Op. Dr. Mehmet Gülmez, "Katarakt rahatsızlığının herhangi bir ilacı, damlası, hapı ya da gözlüğü yok. Tek seçenek ameliyattır" dedi 

Katarakt, günümüzün en sık rastlanan göz rahatsızlarından biri. Görmenin neredeyse minimum seviyeye düşmesine, renklerde soluklaşmaya, görüntünün giderek bulanıklaşması gibi göz sorunlarına sebep olan bu rahatsızlık genellikle orta yaşın üzerindeki kesimde meydana geliyor. Ancak bunu rahatsızlığı belirli bir yaş aralığı ile sınırlamak son derece yanlış. "Katarakt ameliyatı kalp ya da beyin ameliyatı kadar önemlidir" Uzmanlar toplumda yaşlı hastalığı olarak bilinen kataraktın tedavisinde dikkat edilmesi gerekenlere karşı uyarıyor. 

Dünyagöz bünyesinde bulunan Op. Dr. Mehmet Gülmez, kataraktın her yaş aralığında, hatta yeni doğan bebeklerde bile görülebileceğini belirtiyor. Birçok tedavi yöntemi bulunan katarakt, en çok lazerli yöntem ile ağrısız, sancısız ve hızlı bir şekilde tedavi ediliyor. Gülmez'in verdiği bilgilere göre ne yaparsak yapalım katarakt peşimizi bırakmıyor. Daha da kötüsü bu rahatsızlık için alınabilecek hiçbir tedbir de bulunmuyor. Op. Dr. Mehmet Gülmez ile katarakt, kataraktın genel hatları ve tedavi yöntemleri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

Öncelikle Op. Dr. Mehmet Gülmez kimdir? Sizi tanıyarak başlayalım. Sonrasında katarakt nedir? Nasıl oluşur? Bu rahatsızlığın belirtileri nelerdir ve kimlerde daha çok görülür? 

1984 Kayseri doğumluyum. Tıp Fakültesini Gazi Üniversitesinde, Yüksek İhtisas'ı da Hacettepe Üniversitesinde yaptım. Daha sonra mecburi hizmetimi Artvin Devlet Hastanesi'nde yaptıktan sonra, Dünya Göz bünyesine katıldım. 5 Mayıstan itibaren de burada hizmet vermekteyiz. Burada daha çok katarakt ve lazer ağırlıklı çalışıyorum. Yani baktığım hastalar ve yaptığım ameliyatların yüzde doksanı bu alanlar üzerine.Katarakt dediğimizde; insanın kendi göz merceği vardır. Gözün ön ve orta kısmında bulunur. Bura yavaş yavaş sertleşir ve dışarıdaki herhangi bir görüntü gözün iç tabakasına girmekte zorlanır. Bu sebeple daha çok katarakt oluşur. Daha çok 60 ve 65 yaşından sonra görülür. Bu yaş aralığındaki her hasta da illaki katarakt olur. Görme azalması ile de belirtileri ortaya çıkar. Burada önemli olan bu durumluk ameliyatlık olup olmamasıdır. Görme azalmasını sadece katarakt yapmaz. En önemli şey muayenedir. Hastanın belki de sadece gözlük takması gerekiyordur. Gece görüşünde azalma olabilir, güneşli havalarda hastanın görüşü azalabilir. Katarakt buna benzer belirtiler verir. Bu hastalığı sadece yaş ile sınırlamak da doğru değildir. Ana karnında da oluşabilir, 20 yaşında da olabilir yani her yaşta meydana gelebilir. Ama daha ağırlı olarak kataraktın görüldüğü yaş 60 ve 65 diyebiliriz. 

Katarakt rahatsızlığına karşı ne gibi tedbirler alınabilir? Tedavi yöntemleri nelerdir?

Biz zaten sağlıklı bile olsa her insana yılda en azından bir kere göz muayenesi olması gerektiğini söylüyoruz. Yaş 60-65 geldiğinde bu aralığın 6 aya kadar düşürülmesini tavsiye ediyoruz. Katarakt rahatsızlığının herhangi bir ilacı, damlası, hapı ya da gözlüğü yok. Tek seçenek ameliyattır, başka bir tedavi yöntemi yoktur. Katarakt ileri seviyedeyse, yüzde 30 ya da yüzde 40 seviyelerindeyse zaten ameliyattan başka çözüm yolu da yoktur. Günümüzde bu tedaviler lazerle yapılmaktadır. Eğer hasta tedavi olmak istemezse görmesinde azalma meydana gelir. Ancak hasta tedavi olmak isterse biz gerekli muayenelerimiz yaptıktan sonra ameliyat ederiz ve görmedeki azalma problemi tamamen ortadan kalkar. Ama ameliyat olmadığı süre içerinde bu görme sürekli kayba uğrar. Tabi bizde bu süreci bilemeyiz. 6 ay içerisinde de düşebilir, 1 yıl içerisinde de. Bazen öyle hastalar geliyor ki katarakttan dolayı hiç görmüyor. Katarakt gözün merceğinde olan bir problemken hastanın başka bir rahatsızlığının olmadığından da emin olmamız gerekir. Göz damarlarında, gözde bulunan sinirlerde ya da göz tansiyonu gibi şikayetlerinin olmaması gerekiyor. Gerekli durumlarda önce bu rahatsızlıkları çözüyoruz daha sonrasında katarakt ameliyatına yöneliyoruz. Yaptığımız ameliyatlarda da neredeyse yüzde yüz oranında başarı elde ediyoruz. Bu da tabi ki kullanılan malzemeye, ameliyatın yapıldığı cihaza, cerrahın deneyimine, merceğin kalitesine, hastanın ilaçları kullanıp kullanmamasına bağlı olarak da değişebiliyor. 

İnsan dünyaya geldi andan itibaren olabilecek bir rahatsız olarak belirttiniz. İlerleyen dönemlerde kataraktı önlemenin herhangi bir yolu var mı? 

İnsanın yaşı ilerledikçe saçı beyazlıyor. Buna önlem alabiliyor muyuz? Alamıyoruz. Katarakt da aynı bu şekildedir. Gözün orta kısmında mercek vardır, bu git gide sertleşir yani yaşlanır kısacası. Bunun hiçbir şekilde tedavi süreci yoktur. Ameliyat dediğimiz olayda ise, gözün içinde bulunan merceği çıkartıp yerine yapay bir mercek koyulmasıdır. Katarakt cerrahisinde kullandığımız birçok mercek çeşidi vardır. Bunu iki basamak halinde ayırırsak; bazı mercekler sadece uzağı netleştirir ve hastalar yakın gözlüğü takmak zorunda kalırlar, bazı merceklerde ise hasta orta, uzak ve yakın mesafeyi net görür bu durumda hastanın gözlük kullanmasına bile gerek kalmaz. Bazı hastalarda yani kataraktı tam olgunlaşmamış hastalarda, gözlüğü varsa gözlük kullanmak istemiyorsa koyduğumuz bu akıllı merceklerle gözlüğünden de kurtarmış hem de kataraktını almış oluyoruz. 

Gözde meydana gelen katarakt rahatsızlığını tetikleyen hastalıklar var mıdır? Varsa bu rahatsızlıklar nelerdir? Dünyagöz olarak sizin diğer hastanelerden farkınız nedir?

Tabi ki bu rahatsızlığı tetikleyen bazı hastalıklar da vardır. Tansiyonu, şekeri olan hastalarda ve ileri yaşlar katarakt oluşumunu kolaylaştıran etkenlerden birisidir. Onun dışında herhangi bir travma, kaza bunlar da katarakta sebep olabilir. Biz ameliyat sırasında en iyi mercekleri kullanıyoruz. Hasta bize dese ki ben daha fazla para vereceğim, bana şu mercekle ameliyat yapın. Öyle bir seçenek zaten yok. Bir diğer farkımız, ameliyat sırasında kullandığımız cihazlarımız hakikaten iyi. Sterilizasyon noktasında temizliğe çok dikkat ediyoruz. Onun dışında bir ay içerisinde burada lazerle cerrahi tedavisi yapmaya başlayacağız. Bunu tabi bir çok avantajı da var. Ameliyat süresi kısalıyor, iyileşme süreci azalıyor, gözlük kullanma ihtiyacını minimal düzeylere indiriyor, hasta ameliyat esnasında hiçbir şey hissetmiyor, hekimin işi de kolaylaşıyor diyebiliriz. Tabi burada hekim tecrübesi de çok önemli bir husus. Bizim dikkat ettiğimiz diğer bir nokta da ameliyat olan her hastaya mutlaka geri dönüş yapıyoruz. Hasta tarafından bir memnuniyetsizlik olursa, bunu her açıdan değerlendirebilirler. Hekimin tutumu, ameliyat süreci, ameliyat sonrası dönem gibi. Bunlar tek tek hastalara sorulur. 

Kataraktın dışında olarak genel göz problemlerine ne gibi tedbirler alınmalı, katarakt ameliyatı sonrası gözün korunması, katarakt hastasının neler yapması gerektiği noktasında neler söylersiniz?

Hasta ameliyat olduktan sonra belirli bir dönem göz damlası kullanması gerekli. Bu süreci hekimin kendi tarzı, hastanın katarakt sertliği gibi unsurlara bağlı olarak damla bir hafta ile on gün arası değişen süre içerisinde kullanırlar. Bu süre içersinde hastalara gözlerini çok ovalamamalarını, damlalarını düzenli kullanmalarını, göz içerisine su kaçırmamalarını, abdest alırken gözüne su kaçırmamalarını falan gibi konulara dikkat etmeleri gerektiğini söylüyoruz. Hasta ameliyat olduktan sonra göremiyor ya da kötü bir görüntüsü varsa, birkaç gün içinde bu durum düzeliyor ve görme netleşiyor. Çok nadiren gözün mikrop kapması meydana gelir. Damlanın da bundan dolayı düzenli şekilde kullanmaları gerekmekte. 

Size gelen hastalardan yola çıkarak, Konya'nın ağırlıklı olarak göz problemleri neler?

Konya'da temelde katarakt hastası değil de, lazer hastası daha fazla. Lazer hastasından kastımız lazer ile tedavi olması gereken rahatsızlıklar. Yani göz çizme operasyonu diyoruz buna. Aslında Konya'da göz problemi ile hastanelere gidenlere katarakt ameliyatı olması gerektiği söylenmiş ama bazılarında böyle bir durum söz konusu değil. Hastanın ameliyat olmasına gerek yok. Ancak burada hastanın isteği, memnuniyeti daha önemli. Konya'da zaten göz üzerine çok fazla hastane mevcut. Hastalar göz ile ilgili şikâyetleri olduğunda doktora ya da hastaneye ulaşmak konusunda sıkıntı çekmiyorlar. 

Kış aylarının gelmesiyle birlikte tetiklenen göz rahatsızları nelerdir? En çok hangi rahatsızlıklarla karşılaşıyoruz?

Kışın genelde insanlarda göz sulanmaları meydana geliyor. Gözle burun arasında bir kanal vardır. İnsanlar ağladıklarında burunlarından su gelmesinin temel sebebi aslında budur. Göz suyu aslında buruna boşalıyordur. Bunun dışında dönem dönem kışın bulaşıcı tarzında olan enfeksiyonlarla karşılaşabiliriz. Bunun da belirtileri; kızarma, batma, yanma, çapaklanma gibi durumlardır. Bu tip durumlarda da hastalara iki hafta süren bir antibiyotik tedavisine başlarız. Göz bebeğinin arkasında bulunan ve görmeyi sağlayan doğal göz merceğinin saydamlığını kaybederek matlaşmasıdır. Başka bir deyişle, görüşün buğulanmış bir camın arkasından bakıyormuşçasına bozulmasıdır. Katarakt, orta yaş kişilerde görülen bir göz rahatsızlığı olmakla beraber; yeni doğan bebeklerde, şeker hastalarında, göze gelen fiziksel darbeler sonrasında, uzun süreli kortizonlu ilaç kullananlarda görülebilen bir göz hastalığıdır.  

HÜSEYİN YILDIZ

Editör: TE Bilişim