Darbazlar Nakliyat ve Madencilik Şirketi'nin Genel Müdürü Zerrin Özel, "Tamamen ideallerimin dışında bir hayat serüveni yaşadım. Şartlar beni bugünkü konuma getirdi. Babamın en zor vakitlerinde yanında olmalıydım. Ona bir vefa borcumuz var. Tüm bu yaşadıklarımın tek bir açıklaması var; o da kader" diyor. 

Zerrin Özel, çok farklı bir karakter. Stresli, yoğun bir iş temposuna rağmen, insanı şaşırtacak kadar şen, şakrak ve güler yüzlü. Aynı zamanda iş konusunda çok titiz. Nakliyat ve maden işi yapıyorlar. İşleri zor ama gördüğümüz kadarıyla bir aile ortamını oluşturmuş şirket yöneticileri. Dolayısıyla zorluklar kolay geliyor onlara. Genel Müdür Zerrin Özel, çok inançlı ve tevekkül sahibi biri. Nitekim yanına vardığımızda, niyetli olduğuna şahit olduk.

Zerrin hanımla uzun uzadıya sohbet ettik. Enine boyuna Özel ile hayat tecrübelerini, bugünlere geliş sürecini, hayatındaki zor anları, işkadını kimliğini ve daha birçok hususu konuştuk.     

 

 

Zerrin Özel kimdir?

Konya'da doğup büyüdüm. Ortaokul ve lise eğitimimi buradaki devlet okullarında tamamladım. Bilkent Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Esasında hayalimde mütercimlik veya İngilizce öğretmenliği yapmak vardı. Yabancı dil üzerine ayrı bir ilgi ve alâkam var. Lise yıllarında bir öğretmenimin, 'senin yabancı dil üzerine bir eğilimin var, gel bu işin üzerine gidelim' demesiyle yabancı dil öğrenmek istedim. Gerçekten 1 sene içerisinde çok güzel bir İngilizce seviyesini yakaladım. Üniversite tahsilimin ardından bir Amerika serüvenim oldum. Babamın isteği üzerine Amerika'da İşletme Bölümü üzerine mastır yaptım. Türkiye'ye dönüşümde İstanbul Aydın Üniversitesi'nde İngilizce ve İşletme dersleri verdim. Üniversitede hocalık yaptığım sırada babamın rahatsızlandığını öğrendim. Konya'ya 2007 yılında dönüş yapmaya karar verdim. Babamın o zamanlar sağlık durumu el vermediği için şirketin başına geçmek zorunda kaldım. O zamandan bugüne şirketin işlerini idame ettirmeye çalışıyoruz. 4 kız kardeşiz. 

2007 yılında babanızın bir rahatsızlığından dolayı kendinizi bir anda şirketin başında buluyorsunuz. O günden bugüne işleri idame ettirip, şirketi ayakta tutmaya çalışıyorsunuz. 

Evet. O gün İstanbul'dayken babamın rahatsızlığını öğrendikten sonra apar topar Konya'ya geldim. Baktım, babamın emek verdiği, yıllarını harcadığı şirkette işler sürdürülemeyecek. Dolayısıyla bir anda kendimi şirketin yöneticisi pozisyonunda buldum. 

Esasında tahsilinizi İngiliz Dili ve Edebiyatı üzerine tamamlayıp, işletme mastırı yapmışsınız. Yani babanızın işiyle ilgili pratik safhasında bir tecrübeniz yok.

Aynen öyle. İşle ilgili teorik bilgim var da nakliye nasıl yapılır, maden sektöründe nelere dikkat edilmesi gerekir, tüm bunların işletmesinde dağdan taş nasıl çıkartılır? Hiçbir tecrübem yoktu. 

Bir yandan da akademik camiadan kopup çok farklı bir ortama geçiş yapmışım. Yaklaşık 9 yıl aradan sonra Konya'ya gelmenin de zorluğunu yaşadım. İdeallerim dışında bir yerde buldum kendimi. Bunun tek bir açıklaması var; o da kader. 

"HER GÜN YENİLENİRİM"

Peki 2007 yılında şirketi babanızdan devralmak zorunda kaldığınızda, nasıl bir halet-i ruhiyeye büründünüz?

Madem şirketin yöneticisi kısmına getirildim, işin bir tarafından başlamam gerektiğini düşündüm. 2 yıl boyunca doğru düzgün uyuyamadım. Akşamları muhasebe, bilgisayar dersleri aldım. 'Acaba işletme üzerine ihtisas yaparken gözdem kaçırdığım hususlar var mı?' diye tekrar geriye dönüp, bir konu tekrarı yaptım. Bu şekilde tam 2 yıl gündüzleri normal işlere konsantre oldum, akşamları da kişisel gelişimime önem verdim. Bir de benim en büyük özelliğim, sürekli kendimi yenilerim. Her geçen gün yeni bir şeyler öğrenmeye gayret ederim.

 "ÇOK DUA ETTİM"

Şimdi hiç pişmanlığınız yok mu? Zamanında 'keşke bu işlere girmeseydim' diye.

Asla. İnanın babamın çok hayır duasını aldım ve alıyorum. Hastalığı döneminde birine ihtiyacı vardı. Babam lise mezunu ama vizyonu geniş olan bir insan. Geleceğimize dönük bütün yatırımlarıma destek oldu. Onu o hastalık döneminde yalnız bırakamazdım.

Bir kız evlâdı olarak da size güvenmiş. Acaba yükün altından kalkabilir mi kalkamaz mı diye bir tereddüdü olmamış.

Biz bir zar attık. Ne gelir diye. Tabii ben buraya gelirken çok dua ettim. 'Allah'ım herkesin benden bir beklentisi var. Ne olur beni mahcup etme' şeklinde bir niyazım oldu. Bu çok ağır bir psikolojidir. İş konusunda sıfır bilginiz var. Şirketin yöneticisi olmuşsunuz. Babama da bir vefa borcum var. Sizi okutmuş, her alanda destek olmuş. Ben ona ihtiyaç duyduğum zaman hep yanımdaydı.

"KADROYU DEĞİŞTİRDİM"

Buraya ilk girdiğinizde personel sizi nasıl karşıladı?

Bütün kadroyu değiştirdim. Eskilerden tek tük var. Personelin çoğunu kendim seçtim. 

Yani eski kadrodan memnun değil miydiniz?

Babamla senelerdir çalışan kurulu bir kadro var. Onların alışmış olduğu bir düzen var. Ben bu düzende önlemler almak zorundaydım. Şirketin yeniliklere de ihtiyacı var. Bir de insanlar 'bıraksa da gitse' gözüyle bakıyorlardı bana.

Babanızın hastalığı ne kadar sürdü?

Ben geldikten sonra 2 yıl daha sürdü.

Şu an durumu iyidir inşallah.

Şükür, gayet iyi.

"KIZLARIN ŞİRKETİ OLDU"

Bugün babanız şirkette yöneticilik yapıyor mu?

Yok, artık bu kızların şirketi. 3 kız kardeş şirketin ortaklarıyız. İki şirketimiz var. Birisi nakliye ve lojistik üzerine birisi de maden sektörü üzerine.

Darbazlar çatısı altında mı?

Tabii. Darbazlar zaten bizim dedemizden gelen bir isim. 

Darbazlar isminin hikayesi nedir? 

Babamın büyük dedesinin adı Darbaz, oradan geliyor.

Peki Darbaz'ın anlamı nedir?

Yol açan demek.

"GÜCÜMÜN ÜZERİNDE GÜÇ VAR"

Sizi de çok inançlı gördüm. Yani kader mevzusuna tam teşekkül iman edip, olmuyorsa takdir-i ilahi diyen bir anlayışa sahip olduğunuzu sezinledim.

Babamın etkisidir diyebilirim. Çok inançlı bir adamdır. Yaşadığımı analiz ediyorum, analiz ettiğimde gücümü görüyorum, gücümü görünce de diyorum ki 'ya benim gücümün üzerinde bir güç var' (Gülüyor). Yani elhamdülillah sizi yaratan biri var. Yaptığınız yolun dışında size başka yollar açan biri…  

Çok öncesinde bir gün şirketin başına geçeceğinizi tahmin edebilir miydiniz?

Asla. Hiç böyle bir düşünceye kapılmadım. Kardeşlerim içerisinde Konya'ya dönmek istemeyen tek bendim.

Aslında sizden büyük bir ablanız var. Öncelik onun olması gerekirdi.

Ablam o dönem yeni evlenmişti.

O zaman tüm şartlar sizi bu noktaya hazırlamış.

Evet, o gün için şirketi devralacak tek isim bendim.

İş hayatında zorlanıyor musunuz?

Aslında zorluğu da kolaylığı da yaşatan insanın kendisidir. Hayata bakış açınızla ilgili bir durum bu. İş dünyasındayız. Bugün iyi yarı kötü olabilirsiniz. İşinize verdiğiniz önem, insanlara karşı duruşunuz, kendinizi ifade edişiniz, sizi oluşturan şeydir. Burada geniş bir aileyiz. Tüm işçilerimin mutlu gününü, üzüntülü gününü hep birlikte yaşarız. Öyle ki bir çalışanımızın cenazesi mi var, mutlaka gidilir, ona destek olunur.

"SONUNU GÖRMEDEN BIRAKMAM"

İşlerin başına geçtiğiniz ilk gün, 'acaba şirketi batırır mıyım' endişesi yaşadınız mı?

Beni en çok yoran insanların benden beklentileriydi. Yormasıyla birlikte beni güçlü de tutuyordu. Allah'ın bana lütfüdür çabuk pes etmeyi sevmem. Bana bir iş verildi mi, sonunda başarısızlık olsa dahi sonunu görmeden o işi bırakmam.

Sizi engeller, problemler karşısında güçlü kılan ne? Bugünlere şirketi büyüyerek getirmenizdeki sır nedir?

Beni güçlü kılan ve sır inancımdır. Hayatı olduğu gibi kabul etmek ve var olanla mutlu olabilmektir mesele. Gereken çabayı, azmi gösteririm fakat sonuç takdir-i ilahidir. Sonuca karar veremem. Bir işten dolayı üzülüp pişmanlık duymak insanı geriye götürür. 

Çok mu okur, araştırırsınız?

Günde bir saatimi okumaya ayırırım.

Son olarak bugüne kadarki tecrübelerinize, bilgi birikiminize dayanarak arkanızdan gelen nesle bilhassa kız çocuklarına neler tavsiye edersiniz? 

Bir kızın elindeki en önemli bilezik eğitimdir. Okurken kendilerini geliştirmeye çok önem vermeliler. Kesinlikle kadınlar ticarette olmalılar. Bakın ben tamamen erkek egemenliğinin olduğu bir sektörde çalışıyorum. Uğraş verdiğimiz işlerde pek bayan personelimiz yoktur bizim. İnşallah gelecek planlamasında bir iş yatırımım olacak. Bu yatırım da daha çok bayanlara istihdam sağlayan bir fırsat olacak. Aile şirketlerinde aileler lütfen kızlarıyla çalışmanın keyfini yaşasınlar. 

PAZARTESİ SOHBETLERİ – MUSTAFA GÜZEY

Editör: TE Bilişim