Ali Canip Olgunlu kimdir? 

1967’de Kars’ta dünyaya geldi. İlk ve orta öğreniminin bir kısmını Kars’ta tamamlayan ve eğitimine daha sonra İstanbul’da devam eden Olgunlu, Mimar Sinan Üniversitesi Türkoloji bölümünü bitirdi. Lisans programından sonra iki sene yurt dışında kalan yazarın ilk kitabı, 2001 yılında çıkan “Motif Motif Anadolu” oldu. Olgunlu, yaklaşık on beş yıldır profesyonel olarak özel gruplara Anadolu’nun esşiz kültürünü tanıtmaktadır. Ayrıca çeşitli kültür ve sanat merkezlerinde “Dinler Tarihi” konu başlığı altında bir dizi seminerler vermektedir.

Olgunlu’nun yayımlanmış eserleri:

Motif Motif Anadolu

Yedi Tepe Anadolu

Binbir Mevlana

Anadolu’nun Düşünce Mimarları

Kendisini mavi humanism ekolünün temsilcisi olarak tanımlayan Yazar Ali Canip Olgunlu, Anadolu üzerine yürüttüğü çalışmalarla biliniyor. Bu kapsamda Olgunlu’nun yayımlanmış eserleri de bulunuyor. “M.Ö. 12 bin yılına ait olan Göbekli Tepe’den başlatırız.Çağımıza kadar gelen bütün kültürler arasında biz bir harman kurarız, o yüzden bize göre Anadolu mozaik değildir” diyen Olgunlu, Anadolu’yu bir 12 bin yıllık bir hamur olarak tanımlıyor. Olgunlu, Yunus, Hz. Pir, Hacı Bektaş ne kadar bizimse, Homeros, Diyojen, Herodot, Heraklitos da bizim anlayışı ile Anadolu’ya bakış açısını açıklıyor. 

Biraz hayat hikâyenizden bahsedebilir misiniz? 

Bu soruyu iki türlü algılıyayım.Birinci tarafından bu soruya cevap vermek kolay.Diğer yönünden ise bu soruya cevap vermek çok zor. Benim hayatım boyunca iki kanadım oldu. Birinci kanat Anadolu kültür tarihidir. Beni orda besleyen şahış ise Halikarnas Balıkçısı,Cevat Şakir Kabaağaçlı’dır. Halikarnas Balıkçısı mağlum mavi hümanizm akımıdır. Ve onun bütün derdi Anadolu’nunkültürel anlamda dünyanın en özel coğrafyası olduğunu ortaya koymaktır.Bizim açımızdan Anadolu güneşin bahçesidir, denizin yüreğidir.Balıkçının ifadesiyle altıncı kıta Akdeniz’dir.Bende âcizane bu ekolün çağımızdaki son temsilcisiyim yani mavi hümanizmin.Biz Anadolu’ya şöyle bakarız: M.Ö. 12 bin yılına ait olan Göbekli Tepe’den başlatırız.Çağımıza kadar gelen bütün kültürler arasında biz bir harman kurarız, o yüzden bize göre Anadolu mozaik değildir. Anadolu bir hamurdur, 12 bin yıllık bir hamur, dolasıyla bir şeyi bilmek ayrıdır, o şeyi dönüştürmek apayrıdır.Dönüştürdüğümüz zaman nasıl görürüz biz? Homeros da bizim, Diyojen de bizim, Herodot bizim,Heraklitos da bizim. Tıpkı Yunus’un, Hz. Pir’in, Hacı Bektaş’ın bizim olduğu gibi. Bu anlamda kültürel derinlikte bir insan bağ kurabilirse biz o insana özgür insan deriz.Eğer bağ kuramazsa mağlum bağnaz olur. Anadolu’nun buna ihtiyacı var.Neden ihtiyacı var. Bu coğrafya batının en doğusunda, doğununda en batısında bulunmakla birlikte doğunun ve batının merkezinde yer alır. Biz buna kültürel derinlik adını veriyoruz.Allah’a şükür diğer kanadımız Hz. Pir ve Hz.Yunus Emre’dir.Onlarla da biz yaradana yükselmeye çalışırız.Yaradana yükselebilmek için kültürel derinlik şarttır.Ardından tasavvufile bu yüksekliği elde etmek bize şunu kazandırır. Genişlik bizim kavramımızdır.Derinlere in, yükseklere çık sonrada herkesi kucakla.Çünkü yüce Yaradan ne diyor? Ey kulum bana teslim ol, bana kulluk et. Yaradan demiyorki;Alaaddin Arap,Türk, İngiliz, Fransız demiyor.Yaradan kulum diye sesleniyor.Bizde gücümüz yettiğinceonun kul sesine cevap vermeye çalışıyoruz.Muhabbet yukarıdan aşagıya rahmetle iner.Yüce Allah’ın bizden istediği vefadır.Bu anlamdayeryüzünde hiç bir coğrafya Anadolu kadar derinlere inemez. Hiç bir coğrafya Mevlâna’ya,Yunus’a, Hacı Bayram’a,Hacı Bektaş’a sahip olmadığında dolayı bizim kadar yükselemez. Ben bunları bir rahmet olarak görüyorum.Peki vefa ne olmalı?Vefa bunları bilip kucaklayabilmektir. Ve Anadolu’nunbuna ihtiyacı vardır.Ali Canip Olgunlu’nun hikâyesini bir metinle açıklamak istedim. Ali Canip Olgunlu kültürel anlamda derinlere inmeye çalışan,Hz. Pir tarafındanda yükseklere çıkmaya çalışan bir insan.

Kendinizi “Türkolog” olarak tanıtıyorsunuz, neden “Türkolog” olmaya karar verdiniz? 

Kars’ta doğdum, Kars’ta büyüdüm.İlköğretimi, ortaöğretimi,liseyi Kars’ta bitirdim. Şu ağzımdan çıkan sözleri duyabildiğim hiç kimseyle bir yerde olmadım. Bunlar benim tamamen kendi çabalarımladır.Çoçukluğumdan beri ya Türkologya Arkeolog ya da Sanat Tarihçi olmak isterdim.Üniversite imtihanında üç bölümden başka bir şey yazmadım. Neticede Türkolojiye gittim.Neden Türkolojiye dersen? Osmanlıcayı bilmek durumundaydım.Çünkü bir insan daha sonra arkeoloji kitapları okuyabilir,öğrenebilir. Sanat tarihi öğrenebilir ama Osmanlıcayı kendi kendine öğrenme şansı yoktur.Bu da benim açımdan yıllar sonra görüyorum ki iyi bir tercih olmuş.Özetle bu tesadüfi değil,çoçukluğumdan beri önüme çizdiğim bir yoldu.

“Anadolu” sizin için neyi ifade ediyor? 

Bir başka insanın ağzından Anadolu lafını duymak bile benim tüylerimi diken diken eder.Anadolu denince aklıma dört mevsim gelir.Yarısı sarı ve yeşil,yarısı beyaz ve mavi.Anadolu deyince aklıma mimari gelir.Yarısı Ayasofya, yarısı Selimiye.Anadolu deyince aklıma çınar ve selvi gelir.Yarısı serin, yarısı sessiz.Anadolu deyince aklıma Halikarnas Balıkçısı gelir.Yarısı Akdeniz, yarısı Eğe. Anadolu deyince aklıma Mezopotamya gelir. Yarısı Dicle,yarısı Fırat. Anadolu deyince aklıma aşk gelir. Yarısı Yunus, yarısı Mevlâna.Ve Anadolu deyince akılma bir gelir. Yarısı sen, yarısı ben. Anadolu hakkında konuşmaya kalksak,bu günlerimizi alabilir. Şiirler, cografyasının özelliği,kültürel derinlik, binlerce portre bunlar bizim Anadolu’muzdur.Ağzımdan dikkat edersen hep biz çıkar çünkü Anadolu bizdir. Ve Anadolu’yu belli bir gruba,belli bir döneme sığdıramayız ve sıkıştıramayız.Anadolu bir hamur ve şu anda sende de bendede hem ruhani hemde gelmiş geçmiş her şeyin izleri vardır.O anlamda her birimiz geçmişe, kültüremüze ayna olmak durumundayız.Benim için Anadolu budur.

İyi bir gezgin olduğunuzu biliyoruz¸ daha çok nerelerde olmak sizi huzurlu kılıyor?

Her yerde... Doğru zamanda, doğru Anadolu’da, doğru yerde olduğun takdirde her yerde huzur ve neşe bulursun. Örneğin Kars, mutlaka ocak, şubat ve mart ayında Kars’ta olmalısın. Çünkü orası bir kar mevsimidir, kar şehridir. Bir Karadeniz mayıs ayı veya ekim sonu, kasım başı Karadeniz’de olmalısın. Bir Eğe mutlaka bir nisanda Eğe’de olmalısın. Yani mevsimine göre bir yerde olduğun zaman Anadolu’nun her yeri seni etkilerve her yerde huzurlu olursun.

“Selçuklu Medeniyeti ve Hz. Mevlâna” hakkında neler söylemek istersiniz?

Selçuklu bizim yüzük taşımızdır. Sanat,mimari ve edebiyatta Selçuklu Anadolu’yu inşa etmiştir. Selçuklu sayesinde biz bu dünyanın en özel coğrafyasına geldik. Mağlum Süleyman Şah’la birlikte yine dört Selçuklu vardır. Anadolu Selçuklu’muz bu coğrafyayı bize MalazgirtSavaşı ile açtı, Miryokefalon Savaşıile yurt edindi daha sonra Kurtuluş Savaşı ile bu coğrafyayı kurtardı. Selçuklu ne dersen, Selçuklu ticaret demek, kervansarayları ile Selçuklu eğitim demektir, medrese ile Selçuklu edebiyat demektir.Firdevsi’den başla Fuzuli’den çık. O yüzden benim bir arzumdur. Anadolu’danbir Selçuklu yolunu planlayıp insanları gezdireceğim. İznik’ten başlayıp dolaşacağız. en son Sivas’a kadar götüreceğim Selçuklu yolu üzerinden, çünkü Selçuklu hak ettiği gibi bilinmeyen bir medeniyettir. Bir çok millet kültür ortaya koymuşturama Selçuklu medeniyet ortaya koymuştur.Kültür mağlum millîdir ama medeniyet milletler arasıdır.O yüzden Selçuklu’nun yeri başkadır. Ve Hz. Pir deyince ne diyebiliriz ki,onun adını andığımız zaman bile susmaktan başka bir şey yapamayız. Onun olduğuyerde, onun dediği gibi dinle!Bizim hemen kulaklarımızda çınlar durur, Hz. Pir nedir? Hz. Pir aşktır. Hz. Pir nedir? Pir tevazudur.Hz.Pirnedir? Pir hoşgörüdür. O yüzden Hz. Pir sayesinde yaşarken insan olmaya çalışırız.Ne güzel der;Önemli olan insan olarak doğmak değildir, önemli olan insan olarak yaradana yaşarken kavuşmaktır.Hz. Pir bize bunları öğretiyor.Düşünsenize Hz. Pirbize 700 yıldan beri öğreten bir sufidir.

Düşünce dünyanızı etkileyen yazarlar kimlerdir?

Düşünce dünyamı etkileyen iki kişi vardır. Bunlar Cevat Şakir Kabaağaçlı, tanınan adıyla Halikarnas Balıkçısı ve Hz. Mevlâna Celaleddin Rumî’dir.

“Binbir Mevlâna” adlı bir kitabınız olduğunu biliyoruz.“Mevlevilik” hakkında neler söylemek istersiniz?

Mevlevilik bizi yaradan ile direk olarak o yolda tutan bir yoldur.Mevlevilik yolu sayesinde yolsuzları iyi öğrendik. Yolsuzları öğrenirsen ne kadar yolda kalırsın.Mevlevilik nezakettir,zerafettir,nedir nezakaket, seniben gördüğüm zaman adın, sıfatın önemi yok ben senle tanışmadığım Alaaddin şu anda ben senle buluştum.Buluşunca insanlar birbirlerine tebessüm ederler, bu nedir nezakettir.Şimdi senden ayrılınca her aklıma geldiğinde yüzümde bir tebesssüm oluşunca inşaallah bu da bir zerafettir. Bir insana birisi nezaket ve zerafet gösterirse yaradan onu letafetinde hiç ayrı tutmaz. O yüzden Mevlevilik nedir? Nezaket, zerafet gösterilmesi veletafetinde bağışlanmasıdır.Bunu yaparken isim ve sıfatlardan tamamen uzak kalmak gerekir.Mevlevilik yolunda en önemli edepşudur; Karşıdaki insana kesinlikle yük yükleme, hatta yükünü çekmeye talip ol. O yüzden Mevleviler yük çekmeye taliplerdir. Yük çekmek nedir? Onun derdine ortak olmaktır.Hani derler ya, Allah derdini arttırsın.Allah derdimi artıracaksa biraz da dert çekmeye benim talip olmam gerekir. O yüzden bu yolda ben yok, yanlızca biz var.Mevlevilik bize neyi öğretti?Ben dememeyi, biz demeyi öğretti. Mevlâna der;Ben diyorsun, biz diyorsun ama ne benden haberin var, nede bizden haberin var. Biz kimiz?Kainatta yaşayan herkes biz. Ben kimim?Ben yok, sen diyebiliyorsam o zamanda sen demeyi öğrenmişim çünkü Mevleviler derler ki; Pir’den dolayı aşığa almak değil, vermek yakışır. Bu dünyadaki herkes birbirine verse herkes kazanmazmı? O yüzden bunun adı “aşk pazarı”dır. Mevlevilik bana göre “aşk pazarı”nın kurulmuş olduğu dergâhtır.

Son olarak “Konya” size neyi çağrıştırıyor?    

Konya bana Hz. Pir’i ve Selçuklu’yu çağrıştırıyor. 

**********************************************************************************

ALAADDİN ALADAĞ

NOT: Bizleri kırmayap güzel sohbetleri için Ali Canip Olgunlu hocamıza teşekkür ederim.Bizlere mekanları ve gönülleri açan Mete Horzum ve Serkan Vanlı,olmak Hich Otel ve Selene Truzim teşekkürü bir borç bilirim.

Editör: TE Bilişim