Sadaka-i cariye insanın ölümünden sonra da devam edebilen tek sevap kapısıdır. Su kuyusu, köprü, cami, okul yapımı gibi insanlığa faydalı işlere vesile olan biri, öldükten sonra dahi sevap kazanmaya devam eder. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “İnsan ölünce üç şey dışında ameli kesilir. Sadaka-i cariye yani faydası kesintisiz devam eden hayır,  kendisinden faydalanılan ilim ve kendisine dua eden hayırlı evlat.” (Müslim, Vasiyye, 14.) Sadaka, Allah’ın rızasını kazanmak, günahlarımızdan arınmak, dünya ve ahiret mutluluğunu elde etmek için en etkili yollardan biridir. İhtiyaç sahiplerine az da olsa sadaka vermeyi sürekli hâle getirerek sevaplarımızı arttırabiliriz. İslam’da özellikle sadaka-i cariye ile sosyal yardımlaşmanın önemi vurgulanmış ve toplum içindeki adaletsizliklerin giderilmesi hedeflenmiştir. Öte yandan dinimiz, sadaka vermekle cehennem ateşinden korunulacağını defaatle vurgulamıştır. Nitekim birçok iyiliğe vesile olan sadakanın fazileti ve sadaka nedir sorusunun cevabı, Allah-u Teâlâ Hadîd sûresi 18. ayette şöyle bildirmektedir:  “Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah’a güzel bir borç verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat ödenir. Ayrıca onlara çok değerli bir mükâfat da vardır.” Allah-u Teâlâ Âl-i İmrân sûresi 92. ayette mealen şöyle buyurur: “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” Peygamber Efendimiz de bir hadîs-i şerifte “Başka bir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde, Allah Teâlâ yedi insanı arşın gölgesinde barındıracaktır. (Bunlardan biri de), sağ elinin verdiğini, sol elinin bilmeyeceği kadar sadakayı gizli veren kimsedir.” buyurmaktadır çünkü yüce dinimiz bizlere göstermektedir ki az sadaka çok belayı defeder.