Allah lazf-ı celalinin “Tanrı” kelimesiyle tercüme edilemeyeceğini merhum Elmalılı Hamdi Yazır şöyle izah etmektedir; “Allah ismi ‘Tanrı’ adı ile tercüme edilemez. Bunun içindir ki, Süleyman Efendi  Mevlidine ‘Allah’ adıyla başlamış ‘Tanrı adı’ dememiştir. Bu izah tamam olmak için bir kelime daha söylemeye lüzum hissediyoruz. Fransızca ‘diyö’ kelimesi ilah, tanrı kelimeleri gibi bir ismi cinstir (cins isimdir) o da cemilenir (çoğulu vardır). O’nu ismi has (özel isim) gibi büyük harf ile göstererek kullanmak hakikati tebdil etmez. Bunun için Fransızlar Kelime-i tevhidi tercüme edememişlerdir. ‘Diyö’den başka diyö yok’ demişlerdir.  Görülüyor ki, hem ilah hem de Allah  yerinde ‘diyö’ demişler ve Allah ile ilah’ı temyiz edememişler (ayıramamışlar)”.

Tuhaftır değil mi? 1930’larda  “Allah” kavramıyla “ilah” kavramını ayıramayan Fransızlar örnek alınmış. Allah lafza-ı celali yerine 18 sene “Tanrı” kavramı cebri olarak tatbik edilmiş. Her darbe döneminde ezanla yoğrulmuş Türk yurdunun minarelerinde “tanrı uludur” şeklinde tangırtılı ve tungurtulu sesler çıkarılmak istenmiş. 

Hamdolsun ki, Türk milletinin mayası sağlam. 

Bütün darbecileri ve darbe heveslilerini iman dolu göğsüyle bertaraf etmiştir. 

TÜRK MİLLETİ SADECE MÜSLÜMAN DEĞİLDİR AYNI ZAMANDA YÜCE İSLAM DİNİNİN TEMSİLCİSİ MEVKİİNDEDİR. 

NE MUTLU MÜSLÜMAN TÜRK OLANA.