RÖPORTAJ: KERİM ATICI

SUNUŞ:
TÜRKİYE'NİN İLK TÜRK FOTOĞRAFÇISI
Konya'da ilk fotoğrafhane Garabet Kirkor Solakyan tarafından kuruldu ve 1917 yılında Hasan Behçet'e devredildi. Türkiye'nin ilk Türk fotoğrafçısı olan Hasan Behçet'in tarihi arşivi geçtiğimiz haftalarda yeğeni Yılmaz Oğul, tarafından Koyunoğlu Müzesi'ne bağışlanmıştı.  Türkiye fotoğrafçılık tarihinin önemli bir dönemine tanıklık eden Behçet ailesinin temsilcisi olan Yılmaz Oğul ile yaptığımız söyleşide Foto Hasan Behçet'in arşivini konuştuk.
YILMAZ OĞUL'UN HAYALİ GERÇEK OLDU
Dijital fotoğrafçılık gelişmesiyle birlikte birçok fotoğrafçı da stüdyolarını kapatmak zorunda kalmıştı. Bunlardan biri de Türkiye'nin ilk fotoğraf atölyesi olan Foto Hasan Behçet'ti. Konya tarihi için çok önemli bir yere sahip olan fotoğraf arşivi, baskı makineleri ve fotoğraf makineleri Koyunoğlu Müzesi'ne kazandırıldı. Böylece Hasan Behçet'in yeğeni Yılmaz Oğul'un hayali gerçek oldu. Bu tarihi arşiv artık emin ellere teslim edildi ve araştırmacıların hizmetine sunuldu.

Yılmaz Oğul kimdir?
Hasan Behçet'in yeğeni olan Yılmaz Oğul, Hasan Behçet Fotoğrafhanesi'nde başlayan ve kuşaktan kuşağa devam eden nezaket, kalite, titizlik ile sanatını sürdürmeye çalışıyor. Aynı zamanda karakalem fotoğrafçısı olan Oğul, bu alandaki çalışmalarıyla ünlenen Turan Ersoy ve Fehmi Erçaylap'tan karakalem eğitimi aldı. 1970'li yıllardan 1990 yıllara kadar Konya'nın karakalem işlerini Yılmaz Oğul yaptı. 1992 yılında imar planı düzenlemesi nedeniyle Oğul'un fotoğrafhane binası yıkıldı. Yılmaz Oğul şimdi yine Konya'nın tarihi fotoğrafhanesinden birinde çalışmaya devam ediyor.

**Yılların birikimi olan Hasan Behçet'in arşivini neden Koyunoğlu Müzesi'ne bağışladınız?

-Türkiye'nin ilk Türk fotoğrafçısı ünvanına sahip Hasan Behçet'in arşivini geçtiğimiz haftalarda Koyunoğlu Müzesi'ne bağışladım. 100 yıllık arşiv Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alındı. Arşiv Koyunoğlu Müzesi'nde oluşturulan Foto Behçet Salonu'nda sergileniyor. 100 yıllık arşivde, Solakyan'a ait 100 basılı fotoğraf, Hasan Behçet'e ait 5 bin basılı fotoğraf, 1 milyon adet cam ve negatif film, tarihi dönemler içinde kullanılan 5 adet fotoğraf makinesi ve tarihi fotoğraf stüdyosunda kullanılan muhtelif malzemelerin tamamı bulunuyor. Fotoğraflar o döneme tanıklık ediyor. O dönemde fotoğraflar zor şartlarda çekildi. Benden sonra bu arşive sahip çıkacak kimse yoktu.  Arşivi devlete teslim ettim. Bu tarihi arşiv araştırmacıların da hizmetinde olacak.

**Teknolojinin gelişmesi ve dijital fotoğrafçılığın hızlı bir şekilde gelişmesinden etkilendiniz ve fotoğraf stüdyosunu kapattınız. Hasan Behçet'in arşivini bir depoda koruma altına aldınız. Çektiğiniz sıkıntıların nasıl üstesinden geldiniz?

-Türkiye'nin ilk fotoğraf stüdyosu olan Foto Hasan Behçet, maddi sıkıntılar yüzünden bundan yaklaşık 5 yıl önce kapanmıştı. Stüdyoda bulunan tarihi ve antika eserler ise depoda gün ışığına çıkarılmayı bekliyordu. Tarafımdan bugüne kadar ayakta tutulan Hasan Behçet Fotoğraf Atölyesi ilgisizlik, maddi imkansızlıklar ve teknolojik yenilikler yüzünden kapanmıştı. Burası 1917 yılında Hasan Behçet tarafından açılan ilk Türk fotoğraf stüdyosuydu. Asırlık fotoğraf atölyesinde bulunan antika fotoğraf makineleri, tab makineleri, matbu eserler ve binlerce fotoğraf sahipsiz kaldı.  Ermeni kökenli Garabet Kirkor Solakyan'ın açtığı daha sonra Hasan Behçet'e devrettiği stüdyoyu önce Ahmet Oğul sonra ise ben işlettim. Hasan Behçet vefat edince stüdyoyu yeğeni ve benimde babam olan Ahmet Oğul devraldı. Ahmet Oğul da zamanla bana miras bıraktı. Bugün stüdyonun Türk fotoğrafçıları için çok önemli bir yeri var. Stüdyoyu kapatarak içerisindeki tarih niteliğindeki fotoğrafları depoya kaldırdım. Depoda körüklü tabir edilen ve Türkiye'de üç tane bulunan eski büyük fotoğraf makinesi, tarihi fotoğraflar ve cam negatifler bulunuyordu. Siyah beyaz fotoğraflar da Konya’nın son yüz yılına tanıklık ediyor. Dolayısıyla biz bu değerleri depoya koymak zorunda bırakılmıştık.

**Konya için tarihi öneme sahip olan bu eserlere karşı yetkililer neden bugüne kadar duyarsız kaldı?

-Konya için tarihi öneme sahip olan bu eserleri kurulacak müzeye belli bir ücret karşılığında vermek istedim. İlgililer o dönemde çok duyarsız kaldı. Basın mensupları bu konuda beni yalnız bırakmadı.  Defalarca yetkililere müracaat etmeme rağmen kimse atölyede bulunan eserlere sahip çıkmadı. 5 yıl önce kapatmak zorunda kaldığım fotoğraf stüdyosunda tarihi koleksiyonlar ve antika eserler bulunuyordu. Bu stüdyoyu içim kan ağlayarak kapattım. Vali, Büyükşehir Belediye Başkanı ve Kültür Müdürüne gittim. Durumu anlattım. Bu eserleri almalarını ve müze açmalarını istedim. Ancak, hiç birinde muhatap bulamadım. Özellikle Büyükşehir Belediyesi ile defalarca görüşmeye çalıştım. Ama bir sonuç alamadım. Bana almak istemediklerini söylediler. Bende umudumu kaybettim. Çünkü çok değerli eserler vardı. Ama hiçbirinden destek görmedim. Bu ilgisizlik beni derinden üzdü. Burada tarihi koleksiyonlar var. Garabet Solakyan'dan kalma 42 parça fotoğraf ve Hasan Behçet'ten kalma 3 bin 500 parça bulunuyordu. Burada matbu eserler, tarihi vesikalar, antika fotoğraf makineleri ve tab makineleri bulunuyordu. Bunların hepsi Konyalı için çok önemli eserler.
Umudumu kesmiştim. Ama bir gün Koyunoğlu Müzesi Müdürü Hasan Yaşar bir gün beni aradı ve arşivi müzeye kazandırmak istediklerini belirtti. Ben de teklifi kabul ettim ve arşivi devlete teslim ettim.

**Koleksiyoncular tarihi arşivi almak istedi. Arşivi neden koleksiyonculara satmadınız?

-Tarihi koleksiyona bugüne kadar İstanbul'dan bile talip çıktı. Bu tarihi eserlerin Konya'da kalmasını istediğim için vermedim. Bütün koleksiyonu ve antika eserleri geçtiğimiz ay Koyunoğlu Müzesi'ne bağışladım. Bu eserlerin Konya'da kalması için çok mücadele ettim. Ben bu konuda üzerime düşeni yaptım. Sıra yetkililerde. Bundan sonra arşiv onlara emanet. Bugüne kadar şehir dışından çok talip çıktı. İstesem İstanbul'dan birilerine daha iyi fiyata satardım. Fakat bu koleksiyon paramparça olurdu. Konya sahip çıkmazsa bu eserlere mecburen dışarıya satmak zorunda kalacaktım. Ama yetkililer geç de olsa arşive sahip çıktı.

**Konya’da neredeyse her evde Foto Hasan Behçet’te çekilmiş bir fotoğraf var. Foto Behçet'in bu kadar yaygın olmasını neye bağlıyorsunuz?

-Evet. Çok doğru söylüyorsunuz. Konya’da neredeyse her evde Foto Hasan Behçet’te çekilmiş bir fotoğraf var. Biz 3 nesildir Konya’ya hizmet ediyoruz. Hasan Behçet Anadolu'yu fotoğrafla tanıştırdı diyebiliriz.  Konya'da ilk fotoğrafhane Garabet Kirkor Solakyan tarafından kuruldu ve fotoğrafhane kısa bir süre sonra 1917'de Hasan Behçet'e devredildi. Fotoğrafhanenin ismi de Foto Behçet oldu. Anadolu'da fotoğrafçı pek yoktu 1940-1950'li yıllarda. Bu nedenle şehirdekiler fotoğraf lazım olunca soluğu Hasan Behçet'in yanında alıyordu. Hemen hemen her evde mutlaka bir tane Hasan Behçet'in fotoğrafı var.

**Fotoğrafçılık sanatı bugün yeterli ilgiyi görüyor mu?

-Fotoğrafçılık sanatı artık unutulmaya yüz tutan meslekler arasında yerini alıyor yavaş yavaş. Artık herkesin cebinde bir makine var. Her an her yerde fotoğraf çekiyor vatandaşımız. Halk fotoğrafın basımına bile ihtiyaç duymuyor, cep telefonu ile çektiği fotoğrayı dijital ortama aktarıp bilgisayarında arşivliyor. Artık sadece resmi işlemlerde kullanmak için vesikalık fotoğraf çekiliyor.  Zaman değişti. Fotoğrafçılık çok önemlidir. Bir fotoğrafa bakarap o dönemin sosyal yaşantısını görebilirsiniz. Bu noktada çektiğimiz fotoğraflarla tarihe tanıklık ediyoruz. Hasan Behçet de dönemine tanıklık etmişti.

Editör: TE Bilişim