Yıl 2014. Askerim. Ankara Polatlı Acıkır alayındayım. Askerde olduğum dönem Türkiye'nin dört bir köşesinde Kobani eylemleri vardı. Özellikle Ankara ve İstanbul'da olaylar şiddetli. 

Emir gelmiş alaya. “Polis yetersiz kalırsa asker kışladan çıkabilir” deniliyor. Hazırlıklar var.

Olaylara müdahale etmek için eğitimler veriliyor. Askerlik yapanlar bilir, çeşitli söylentiler, dedikodular eksik değil.

Olayların olduğu dönem nöbetlerdeki denetimler sıkılaştırıldı. Üstüne bir de alayın önünden geçen bir araçtan silahla ateş edilmiş. Alay alarma geçmişti. Üç gün boyunca nöbete çıkarken sıkı denetimler geçirdik. Nöbet esnasında devriyelerin de denetimleri katılaştı. Askeriz ya, durum baya ciddi diyoruz.

Nöbette kim gelirse gelsin işaret – Parola soracağız diye bekliyoruz. Gözlerimi kırpmıyordum nöbet süresince. Elde silah, çapraz tutuşla kuledeki ışıkla 10 dakikada bir sınır tarafına kontrol yapıyordum. Nöbet arkadaşlarım bazen abarttığımı düşündüler belki de. Ama yok, ben askerdim, ben vatanseverdim! Türkiye'nin göbeği, kalbi başkentte askerlik yapıyordum. Güvenlik sorunu yoktu. Terör yoktu. Nöbette sorun yapacak en ufak bir şey yoktu belki. Ama askerdik ya. Vatanın, toprağın, nöbet kulesinin yanında dalgalanan al bayrağın ne demek olduğunu biliyordum. Tehlikesiz de olsa, nöbetti işte. Kutsaldı yani, önemliydi. Bu ruhla bekledim nöbet sürelerimde.

***

15 Temmuz'da FETÖ tarafından darbe girişimi yapıldı. Allah büyük, hainler emellerine ulaşamadı. 

Türk milleti artık uyandı. Müsaade etmedi bu hainliğe. Meydanlara döküldü daha girişimin ilk saati. Topun, tankın, uçağın, silahın önünde durdu Türk milleti. “Haine izin yok” dendi. Öyle ya, vatan namustu, bayrak namustu. Bilmez mi hiç Türk milleti bunu? Bilir elbet. En iyi bildiği şeyi yaptı, hainliği engelledi. Sonrasında ne oldu? Meydanlar boş bırakılmadı. “Tehlikeye karşı her an hazırız, her zaman buradayız” mesajı verildi. Verilmeye de devam ediyor. Türk milleti kendine geldi aslında. Bütünleşti, kaynaştı, birlik oldu. Her düşünceden insan meydanlarda nöbete durdu. Ellerde ay yıldızlı al bayrak, diller tekbirler! Nasıl güzel bir ruh bu, nasıl mübarek bir nöbet! Helal olsun Türk milletine. Ben askerde hangi ruhla tuttuysam nöbetimi, meydanlardaki nöbet de aynı ruhtaydı. Yaşadım, askerde yaşadığımı hissettim! 

***

Bu arada acı haberler de gelmeye devam ediyor. Millet olarak hainliğe karşı yaklaşık 20 gündür meydanlarda nöbetteyken, Türk askeri de görevinin başında elbette. Mehmetçiğim yurdun her karışını koruyor, çok şükür. Nöbet tutuyor benim Mehmet'im. En zor nöbet hem de. Hain teröre karşı nöbet tutmak, ateş altında kalmak, kurşunlara maruz kalmak kolay değildir elbet. Ama Mehmetçik o, Türk askeri. Görevi kutsal, nöbeti mübarek. En iyi o bilir vatanın, bayrağın ne demek olduğunu. Geldi işte yine şehitler. Al bayrağa sarılı tabutlar girdi peşi sıra Konya'ya. Acılar katmerli, yürekler kan ağlıyor. Bir yandan da gururluyuz, onurluyuz. Mehmet'im şehit olmuş, gurur duy babası. Gurur duy anası! Tasalanma, Mehmet'im en güzel şekilde verdi canını, en güzel yere gitti inşallah. 

Bizleri üzen başka şey var. Şehidimin babasını, anasını üzen başka bir şey var.  Şehitlerimiz Jandarma Kıdemli Üstçavuş İbrahim Betin, Uzman Çavuş Mustafa Tünel ve Jandarma Uzman Çavuş Hamdi Karagöz'ün cenazeleri geldi Konya'ya. Şehit İbrahim Betin Konya merkezde, diğer şehitlerimiz ilçelerde defnedildi. Defnedildi defnedilmesine de, buruk kaldı yürekler. Konya'daki cenaze boştu, sahipsizdi! Konya sahip çıkmadı şehidine. Konya'nın bu tavrına alışmıştık aslında. Daha önce gelen şehitlerde de aynı manzaralar ortaya çıkmıştı çünkü. Bir çok kez kızdık Konya'ya, bu kızma şahsi değil, burkulan yüreklerin sesini duyurmaya çalıştık! Olmadı demek ki, duyuramamışız sesimizi. Bir şehit daha uğurladık sessizce. Alışmıştık bu sessizliğe alışmasına da, acaba mı demiştik? “15 Temmuz'dan sonra meydanlarda gördüğümüz o ruh, şehidini de alır götürür mü? O birlik beraberlik, şehidin tabutuna da değer mi?” dedik, düşündük bunları ya, olmadı. 

Ben askerde hangi ruhla tuttuysam nöbetimi, meydanlar da o ruhtaydı. Ama şehidimin nöbeti daha mübarekti. Bizden bir adım öndeydi. Buna rağmen anlamış değilim. Ruhlar aynıyken, şehidim neden yalnız kaldı? Ruhumuzun şehidimizi görmesi için tabutunun meydandan mı geçmesi lazım? Yapma Konya, yapma! Meydanda yaşattığınız ruh, şehidin tabutunda gidiyor. Yapmayın! Sahipsiz koymayın Mehmetlerimizi! Sevgi, saygı ve dua ile!