5 yıldır Konya sokaklarında gezerken, Arapça konuşan, ürkekçe bakan ve yabancı olduğu duruşundan belli olan insanların sayısı her geçen gün artıyor. İnsanların dedim, Suriyeli diyerek ayırmadım, çünkü, artık onlar da bizim gibi Konyalı. Buranın ekmeğini yiyor, buranın suyunu içiyor, burada çalışıyor, burada iş yeri açıyor hatta ve hatta birçoğu burada ölüp, buraya defnediliyor. Acıdır ki, ülkeleri olan Suriye diye bir otorite kalmadığı için birçoğu Konyalıyım, Türkiyeliyim diyor artık. Onlar 'Muhacir' olarak geldiler, iyi kötü bir yer bulup yerleştiler. Bundan sonra önemli olan bizim 'Ensarlık' görevimiz !!!

*** *** *** 

Bazıları eleştirdi Suriyeli muhacirleri, bazıları rahatsız oldu, ama burası Konya, gelene git demez, bir kap çorbasını paylaşır yinede. Biz yine açık ara farklı aldık mazlumun duasını Konya olarak. İllaki, yabancı bir toplum, zaman zaman gerginlikler, kavgalar olacak. Ama empati kurmak en kolay çözüm olmalı böyle durumlarda. Evini kaybetmiş, eşini kaybetmiş, işini kaybetmiş muhacirlere Ensar olmak kolay değil. Çocuklarını doyuramayan bir babanın acizliğini, yalnız kalmış, nerede olduğunu bile bilmeyen bir çocuğun durumunu düşünün. Bin yıllık Anadolu geçmişimizde milletimizin ne olursa olsun Müslüman'a sırtını dönmediği gibi biz de ufak kıvılcımları ayağımızla basarak söndürmeliyiz. 

*** *** ***

Konuyu buraya kadar getirdikten sonra birkaç eleştiri yapıp bitirelim. Biz Muhacirleri eleştirirken, bir de kendimize bakalım. Bakalım da; 250 TL'lik evleri 800 TL'ye kiraladığımızı, günlük 15-20 TL'ye onları köle gibi çalıştırdığımızı görelim. Bunları görmez isek, ilahi adalet tecelli eder ve hepimiz heder oluruz. Biz doğru olursak, doğru yanlışın önüne geçer ve muhacirlerle olan sorunlarımız kurumuş yaprak gibi dökülüp gider!