspor atakları Traore ile olgunlaştı. Defans, talihsiz gol harici eksiksiz oynadı. Orta saha takım bütünlüğü adına gereken herşeyi yaptı. Birde ileri uçlarımız kendilerine daha çok güvense ortaya harika bir sonuç çıkabilirdi. Olsun daha yolun başında olan, yeni bir sayfa açan Konyaspor, devre arasına kadar palazlanıp, devre arası küçük dokunuşlarla daha güçlü bir hale gelecektir.

Tüm bu gelişmeler içerisinde, taraftara büyük görevler düşecektir: Tribünleri doldurmak ve sabretmek. Hatırlayalım; Aykut Hoca döneminde iki maç arka arkaya 5 yediği de oldu Konyaspor'un. Taraftar isyan etmedi sabretti ve Türkiye Kupası dahası lig üçüncülüğü geldi. Şayet hedef yükseltilip, şampiyonluk isteniyorsa taraftar daha çok sabretmeyi başarmak zorundadır.

Yürünen bu dikenli yolda ayaklar kanamalı, gerekirse feda edilmelidir. Hiçbir başarı zahmetsiz değildir.