Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Mardin de yaptığı ve on madde olarak açıkladığı eylem planını geçen hafta sizlerle paylaşmış ve bunun “Havanda su dövmek” olduğunu yazmıştım.

Bu günde yine Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Mardin konuşmasından bir cümleyi sizlerle paylaşıp bu konu üzerinde görüşlerimi yazacağım.

Başbakan Ahmet Davutoğlu konuşmasında “Alparslan'ın ordusunda Kürt olmak ile Selahattin Eyyubi'nin ordusunda Türk olmak arasında bir fark yoktur” dedi. Bu açıklamalar tarih bilmeyen birisinin yapacağı bir açıklama olabilir. Sayın Başbakan gibi bir ilim adamanın ve etrafında onlarca danışman bulunduran birisinin böylesine yanlış bir açıklama yapması kabul edilemez. 

Bir defa Alparslan'ın Malazgirt'teki ordusunda Kürtler yoktu. Bu ordu sadece Türklerden oluşuyordu! Bir de Doğu Roma Ordusu içinde yer alıp da karşısında kendi dilini konuşan soydaşlarını görünce saf değiştiren Peçenekler ve Uzlar vardı. 

Peki! Selçuklu ordusunda hiç Kürt yok muydu? Daha sonraki yıllarda Kirman Selçuklularının Vassalı durumunda bulunan Kirman'da yaşayan Kürtler anlaşma gereği asker vermiş olabilirler. Ancak bu güne kadar okuduğum bir kitapta bu tür bir bilgiye rastlamadım. Şayet vassal konumunda olan bir bölgenin verdiği asker zorunlu bir görevlendirme olduğu için hükümsüz sayılır. Aksi halde Osmanlı eyaleti durumunda bulunan Sırp, Bulgar, Ulah vs. milletlerin verdikleri gücün içinde bulunduğu Türk Ordusunun kazandığı veya kaybettiği savaşlar da bunlara mal edilebilir.

 Mesela Çubuk'ta Timur ile karşı karşıya gelen Osmanlı güçleri arasında tabi beylikler konumunda olan Sırp, Bulgar ve Ulah askerleri de vardı. Bu durumda bu Hıristiyan askerlerle birlikte savaşan Osmanlı Ordusu, karşısında tamamen Müslüman Türklerin oluşturduğu bir orduyla savaştıkları için İslam'a karşı mı savaşmış oluyor?

***

Selahattin Eyyubi Ordusunda bir Türk olmak tabirine ise sondan başlayalım müsaadenizle! Biraz tarih bilgisi olanlar iyi bilirler ki Eyyubi'nin ordusu Kürtlerden müteşekkil bir ordu değildi. Selahattin Eyyubi Musul Atabeği Nurettin Zengi'nin yerine geçmiş bir komutandı. Nurettin Zengi bir Selçuklu beyi idi ve kendisi gibi ordusu da Türk'tü. Şayet Selahattin Eyyubi Kürt ise Türklerden oluşan bir ordunun başına geçmişti.

Peki Selahattin Eyyubi Kürt mü idi?...

Selahattin Eyyubi tarihi kaynaklara göre Azerbaycanlı bir ailenin çocuğu idi. Babasının adı tarihi kaynaklarda Necmettin Eyyup olarak zikredilir. Amcası ise Şirkuh'tur. Farsça bir isim olan Şirkuh'un anlamı aslan demektir. Dönemin özelliğini göz önüne alacak olursak ünlü komutanlara veya sultanlara Farsça isim vermek adettendir. Mesela bütün Anadolu Selçuklu Sultanları tahta geçtikten sonra Farsça isimler almışlar ve asıl isimleri unutulmuştur.

Selahattin Eyyubi'nin dayısının adı da Şihabeddin Mahmud ibn Tokuş'dur. Tekeş, Tokuş, Tekiş, bunların hepsi eski Türk adlarıdır. 

Selahattin Eyyubi'nin kardeşlerinin isimlerine gelince bunları şöyle sıralayabiliriz: Şahinşah, Tuğtekin, Tacilmülk Büri, Seyfettin Ebu Bekir, Turanşah. Bu isimlerden Tuğtekin, Büri(Börü- Kurt), ve Turanşah gibi isimleri Türklerden başka kimsenin taşıması mümkün olamaz.

Selahattin Eyyubi'nin kendi ismine gelecek olursak! Yukarıda da bahsettiğimiz gibi dönemin bir özelliği olarak tahta geçen sultanlar veya büyük zaferler kazanan komutanlar yeni bir isimle taltif ediliyor ve tarih sahifelerine bu isimlerle geçiyorlardı. Kudüs'ü kurtaran komutana da Selahattin isminin verilmiş olması yadsınacak bir durum olmasa gerek. Gerçek ismini bilmediğimiz ancak kardeşlerinin ismini yukarıda zikrettiğimiz büyük komutanın Türklüğü su götürmez ama Kürtlüğünü ispatlamak için bayağı kıvırmak gerekiyor.

Sonuçta bizim açımızdan Türk olmak ile Kürt olmak arasında bir fark yok. Nihayetinde hepimiz aynı hedefe ve ideale inanan insanlarız. Hedef Türkiye'yi ileriye daha ileriye taşımak... Ancak tarihi gerçekleri saptırarak insanların beynine bölücülük tohumları atmak, ülkeyi yönetenlerin işi olmasa gerek. Bu ülkede yaşayan Karakeçili, Sarıkeçili, Avşar, Akkoyunlu, Varsak, Tatar, Türkmen, Kürt, Manav, vs. isimler altına yaşayan bütün insanlar Türk'tür ve kendisini bunun dışında görenler bu milletin ferdi değil bir yerlerin hizmetçisidirler.

***

Uyanmak yok, uyumaya devam!