Üniversitenin mikrobiyoloji çalışanları “patates suyu” olarak adlandırdıkları maddenin günlük gıda takviyesi olarak üretilmeye başlamasını umuyor. Midede üreyen, ülsere ve reflüye sebep olan bakteriyi tedavi eden ve üremesini engelleyen molekülün keşfedilmesi, departmandaki bilim adamlarından birinin öğle yemeğinde patates yerken ilham gelmesiyle gerçekleşti. Bu keşif, yarının ürünlerini ve ilaçlarını geliştirmeye çalışan bilim adamlarının daha pek çok keşfinden biri. Diğer antibiyotiklerden farklı olarak, mide bakterisi, herhangi bir yan etkisi bulunmayan “patates suyuna” karşı direnç gösteremiyor. Bilim adamları farklı patates çeşitleri üzerinde de araştırma yaparak, Maris Piper ve King Edward türlerinin en faydalı olduklarını tespit etti. Henüz adı konulmayan molekülün, probiyotik ayran (içinde farklı kültürleri barındıran) gibi gıda takviyesi olarak satışa çıkarılabilmesi ümidiyle patenti alındı. Yaşam Bilimleri Fakültesi’nde mikrobiyoloji profesörü olan Ian Roberts keşfin nasıl ortaya çıktığını, “Bilim insanlarımızdan biri öğle yemeği yerken, erkek arkadaşının büyükannesinin patatesi ülsere tedavi olarak kullandıklarını söylemesi üzerine, Curry Mile’daki bir marketten bir torba King Edwards türü patates alıp laboratuarda incelemeye başlamış” cümleleriyle anlattı.
 Prof. Roberts ayrıca, “Açık konuşmak gerekirse, patatesin ülseri tedavi etmekte kullanılacağı fikrini ilk duyduğumda şüpheliydim. Fakat diğer bir yandan da buna şaşırmadım çünkü bitkisel ürünlerin birçoğunda çok ilginç bileşenler var ve bizim bunları yalnızca keşfetmemiz gerekiyor. Patates suyunu, insanların sağlıklı yaşam tarzının bir parçası olarak alabilecekleri, ülserin oluşmasını önleyici bir tedbir olarak görüyoruz. Bunu geliştirebilirsek büyük bir pazar oluşabilir” açıklamasında bulundu.
 “Patates suyu”, Manchester Üniversitesi’nin geliştirmekte olduğu daha pek çok ilaç ve tedaviden yalnızca biri. Buradaki personel, dünya çapında, üniversitenin buluşlarını geliştirebilecek şirketler arıyor.
İşletme yöneticisi Dr. Sunita Jones, “Böyle yeni keşiflerin yapıldığını görmek çok heyecan verici. Bunlar bilimin bütün alanlarını kapsıyor ve yaptığımız işe bütün dikkatimizi vermemizi sağlıyor. Bir bilim insanı olarak, halka sunulan herhangi bir işin amacı insanlara faydalı olabilmektir. Üniversiteden çıkan bu yeni teknolojileri, lisans anlaşmaları yaparak veya bunları idare edebilecek şirketler kurarak geliştirmeye çalışıyoruz. Yıllar süren araştırmaların yeni bir ilaç veya ürünle sonuçlanmasını görmek harika” şeklinde duygularını ifade etti.
İHA
 
Editör: TE Bilişim