Ülkemiz son aylarda kuraklık korkusu yaşıyor. Halk özellikle Cuma namazlarından sonra yağmur duası yapıyor, yaratıcısına el açarak rahmet bekliyor.

İklimin bozulmasının sebeplerinden birisi de fütursuzca yapılan ağaç katliamı ve ormanların yok edilmesi. Biz Müslümanlar her şeyin Allah'tan geldiğine inanır ve iman ederiz. Halkımızın rahmet olarak adlandırdığı yağmur da Allah'ın lütfu sonucu bizlere bahşettiği bir hediyedir. Buna da inanır ve iman ederiz. Ancak Allah'ın hazinesinde bulunanlara sahip olabilmek için sebeplere yapışmak gerektiğine de inanırız.

Dünya sebepler dünyasıdır. Her şey yapılan başka bir şeyin arkasından meydana gelir. Sağlıklı olmak için bedene iyi bakmak ve onu dış etkilerden korumak gerekir. Manevi huzuru yaşamak için Allah'ın Peygamberi aracılığı ile bize bildirdiği emir ve yasaklarına uymak gerekir. Karnımızı doyurmak için yiyecek bir şeyler bulunması gerekir. Vs. vs.

Ülkemizin korktuğu kuraklıktan kurtulmamız için de sebeplere yapışmamız lazım. Dua bu sebeplerden birisidir. Ancak duanın yanında yapmamız gereken başka vazifelerimiz de var. Sahip olduğumuz ormanları korumak, ağaç katliamına son vermek ve ağaç dikerek yeni orman alanları oluşturmak gibi!

Ereğli Karacadağ Bölgesinde Rahim Demirbaş isminde bir emekli öğretmen bunun farkında. Yıllarca kendisine teslim edilen genç fidanları bu ülke için eğiterek geleceğe hazırlamış. Bu işi başarıyla yerine getirmiş ki ülkenin her yerinden binlerce öğrencisi sürekli onunla irtibat halinde. Emekli olduktan sonra da fidan yetiştirme işinin çehresini değiştirmiş ve ülke için fidan dikerek ormanlar oluşturmaya başlamış.

Rahim Demirbaş Hoca bu işi Karacadağ bölgesinde hayata geçirmeyi düşünmüş. Bu bölge Ereğli'nin Karapınar sınırına düşüyor ve çölleşmeye yüz tutmuş bir bölge. Buradan kendi parası ile aldığı arazi üzerine bir orman kurmayı planlamış Rahim Hocamız. Hiçbir yerden yardım almadan bu işe başlamış ve bu güne kadar bu çalışmasını sürdürmüş. Rahim Hoca, halk tabiri ile elindekini avucundakini bu orman için harcamış. Şu anda bütün birikimi bitmiş vaziyette. Ancak bu ormanın bakıma ihtiyacı var.

Üç çeyrek asırlık bir ömrü geride bırakan Rahim Hoca, bu ormanın bakımını sağlamak için işçi çalıştırmak zorunda. Bunun için paraya ihtiyacı var. Bu parayı emekli maaşından karşılaması mümkün değil. Peki, nereden bulabilir ihtiyacı olan bu parayı Rahim Hoca? Hani yağmurun yağması için sebeplere sarılmak lazım demiştik ve bu sebepleri dua ve orman olarak açıklamıştık. Rahim Hoca da bu parayı bulmak için sebepler sarılmalı. Bu sebeplerin başında çalışıp para kazanmak geliyor. 75 yaşındaki bir insan ne kadar çalışabilir veya kim ona iş verir. Bu durumda çeşitli amaçlarla kurulmuş kuruluş ve fonlara bakmak ve buradan uygun kredi veya hibe bulmak gerekiyor.

Ülkeyi ağaçlandırmak için kurulmuş TEMA Vakfı var. Bu kuruluş Rahim Hocaya destek çıkıp bir miktar hibede bulunabilir. Çevre Bakanlığının bu amaçla kurulmuş birimleri yardımda bulunabilir, MEVKA, Rahim Hocanın orman kurma projesine destek olabilir. KOP İdaresi bu konuda projeyi desteklemek adına hibede bulunabilir. Orman Bakanlığı kendi bünyesinde bu çalışmaya sahip çıkıp destek verebilir. Bu örnekleri artırabiliriz.

Saydığımız bu kuruluşlardan hiç birisinin Rahim Demirbaş Hocaya yapılacak olan 3-5 yüz bin lira bir hibe ile iflas edeceğini düşünmüyorum. Ne hikmetse bu kuruluşlardan hiç birisi bu projeye el uzatma alçak gönüllülüğünü göstermiyor. Her halde Zamanının Ankara Valisi Nevzat Tandoğan'ın zihniyeti bu kuruluşlarımızı tamamen esir almış. Tandoğan, “Bu ülkeye komünizm gelecekse biz getiririz” demiş ya! Bu kuruluşlarımız da “Bu ülkeye bir şey yapılacaksa biz yaparız” mı diyorlar acaba?

Yukarıda adı geçen kurum ve kuruluşlarımız İnşa Allah bu yazıyı bir proje başvurusu olarak kabul eder ve Rahim Demirbaş Hocamızın kurduğu ormanlık alanın yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan miktarı hibe olarak kendisine ulaştırırlar.