Sezon başlarken ben dahil birçok insanın aklındaki soru işaretleri son haftalarda oynanan  oyun ve alınan skorlarla  silinip gidiyor!   Benim dikkatimi çeken sezon başından beri değişmeyen iki şey var! Bir tanesi seyircinin coşkusu ve Torku Konyaspor'a inancı, diğeri de Aykut KOCAMAN'ın kocaman inadı ve oyun anlayışı!.  Maç başlarken, lig haftası olmamasına rağmen ideal on biri bekliyorduk!  Bu maç bir ilkin maçı olacaktı, olası bir galibiyet ilk defa çeyrek final anlamı taşıyordu..   Ziraat Türkiye Kupasının kalecisi  Kaya'yı tercih etmişti Aykut Kocaman, stoperde Ali Turan yerine Selim, Traore yerine Meha, Rangelov'un yerine Halil İbrahim on birde şans buldu!Ligde oynadığımız Antalyaspor maçının ilk yarısında yakalanan 9 net gol pozisyonu atılan ve kaçırılan golleri hatırlıyorum,  maç sonu skorun 3-2 oluşunu  maç yazımda  88'DEN SONRA HAVA ÇOK SOĞUKTU başlığını hatırlıyorum!.  Bundan yaklaşık 45 gün önce oynadığımız Antalyaspor çantada keklik bir takım görüntüsündeydi!. Ama Fenerbahçe maçında izlediğimiz Antalyaspor da JOSE MORAİS ile birlikte biraz kimlik değiştirmişti!  Bloklar birbirine daha yakın, koşular  canlı ve istekli, alan savunmasında hamle zamanlamaları doğruydu!  Anlayacağınız Antalyaspor'un oyun planında,  Torku Konyaspor'a alan bırakmadan öndeki  çabuk ve tecrübeli oyuncularıyla gol bulmaktı.... Ayrıca kupa finalinin Antalya da yapılacak olması onları daha çok motive ediyordu! Torku Konyaspor'da ise günümüzün meşhur futbol terimi ile “KOMPACT” oyun,  az üreten ama az pozisyon veren sistem yine devredeydi!  İşin güzel tarafı onbirde kim oynarsa oynasın  sistem o kadar iyi çalışıyor ki,  rakip takım için sıkıntılar yaratıyor! Öyle ki ikinci yarı Antalyaspor'un gol pozisyonunu bırakın kaleye şutunu hatırlamıyoruz!   Aykut Hoca'nın bir sözü hemen aklımıza geliyor  “Antrenöre  Dayalı Futbol Takımı Olabilmek Önemli ” Aykut Kocaman'ın bu dile getirdiğini yapmak ülkemizde o kadar zor ki, günümüzde futbolcu ve yöneticilerin keyiflerine  dayalı sistem, antrenörlerin maalesef çerez olmasına neden oluyor!.      Yazımızın başlığında “Sabırla Koruk Sirke Olur” demiştik!. Koruk (olmamış üzüm tanesi) kaç tane aşamadan geçtikten sonra sirke oluyor biliyorsunuz!. Konyaspor da öyle, geçen yılı  hatırlayalım pahalı ama içi boş transferler, 10 hafta geçmeden değişen antrenör, 5'er 5'er yenilen goller, ekonomik kriz, daha neler neler!..  Aykut Kocaman önce elindeki kadroyu tanıdı, onlardan olabildiğince faydalanmanın yollarını aradı, zaman zaman çıkmaza girdi ve kötü sonuçlar aldı!. Ama oyuncularına dedi ki “Sizin yeteneklerinize göre oynarsak olmayacak beyler, benim bildiğim ve istediğim gibi oynayacağız”  Bu sistem oyuncuları belki sıktı, taraftar homurdandı, yönetim itiraz etti şu oyuncuları da  kullansa iyi olur dedi!.. Biraz ondan, biraz bundan derken ligin 19. Haftasında  ilk altı içinde yer alan, bugün ise kupada son 8'e kalan takım ortaya çıktı!Bu süreç bize neyi öğretti ?! Bir kere çok transferin ve maliyetli oyuncuların her zaman iyi sonuçlar almadığını, sisteme göre transferin faydalarını, kulaktan dolma menajer dolduruşlarıyla yapılan aktarmaların ekonomiye zararlarını ispatladı!. Şimdi maç kazandıkça para kazanan, ekonomik olarak toparlanan, prestij açısından saygı duyulan bir Torku Konyaspor var, bu yıl için düşer miyiz, kalır mıyız düşüncesinden uzağız! Şimdi  Ziraat Türkiye Kupasında çıkacak rakibi merakla bekliyoruz!Sezon başında, Torje ve Djalma transferleri neden yapılmadı, bir forvet alınmadı, bekler alternatifsiz eleştirileri mevcutken, şu anda kimse sezon başında konuşulanları hatırlamıyor!  Şimdi yedek kulübesine bakıyoruz, Traore, Rangelov, Serkan, Ali Turan, M. Bamba, kadroda olmayan Sissoko, adını zor hatırladığımız ama geleceğinin parlak olduğu söylenen yeni transfer Barry  Douglas.  Kadro olarak da alternatifli bir yapıya bürünen Torku Konyaspor  doğru transfer hamleleriyle belki de birkaç yıllık geleceğini kurtaracak!.

 

 Devre arasında kadroda düşünülmeyen maliyetli oyuncularla yolların ayrılması ekonomik olarak doğru hamleler olarak gözümüze çarptı!.  Şimdi bazı eyyamcılar diyorlar ki takımı ve seyirciyi havaya sokmaya gerek yok Avrupa rüyasını yine erken görmeye başladık!. Bence,  Torku Konyaspor Avrupa macerasına hiç bu kadar yaklaşmamıştı,   Galatasaray ve Trabzonspor  UEFA da cezanın kapısındayken, yenildiğim 5 İstanbul takımının 4'ü ile içerde oynayacağım, kupada çeyrek finale kalmışım neden Avrupa rüyası görmeyeyim ? Neden umutlanmayayım ve tribünleri doldurmayayım ? YETER Kİ SİZ GÖLGE ETMEYİN BAŞKA İHSAN İSTEMEZ!