İnme görülme olasılığının yaşa bağlı arttığını dile getiren Öztürk, "Yapılan son çalışmalarda önlenebilir risk faktörlerinin engellenmesiyle inmelerin yüzde 90'ı önlenebiliyor" diye konuştu.  Konuşmanın aniden bozulmasının ve değişmesinin, ani görme kaybının, yüzde asimetri oluşmasının, kol ve bacakta ani kuvvet kaybının inmenin belirtileri olduğuna dikkati çeken Öztürk, şöyle devam etti: "Bu belirtilerin olduğu hastalar, tansiyonlarına müdahale edilmeden hastaneye götürülmelidir. Kısa süren konuşma bozukluğu inme riskinin habercisi olabilir. Bunun arkasından büyük bir felç gelebilir. Her yıl inmeden dolayı 40 bin insan hayatını kaybediyor. Bunun yaklaşık 15 bini geç kalmadan dolayı. Her gün yarım saat yürümek, kilo vermek, uyku hastalığı varsa bunun önlemini almak, üç öğün sebze ve meyve tüketmek inme riskini azaltıyor. Uzun süre bilgisayar karşısında hareketsiz oturmak ise gençlerde dahi inme riskini artırıyor. Özellikle bilgisayar başında oturan gençler ve çocuklarda, fiziksel aktivitenin yetersiz olması, hareketsiz kalmak kan yağlarının artmasına ve kan dolaşımının bozulmasına neden oluyor. Belirli saatlerde mola verip egzersiz yapılmalıdır." Geçmişte inme hastalığı geçirenlerin felç kalacağına kesin gözüyle bakıldığını vurgulayan Öztürk, "İnmeyi tanımak ve fark etmek son derece kolay. Tedavi için elimizde her türlü imkan da mevcut ancak hastalarımız tüm gelişmelere ve inme belirtilerine rağmen hastaneye gelmekte geç kalıyor. Bize ortalama 5. saatte geliyorlar. Bu yüzden tedaviden etkin şekilde yararlanamıyorlar. Belirtilerin ortaya çıkmasından sonra hastalar en kısa zamanda bize gelmelidir" şeklinde konuştu.

HABER MERKEZİ 

Editör: TE Bilişim