Ahmet Sorgun kimdir? 

1958 yılı Konya / Hadim doğumlu. 1970 yılında ilkokulu, 1977 yılında Konya İmam Hatip Lisesini, 1981 yılında da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Bir süre Serbest Avukatlık yaptı. Konya Büyükşehir Belediyesi’nde 1. Hukuk Müşavirliği ve Genel Sekreter yardımcılığı yaptı. Konya Su ve Kanalizasyon İdaresi’nde (KOSKİ) Teftiş Kurulu Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı ve Genel Müdürlük yaptı. Birçok sivil toplum kuruluşunda kurucu ve yöneticilik yaptı. Evli ve 6 çocuk babası olan Sorgun, Ocak 2010 ile Aralık 2014 tarihleri arasında Ak Parti Konya İl Başkanlığı yapmıştır. 1 Kasım 2015 Türkiye genel seçimleri'nde AK Parti Konya milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi. 24 Mayıs 2016 tarihinde AK Parti Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine başladı. Halen Ak Parti MKYK üyesi olup Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Görevini Yürütmektedir.

AK Parti Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Ahmet Sorgun, Konya’nın yetiştirdiği önemli siyaset adamlarından biri olarak dikkat çekiyor. Sorgun, siyasi kişiliği dışında, uzun yıllardır sivil toplum kuruluşlarındaki aktif görevleriyle de biliniyor. Bu anlamda Sorgun, çok sayıda STK’da kurucu başkanlık, yöneticilik gibi aktif görevler aldı. Türkiye’de Sivil toplum Kuruluşları ve çalışmalarında önemli bir şehir olarak dikkat çeken Konya’nın bu önemli yapısını, yıllardır STK’ların içerisinde olan bir isim olan Sorgun anlattı. Konya’daki STK’ların önemli roller üstlendiğini belirten Sorgun, “Sivil toplum Kuruluşlarımız, milli ve manevi değerlerimize bağlı, vatan bayrak ve millet sevdalısı olduğu zaman bir ülke için çok güzel aktörler. Ülkemizde böyle çok sayıda sivil toplum örgütü var. Ancak Vatanına milletine, ihanet noktasına varan faaliyetlerin içinde olan Sivil toplum kuruluşları da var.  Bunu özellikle Askerimizin terörle mücadelesinde daha açık ve net olarak gördük” diyerek STK’ların önemine dikkat çekti. 

Sivil Toplum Kuruluşları hakkında genel olarak neler söylemek istersiniz?

Sivil Toplum Kuruluşluları toplumun mozaiğidir aslında. Sivil Toplum Kuruluşları görevlerini layıkıyla yaptıkları zaman, bulundukları il ve ülke için çok faydalı projelere imza atabilir.  Biz sivil toplum kuruluşlarını özellikle sosyal projelerde daha çok görüyoruz. Toplumumuzun en hassas olduğu noktalarda STK’lar var. Özellikle Konya Sivil toplum açısından çok çeşitli ve zengin bir şehir. STK’larımız milli ve manevi değerlerin ortaya çıkarılması noktasında çok önemli bir rol oynuyorlar. Bunu 15 Temmuz’da gördük,  İnanıcımız açısından hassas olan Mescid-i Aksa ve Filistin konusunda gördük. Son olarak Türk Silahlı Kuvvetlerimizin Afrin’de yürüttüğü Zeytin Dalı Harekâtında görüyoruz. Sivil Toplum Kuruluşlarımız askerimize ve devletimize katkıda bulunabilmek adına çok çeşitli faaliyetlerde buluyorlar. Esasen şöyle bir durum var. Sivil toplum Kuruluşlarımız, milli ve manevi değerlerimize bağlı, vatan bayrak ve millet sevdalısı olduğu zaman bir ülke için çok güzel aktörler. Ülkemizde böyle çok sayıda sivil toplum örgütü var. Ancak Vatanına milletine, ihanet noktasına varan faaliyetlerin içinde olan Sivil toplum kuruluşları da var.  Bunu özellikle Askerimizin terörle mücadelesinde daha açık ve net olarak gördük.

Siyasette aktif olarak görev almadan önce sizin de üye olduğunuz ya da yönetiminde bulunduğunuz Sivil Toplum Kuruluşları var mıydı?

Hayatım boyunca bir çok sivil toplum kuruluşunun, kurucu üyeliğinde, üyeliğinde ve yönetiminde bulundum. Örneğin Hukuki Araştırmalar Derneği’nin (HUDER) kurucularındanım. Hala da vatanına milletine, milli ve manevi değerlerine bağlı bir çok sivil toplum  kuruluşunda üyeliğim devam ediyor.  Zaman zaman vakit buldukça buradaki toplantı ve faaliyetlere katılmaya özen gösteriyorum. Sadece buralara değil ayırt etmeksizin bütün sivil toplum kuruluşlarımızın faaliyetlerine katılmaya çalışıyorum.

Türkiye genelinde Sivil Toplum çalışmaları göz önünde bulundurulduğunda Konya’nın durumu nedir? 

Konya sivil toplum konusunda yıllardır etkin. Türkiye’nin tarihi olaylarına baktığınız zaman Konya’yı ve Konyalı STK’ları mutlaka görürsünüz. Örneğin 1980’deki Tarihi Kudüs Mitingi Konya’da yapılmış ve bunu organize edenler Konya’nın Sivil Toplum Kuruluşlarıydı. Bosna katliamında Bosna’ya en büyük destek yine Konya’dan gitmiştir. Konya hassasiyetleri olan bir şehir. Son dönemdeler Konya’daki STK’ların hem çeşitliliği arttı, hem de etkinliği. 

Konya’da STK’ların bir çatı altında toplanmış olması da STK’lara ayrı bir güç kazandırdı.

Sivil Toplum Kuruluşu yöneticileri faaliyet gösterdikleri alanlarda başarılı olabilmek için nelere dikkat etmelidir?

STK yöneticilerinin başarılı olması için yapması gereke şeyler nelerdir diyorsunuz. 

Bu sadece Sivil toplum Kuruluşlarındaki yöneticiler için değil herkes için böyledir. Faaliyet gösterdiği alanda işini en iyi şekilde yapmak insanları başarılı kılar. Vaktinde, zamanında ve eksiksiz olarak yapılan iş başarılı olur. Bu sivil toplum içinde böyledir, insanların bireysel işleri içinde böyledir, ticari işlerinde de böyledir. Bakın size bunu bir öneklerle açıklayayım. Çanakkale’de Seyit Onbaşı’nın yaptığı nedir. Tam İngiliz gemisi boğazı geçecekken, tam zamanında Seyit Onbaşı tarafından vurularak batırılmıştır. Yine bir başka örnek. Ömer Halisdemir 15 Temmuz’dan önce bilinen bir insan mıydı? Hayır. Sadece ordumuzun içindeki binlerce Astsubayından bir tanesiydi. Peki bugün, Türkiye’de okul, üniversite, park, sokak, cadde ve benzeri bir çok şeye ismi en fazla verilen kişi kimdir? Ömer Halisdemir. Peki Ömer Halisdemir’i Ömer Halisdemir yapan nedir? İşini vaktinde ve zamanında yapmasıdır. Şehit olacağını bile bile Paşasından aldığı emri, yerine getirip hainlerini başını alnından vurarak  hainlerin planlarını bozmuştur. Yani başarının sırrı, işini vaktinde, zamanında, eksiksiz ve en iyi şekilde yapmaktan geçer, bu herkes için böyledir. Sivil toplum Kuruluşu Yöneticileri içinde aynı şey geçerlidir.

Suriyeli muhacirlerin Türk toplumuna entegrasyonu konusunda Sivil Toplum Kuruluşları yeterince sorumluluk üstlendi mi?  

Suriyeleri Muhacirlerin milletimizle entegrasyonunda devletimizle birlikte hareket eden sivil toplum kuruluşlarımızın tabi ki çok önemli etkisi oldu. Konya’da yakinen bildiğimiz ve faaliyetlerini takip ettiğimiz derneklerimiz var bu konuda çalışan. Hem toplumumuza entegrasyonu, hem de genel ihtiyaçlarının giderilmesi noktasında, bir aracı görevi üstlendiler. Bunu da başarıyla yerine getirdiklerini düşünüyorum. Bizim milletimiz yardımsever bir millet. Ancak, bir organizasyon olmazsa bu yardımları gereken yerlere ulaştırmanız zordur. Sivil toplum kuruluşlarımız bu konuda iyi bir çalışma ortaya koydular. Bu çalışmalar bitti mi ? Hayır. Hala da devam ediyor.

15 Temmuz’dan sonra bazı kesimlerin İslamî cemaat ve vakıfların FETÖ tipi bir yapılanma içerisinde olduğuna dair iddiaları hakkında neler söylemek istersiniz?  

15 Temmuz Hain darbe ve İşgal girişimini gerçekleştiren FETÖ’nün zararı çok yönlü olmuştur. Bir takım cemaat, vakıf ve derneklere insanlarımızın bakış açışı değişmiştir. Ben böyle bir yapılanmanın şuana kadar olduğuna inanmıyorum. Ancak böyle bir yapılanmaya teşebbüs edecek birileri olursa devletimiz anında tepesine çökecektir. FETÖ bahane edilerek bütün dernek, vakıf ve cemaatlere da bu gözle bakmayı da doğru bulmuyorum. 

ALAADDİN ALADAĞ

Editör: TE Bilişim