Örgütün Ruh Sağlığı ve Madde Bağımlılığı BölümüBaşkanı Dr. Şekhar Saxena, kadınların depresyona erkeklerden daha meyilliolduğunu belirtti.

Kadınların depresyona girme oranının erkeklerdenyüzde 50 fazla olduğunu açıklayan Saxena, kadınlardaki bu yüksek oranın doğumsonrası depresyonla ilgisi olduğuna dikkati çekti.

Saxena, ileri safhalarda kişiyi intihara kadarsürükleyen depresyon nedeniyle her yıl yaklaşık 1 milyondan fazla kişininyaşamına son verdiğini ve bu kişilerin büyük çoğuluğunun kadın olduğunuvurguladı.Dünyada intihar edenlerin yarısından fazlasının depresyonayakalandığını belirten Saxena, gelişmiş ülkelerde depresyona girme ihtimalininde arttığını ifade etti.

DSÖ, içine kapanık kişilerde daha sık rastlanandepresyonun genelde bir hastalık olarak kabul edilmediğini belirterek, genç veçocuklarda depresyon teşhisi koymanın zor olduğunu vurguladı.

Depresyon tedavisinin ilk adımının, hastalığıkabul etmek ve bir uzmana danışmak olduğunu bildiren DSÖ, tedaviye ne kadarerken başlanırsa sonuçların o kadar "yüz güldürücü" olduğunubelirtti. Depresyon tedavisinde yalnızca hastanın değil, çevresinin de tedaviyedahil olmasının büyük önem taşıdığı biliniyor. Saxena, bugün etkili birçoktedavi yönetimi olmasına karşın, depresyon hastalarının yarısından azınıngerekli tedaviyi alabildiğini, hatta bazı ülkelerde tedaviye başvuranlarınoranının yüzde 10'dan da az olduğunu ifade etti.

DSÖ'ye göre alışılmış ruh hali değişikliklerindenfarklı olan depresyon, 2 haftadan uzun süre hayattan keyif alamama ve üzüntübelirtileriyle ortaya çıkıyor ve normal hayata devamı zorlaştırıyor. Sosyal,fiziksel ve psikolojik sonuçlar doğuran depresyonun genellikle kalprahatsızlıklarını tetiklediği biliniyor. Öte yandan, ekonomik zorluklar,işsizlik veya yaşanan olumsuzluklar da depresyon riskini arttıran etmenlerden.

AA