Ortadoğu yaşlı dünyamızın en ski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış  bir yerdir.Ortadoğu, aksiyonlu tarihi ve derin tefekkür gücü ile tarihe damgasını vurmuş bölge. 
Ortadoğu;
 dinlerin, düşüncelerin, mezheplerin, ırkların yeşerdiği iklim! Ortadoğu; savaşların, barışların, aşkların yoğun olduğu dünya! Yoğun aksiyonlu tarihi ve derin tefekkür gücü ile tarihe damgasını vurmuş bölge.

Zerdüştlükten, Helen kültür havzasının etkilerine, Yahudilikten, dünyevileşmiş Hristiyanlığın seyrine ve İslam'ın doğuşundan saklı Yunan düşüncesinin İslam alimleri tarafından tekrar dirilişine kadar uzun bir yelpazesi vardır.  Yine coğrafyada yaşayan ve bizim yanı başımızda varlık mücadelesi veren Nasturiler, Yezidiler, Süryaniler vb. topluluklarda bulunmaktadır. 

Tarih boyunca kanlı savaşlara şahit olan bu topraklarda kan ve göz yaşı hiç dinmemiştir. Buradaki savaşların iki nedeni vardır.

1-Petrol ve doğalgaz

2-Kutsal bölgeler.

Petrol keşfedilmeden önce Filistin bölgesinde bulunan Kudüs şehri; Yahudilerin, Hıristiyanların ve Müslümanların kutsal mekânları olarak kabul edilmektedir. Yahudiler 5000 yıldır Kudüs'e hâkim olmak ve inançlarının gereği olan arz-ı mevud'u (Nil ile Fırat arası) gerçekleştirmek için Müslüman kanı dökmektedirler.1967 yılında haksız bir şekilde İngiliz'lerin çabası ile Filistin topraklarını işgal ederek orada ur gibi İsrail Devletini kurmuşlardır. İnsan vücuduna verilmiş öldürücü virüs gibi dünyanın, dahası Müslüman dünyanın başını ağrıtmaktadırlar.

Bugünkü savaşların ikincisi ise bölgedeki zengin petrol ve doğalgaz yataklarını kimin kontrol edeceğidir.

Aslında2010 yılına kadar pek sorun gözükmüyordu. Sınırlarını cetvelle çizdikleri devletlerin başına güçlü ailelerin içinden liderler tayin ederek kontrolleri altında tutuyorlardı. Bölgeye lider olabilecek Türkiye'nin de sinir uçları uyuşturulmuş olduğundan işler tıkır tıkır gidiyordu. Bölge ülkelerinin petrol dolarları İngiliz ve ABD bankalarında dolayısı ile Yahudilerin elinde idi. 

Arap Baharı ilk olarak 18 Aralık 2010 tarihinde Tunus'da başlamıştır. 18 Aralık 2010 tarihinde Tunuslu seyyar satıcı  Muhammed Buazizi  kendini yakma girişiminde bulunmuş akabinde bu olayın tesiri ile Tunus halkının ayaklanması üzerine 23 yıldır ülkeyi yöneten Zeynel Abidin Bin Ali ülkeden kaçmıştır. Bu olay aynı zamanda diğer Arap ülkelerindeki ayaklanmaları teşvik etmiştir.
Büyük çapta etkilenen ülkeler;
1. Tunus

2. Mısır

3. Libya

4. Suriye

5. Bahreyn

6. Cezayir

7. Ürdün

8. Yemen

Bu ülkelerde iç karışıklıklar meydana gelmiştir. Sonrasın da Suudi Arabistan, Bahreyn ve hatta Birleşik Arap emirlikleri de etkilenmeye başlamıştı. Asıl hedef Türkiye idi. İşte gezi olayları ve 17 aralık yargı darbesi bunun için düzenlendi. Libya'nın, Suudi Arabistan'ın, Birleşik Arap emirliklerinin ve hatta Irak'ın 200 trilyon doları bulan paraları İngiliz bankalarındaydı. Halklar diktatörlere karşı ayaklanmışlar ve iktidarı ele geçireceklerdi. İşte bu egemenlerin işine gelmeyen bir durumdu. Ya paralarını geriye isterlerse ne olacaktı ekonomileri. Alışmışlar kendi paralarını geriye kredi olarak satmaya. Para Arapların, borcu veren Yahudi! İşte bu işleyen çarka Türkiye gibi bölgeye model olan birinin çomak soktuğunu gördüler. Stratejik konumu gereği Kafkas ve kuzey Irak'taki Kürt, petrol ve doğal gazı Türkiye'den geçmek zorunda idi.

Yıllarca Kürt Türk kardeşliğini düşmanlığa çevirmiş bu ülkeler barış sürecinin ortaya çıkması, iki halkın kardeşçe birbirine yanaşmaya başlaması bu ülkeleri özellikle İsrail ve İngiltere'yi rahatsız etti. Ellerindeki medya marifetiyle  ülkemizin evlatlarına saldırmaya, karalama ve iftiralar atmaya başladılar. Özellikle de TAYYİP ERDOĞAN,  AHMET DAVUTOĞLU ve mit müsteşarı HAKAN FİDANA!

Mesut Barzani'nin Türkiye'ye yanaşmasını sadece dışarıdakileri değil içeride de siyasi geleceğini çatışma ve şehit cenazelerine, Kürt analarının gözyaşına ve yiten evlatların üzerinden ranta bağlayanları da rahatsız etmişti. CHP takılmış çakma Gandi'nin peşine kaset siyaseti ile saldırıyor, HDP nin milletvekillerinden bazıları açıkça söylediler. CNN'de Ahmet Hakan'ın proğramında Altan Tan şöyle diyordu;' “ben kuzey Irak'taki Kürt kardeşlerime gittim siz Türkiye'ye yanaşıyorsunuz ama ilerisini ardını hesapladınız mı, egemen güçler ne der sonra''görülüyor ki özgürlük hak hukuk terimlerini ağzından düşürmeyenlerde öncelikle İngiltere ve İsrail'e danışılmasını söylüyorlardı.

Şimdide Suriye'deki iç karışıklıktan faydalanan terör örgütleri orada yuvalandılar. Önceleri El- Nusra örgütünün içinde Esad'ın yanında savaşan IŞİD daha sonra ayrılarak Irak'ta ABD'nin Irak ordusuna verdiği ağır silahları tek mermi atmadan ele geçirdi. Sonra petrol rafinerileri ve hava alanları ve bankaları ele geçirdiler. Ellerindeki son derece modern Amerikan malı silahlarla Irak ve Suriye'de sözde devlet kurma hayaline kapıldı. Peki Batılı güçler bu modern silahları nereden buldu bu IŞİD diye sorguluyorlar mı?

Şimdi Türkiye bununla mücadele edecek mi etmeyecek mi? sorun bu!!.Türk hükümeti rehine kurtarma operasyonunda nasıl bir başarılı plan yapmışsa burada bir planı olacaktır. Ama yüzde yüz yerli olacaktır. Kendi aklını kullanacaktır dayatma bir akılla hareket etmeyecektir.

''Sel gider kum kalır'' demiş atalarımız. Yarın ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya çekilip gidecektir. Bölgede biz bin yıl nasıl yaşadıysak nice bin yıllar yaşayacağız. Sınırlarımızı alıp gidip başka yere taşıyamayacağımıza göre. Bu İngiliz menşeli CIA'nın eski başkanı çuvalcı Petrausun kurduğu bu IŞİD'le elbette mücadele edilecektir. Ama önce bölge halkı ve temsilcileri ile görüşerek, başkalarının aklıyla değil! SAYGILARIMLA