Ülkemizde son iki yıldır ön plana çıkan ve klasik tıp tedavisi olarak kabul edilen Proloterapi; kopan diz bağları, menüsküs, bel-boyun fıtıkları, kireçlenme, romatizma, kas yırtıkları, kamburluk, bel kayması ve migren ağrıları gibi hastalıkları, ameliyat gerektirmeden kalıcı olarak iyileştiriyor.

Türkiye'nin sayılı illerinde uygulanan bu tedavi yönteminin önemli bir adresi de, Konya' ki Binkonut Tıp Merkezi Genel Cerrahi Bölümü'nde görev yapan, Op. Dr. Hasan Karaağaç. Proloterapi yöntemi ve aşamalarıyla ilgili gazetemize değerlendirmelerde bulunan Karaağaç, bu tedavi yönteminin ABD' de 50 yıldır uygulandığını belirterek; " Proloterapi Sağlık Bakanlığı'nca kabul edilen klasik bir tıp tedavisi. Yani bitkisel ya da alternatif tıp dediğimiz bir yöntem değil. Sağlık bakanlığının uygulama tebliğinde olan bir tedavi türüdür" diye konuştu.

 "Tedavi için kendilerine başvuran hastalara genel bir muayene uyguladıklarını belirten Op. Dr. Hasan Karaağaç; muayenenin ardından vücuttaki hasarlı noktaları tespit edip, programlı bir şekilde tedaviye başladıklarını ifade etti. Karaağaç; "Proloterapi, vücudun tamir sistemini uyararak ağrılı, zayıf ve işlevini kaybetmiş bölgenin tekrar eski haline dönmesini sağlayan basit ve doğal bir tedavi yöntemi. Bunun uygulama esaslarını şöyle açıklayabilirim: Halk arasında etle kemiğin birleştiği yer olarak bilinen noktaya, içinde üç serumun karışımıyla meydana gelen ilacı belirli oranlarda, her ay aralıklı olarak vücuttaki noktaya uyguluyoruz. Enjekte edilen (Şekerli serum, tuzlu serum ve ısırgan otundan yapılan lidokain ilacının karışımları) iğnenin yapılması sonucu, dokunun kasıtlı olarak tahriş edilmesi sağlanıyor. Vücutta yalancı bir iltihap algısı oluşturan bu iğne sayesinde zayıf ya da işlevini yitirmiş bölgeye kan akımının artması sağlanarak, bu bölgenin tamir hücreleriyle dokunun iyileşmesi ve dokunun tekrar eski haline gelmesini sağlıyoruz" diyerek proloterapi yöntemi hakkında bilgi verdi.

HANGİ HASTALIKLARDA UYGULANIR

Proloterapi yönteminin ortaya çıktığı ilk yıllarda, ağırlıklı olarak vücuttaki ağrıları gidermeye yönelik uygulandığını söyleyen Karaağaç; "Proloterapi yöntemi zayıflamış, eski işlevliğini kaybetmiş eklemleri, kıkırdakları, ligamentleri ve tendonları tedavi etmekte uygulanan bir yöntem. Bu tedavi; kopan diz bağları, menüsküs, bel-boyun fıtıkları, kireçlenmeler, romatizma, kaslarda oluşmuş yırtıklar, kamburluk, bel kayması ve migren ağrıları gibi hastalıkları, ameliyat gerektirmeden kalıcı olarak iyileştirilmesinde kullanılıyor. Tedavinin başarılı geçmesinin ardından hasta birçok yan etkisi olan ağrı kesici ilaç ve kremden kurtulmuş oluyor" dedi. Tedavinin uzman elerce yapılmasının öneminden bahseden Karaağaç; "Proloterapi yöntemi konunun uzmanı doktorlar tarafından uygulanmalı. Çünkü yanlış bir bölgeye iltihap verilirse bu, hasta için sakıncalı sonuçlar doğurabilir" diye uyarıda bulundu.

Proloterapi tedavisinin 4 ile 6 seans olarak uygulandığını ifade eden Karaağaç, seanslar arasında verilen üç halfalık araların hastaları tedavide rahatlattığını söyledi. Karaağaç; "Her tedavide olduğu gibi bunda da yüzde yüz başarı diye bir şey yok. Bu tedavide olumlu sonuç alınıp alınmayacağı ilk bir ay içinde belli oluyor. Bu bir ay içinde tedavi olumlu sonuç vermezse hastayı ameliyata yönlendiriyoruz. Ploroterapi ameliyattan önceki son şans olarak değerlendirilmeli. Bir slogan var "iğne her zaman neşterden daha iyidir" diye. Proloterapi sayesinde hastalar da ameliyat olmadan dört ay içinde %80 ve üzeri oranlarda bu sıkıntılarından kurtuluyorlar" diyerek tedavinin önemini belirtti.

YURTİÇİ VE YURTDIŞINDAN YOĞUN İLGİ

Proloterapi tedavisi için yurtiçinden ve yurtdışından birçok hastanın kendilerine başvurduğunu belirten Karaağaç, "İki buçuk senedir proloterapi alanında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Geriye dönüp baktığımızda birçok hastayı sağlığına kavuşturduğumuzu görüyoruz. Bu bizim için çok büyük bir mutluluk. Türkiye'nin dört bir yanından gelen hastalarımız var. Yurtdışından özellikle Kanada, Danimarka, Fransa ve Almanya' dan gelen hasta sayısı da hayli yüksek. Bir kısmının tedavisini tamamladık bir kısmını dinlenmeye gönderdik. Tedavi için gelenlerin yüzde 60'ını yaşlı hastalarımız oluştursa da; öğretmenler, adliyede görev yapan kâtipler, futbol oynayanlar, hekimler, sekreterler gibi çeşitli meslek dallarından genç yaştaki hastalarımız da başvuruyor.

PROLOTERAPİ İLE HAYATLARI DEĞİŞTİ

Proloterapi tedavisiyle hayatları değişen Emekli Öğretmen Tülin Zengin ve Diş Hekimi olan oğlu Emre Zengin, gazetemize tedavi öncesini ve sonrasını anlattı. Çocukluğundan beri sırtında kamburluk olduğunu belirten ve yaşı ilerledikçe sırt kaslarında yırtılmalar meydana gelen Emre Zengin; "Belimdeki kamburluk çok ilerlemişti. 'C' harfi biçimini alan sırtımda, birde kas yırtılmaları başlamıştı. Ayakta beş dakika duramıyordum. Diş çektirmek için gelen hastaya bakamıyordum. Ameliyat için başvurduğum doktorlar riskli olduğu gerekçesiyle beni ameliyat yapmak istemediler. Daha sonra Hasan hocayla tanıştık. Böyle bir tedavi yöntemi olduğundan bahsetti. Ben hekim olmama rağmen inanamadım. "İğneyle insan mı iyileşir" dedim. Saçma geldi. Altı ay sonra ne kamburluğum kaldı, ne de acı çektiren veren ağrılar. Önceden yarım kilo ağırlık kaldıramazken şimdi bir insanı kaldırabilecek kadar güçlü hissediyorum kendimi" diye konuştu.

Emre Zengin'in annesi Tülin Zengin belinde otuz derecelik kayma oluşunca Op. Dr. Hasan Karaağaç' a başvurduğunu söyledi. Zengin; "Belimde otuz derecelik kayma oluşmuştu. Gittiğim doktorlar ameliyatla platin takılması gerektiğini söylediler. Ancak daha önceden geçirmiş olduğum ağır bir ameliyattan ötürü bıçak altına yatmam riskliydi. Ayakta duramıyordum. İhtiyaçlarımı göremiyordum. Hasan hoca Proloterapi tedavisi sayesinde beni tedavi etti. Şimdi oğlumla birlikte dünyaya yeni gelmiş gibiyiz" diyerek iyileşmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi.

SEYFULLAH POLAT

Editör: TE Bilişim