Savaşlar biterse silah tacirleri ne yapar?

İki farklı dünya var...

Satanlar, alanlar...

Vuranlar, vurdurulanlar...

Ölenler, öldürülenler...

Yaşanan olayların tam ortasında olanlar, olayları dışarıdan seyredenler...

Bu iki farklı dünyayı yönetenler var bir de...

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından yayınlanan uluslararası silah transferleriyle ilgili rapora göre, uluslararası silah transfer hacminde 2011-2015 döneminde 2006-2010 dönemine göre yüzde 14'lük bir artış meydana gelmiş.

Silah trafiğinin akış yönüne bakıldığında aslında üzerinde düşünülecek çok sayıda şey ortaya çıkıyor.

Silahların yönü her türlü Türkiye'yi de içine kapsayarak Ortadoğu'yu gösteriyor.

ABD ve Rusya, dünyanın en büyük silah tedarikçileri olarak öne çıkıyor.

Aynı rapora göre 2011-2015 arasındaki küresel ithalatın yüzde 46'sı da Asya ve Okyanusya ülkelerine yapılıyor.

Ortadoğu ülkelerinin küresel silah ithalatı içindeki payı ise yüzde 25'lik bir oranla dikkat çekiyor...

Ortadoğu bir kazan. Kaynıyor da kaynıyor...

SIPRI'nın yayınladığı bu rapor, Ortadoğu'da kaynayan kazanın odununu Rusya ve Amerika'nın temin ettiğini gösteriyor.

ABD'nin küresel silah ihracatındaki payı yüzde 33; Rusya'nın küresel silah ihracatındaki payı ise yüzde 25.

Dünya üzerindeki en büyük silah ihracatçıları arasında Amerika ilk sırada; Rusya ise ikinci sırada yer alıyor. Bu ülkeleri Çin, Fransa, Almanya, Birleşik Krallık, İspanya, İtalya, Ukrayna ve Hollanda takip ediyor.

Bu saydığımız ülkeler dünyanın en büyük silah tacirleri. Baronlar...

Diğer tarafta da silah alanlar var.

Şimdi de dünyanın en çok silah satın alan ülkelerine bakalım.

Hindistan, Suudi Arabistan, Çin, Birleşik Arap Emirlikleri, Avustralya, Türkiye, Pakistan, Vietnam, ABD, Güney Kore...

İlk 10 içerisinde en üst sıralarda yer alan ülkelere bakarak Ortadoğu'ya silahların nereden, nasıl geldiğini çok net bir şekilde çözebiliriz.

İşin bir farklı boyutu ise şu: Dünyada belli başlı ülkeler silahın tetiğini elinde tutuyor. Onlar isterse patlar, istemezse patlamaz. Silahlar patladıkça, daha çok para kazanılır. Bu paralar daha sonra silahların yer ile yeksan ettiği ülkelere borç olarak verilir. Sonra bu borcun faizi ile o ülkeler sömürü merkezleri haline gelir.

Silahlar boş yere patlamaz elbet. Sıkılan her kurşunda onlarca, yüzlerce, binlerce insanın kanı yere akar. Can kaybı olur...

Olsundur!

Önemli değil ki?

Hayır silah üretimi için o kadar beyin fırtınası yapılmışken, o kadar altyapı hazırlanmışken, o kadar üretim tesisi kurulmuşken, yüzlerce insan hayatını kaybedecekmiş diye de bu düzenden vazgeçmek olmaz elbet!

Silahlar susarsa, insanlar birbirine düşmezse, kavga dövüş olmazsa, baronlar ne halt eder?