Geçen haftaya damgasını vuran olay MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Tunceli vilayetine yaptığı ziyaret oldu.

Bir ülke düşünün ki vatandaşının can ve mal güvenliğinden sorumlu, kamu güvenliğini sağlamakla yükümlü iktidar partisinin başkanı ve ülkenin Başbakanı, bir muhalefet liderine yüreğin yetiyorsa Tunceli'ye git diyor. Bu cümleler ağzından dökülürken etrafında bulunan akil adamlardan hiç birisi “Sayın Başbakanım ne yapıyorsunuz? Siz bu ülkenin güvenliğinden sorumlu en yetkili merciinin başında bulunuyorsunuz. Muhalefet partisinin söylediğiniz ile can güvenliği sebebi ile gidememesi sizin ayıp hanenize yazılacak en kötü not olur. Hafaza Allah bu muhalefet lideri o ile gider ve başına bir şey gelirse bunu bırakın iç siyasette dışarıya bile anlatamayız” demeyi akıl edemediler. 

Muhalefet partisi MHP'nin Genel Başkanı, Başbakan'ın bu restini gördü ve dik başlılık yaparak Tunceli vilayetine gitme kararı aldı. Bu karar sonrasında şok geçiren iktidar ve yandaş medya birden korku tüneli yayınına başladılar. “Alevi Dernekleri Bahçeliyi istemiyor, esnaf Bahçeli'nin ziyaretine tepkili, vatandaş Bahçeli şehrimize gelirse büyük olaylar olur diyor!” gibi ardı ardına manşetlere çekilmeye başladı.

Bu tehditler muhalefet partisi MHP'nin liderini Tunceli'ne gitmekten vazgeçirmeye yetmedi ve Tunceli'ne ziyaretini gerçekleştirdi. MHP lideri bu ziyaret sırasında Ankara'da dillendirdiği Dersim isyanı ile ilgili sözlerini burada da tekrarladı. Sadece valilik binasını ziyaret ederek Tunceli'den ayrıldı. Yandaş medyanın yayınladığı mesaj yerel güçler tarafından alınmış ve Bahçeli'nin esnaf ve Cemevi ziyaretleri bölgede bulunan paralel devlet tarafından kepenk kapattırılarak engellenmişti.

Şimdi Tunceli'ne giderek burada Ankara'da söylediklerini tekrarlayan MHP lideri, Başbakan Davutoğlu'ndan Diyarbakır'a giderek “Apo'ya çocuk katili ve PKK'ya terör örgütü” demesini istiyor. Bakalım hemen seçimler öncesinde Başbakan Davutoğlu bu resti görüp Diyarbakır'a giderek bu sözleri söyleyecek mi? Yoksa ülkenin başbakanı olduğunu unutup, Bahçeli'yi Paralel Devletin kontrolünde olan Güney Doğu illerine birer birer ziyarete davet mi edecek?

Bundan sonra her ne yapılırsa yapılsın, bir ülkenin bir bölgesine gidilemediği, burada bir güvenlik zafiyeti olduğu veya başka bir deyişle burada idarenin paralel devlet elinde olduğu ülke başbakanı tarafından teyid edilmiş oldu. Bundan sonra söylenecek her şey boştur. Kafalardaki soru işareti bu bölgeye girişlerde pasaport göstermek ne zaman mecburi olacaktır?

***

Papa ülkemizi ziyaret etti ve Ak Saray'ın ilk yabancı konuğu oldu. Biz misafirperver bir milletiz. Evimize gelen her konuk bizim için değerlidir. Ona elimizden gelen bütün ihtimamı gösteririz. Elimizdeki avucumuzdakini misafirin rahatı için harcarız. 

Papa'da bunu iyi biliyor olmalı ki, Fener Patriği ile yaptığı görüşmeden sonra yaptıkları ortak basın açıklamasında. “Hıristiyanların olmadığı bir Orta Doğu coğrafyasına razı değiliz” dedi. Şimdi biz misafir severlere düşen Papa'ya Orta Doğu'da bir Hıristiyan Devlet(cik) hediye etmek. Bunun için gerekli olan Esad'ı tahttan indirip yerine Papanın da onayladığı bir devletin kurulmasına onay verecek birisini geçirmek olacak. Bunun için ABD'den ve Avrupa'dan yardım isteyebiliriz. İnanıyorum ki ABD ve Avrupa kendileri için kutsal olan Papa'ya hizmet için seve seve bu işe gireceklerdir. 

Zaten Orta Doğu'da bir Hıristiyan Devleti bulunmaması bizim atalarımızın ayıbı. Geçmişe dönük özür dilemelerin hız kazandığı bu dönemde, atalarımız I. ve II. Kılıçarslan, Sultan Mesut, Nureddin Zengi ve Selahaddin Eyyubi tarafından Haçlı ordularına yapılan katliamlar dolayısı ile Papa'dan özür dileyebiliriz. Ve hatta olmayan ancak olmuş gibi gösterilen Kurtuluş Savaşı sırasında denize döktüğümüz Yunanlılardan, Çanakkale'de öldürdüğümüz 200 bine yakın ehlisalip askeri için Batı dünyasından özür dilemek de not defterimize kayıt edilmeli. 

Misafirimiz Papa'nın mutlu olabilmesi için tez zamanda Orta Doğu'da bir Hıristiyan Devleti kurulması dileği! ile... (Bunlar da çok doyumsuz yahu, Sudan'da bir Hıristiyan Devlet kurmalarına müsaade ettik ya!)

*** 

AK Parti Sivas Milletvekili Nursuna Memecan “eşcinseller de imam olabilir” demiş. Müslüman bir Cumhurbaşkanımız var, Müslüman bir Başbakanımız var ve İslam'ı kendilerine şiar edinmiş, İslam savunuculuğu için hayatlarını ortaya koymuş, bütün meselelere İslam çerçevesinden bakan AK Parti gibi bir iktidar partimiz var. Nasıl ki Kuran ayetlerini Bakara- makara diye ti'ye alan milletvekilinin ağzının payı verilmişse bu milletvekili de en kısa zamanda hissesine düşeni alacaktır. 

 Yorumu siz okuyucularıma bırakıyorum. 

Uyanmak yok, uyumaya devam.