Toplum olarak en belirgin özelliğimiz pratik çözümlere kolay ulaşmamız.

Hiç kimsenin aklına gelmeyen araçlarla  hiç kimsenin düşünmediği anda,  hiç kimsenin beklemediği mekanda bir problemi çözüvermek.

Olayın lafzını ve ruhunu hızlı bir şekilde algılayıp çözüme girişmek.

O an çözme eylemini başlatmak.

İşe girişivermek.

Öncelikle çözeceğine inanmak.

Ertelemeden, üşenmeden çözüme koyulmak.

Eldeki  malzemelerle, imkanlarla ben bu işi nasıl çözerim diye kendine sormak ve çözmek için işe koyulmak.

Hiç olmazsa denemek.

Samanı torbaya basıp sıcak ve esintili havalarda rüzgarın önüne onu koyup serinlemek.

Ütü ile elbise kurutmak.

Vantilatör ile mangal yakmak.

Araba Lastiklerini boyayıp, sehpa , masa,  koltuk , çiçeklik yapmak.

Nakliye için kullanılan paletlerden  Baza yapıp üzerine minder koyarak yatak yapmak.

Pet şişelerden   yarıdan kesip ağzını diğer yarısına koyarak saksı yapıp altını su ile doldurarak uzun süreli sulama imkanı sağlamak.

Gibi  kısa vadede çözümlerle hayatımızı kolaylaştırdığımız gibi, 

Islıkla haberleşme , 

Bisiklet ile çocuk arabasını birleştirip, ikiz çocukları bile gezdirmeye yarayan araç. 

Pıtrak otundan cırt cırtın bulunması,

Banyoda yüzen tastan kaldırma kuvvetinin keşfine

Kısa vadeli çözüm, gözlem, analizden uzun dönemli teorilere,  keşiflere  ulaşılmış.

Anlık çözümlerin metodlaşarak, bilimsel temellere oturarak insan yaşamını kolaylaştıran  kurallar ilkelerle işleyen  araçlar haline gelmiş.

Pratik    çözümlerimiz neden uzun dönemli hayat kolaylaştıran ilkeler ve kurallara dönüşmüyor?

Bir kere her şeye pratik çözümler bulan bizler bu çözümlerimizi kural haline getiremiyoruz.

Metodolojik bir yol izlemiyoruz.

Pratik çözümlerimizi ilkeler üzerine inşa edemiyoruz.

Uzun dönemli projelere dönüştüremiyoruz.

Anlık bir şekilde gerçekleştirdiğimiz bu çözümler, İstisnai olması gerekirken,   önceden hiç planlama, projelendirme yapmadığımız için alışkanlık haline geliyor.

Yani  yumurta son noktaya gelince düşünme şekline dönüşüyor.

Son dakikada bulunan çözümler kısa vadede rahatlama sağlar ise de uzun dönemde  birçok karmaşıklığın kapısını aralıyor.

Planlamanın , düzgün çalışmanın,  uzun dönemli yapmış olduğumuz projeleri kesintiye uğratan hatta engelleyen çözümler haline geliyor.

Eğer organizasyon büyük ise ; Şirketlerin büyümesi, ya da devletlerde     kuramsal iletişim, işleyiş karma karışık hale geliyor.

Belki birileri pratik çözümler dolayısı ile zeki görünebiliyor, birisi başarılı olabiliyor,  hatta kurum kısa vadeli kazanıyor ise de uzun dönemde   yama tutmayan çözümsüzlüklere yol açıyor.

Yani futbolda olduğu gibi, birisi  çok koşturuyor, topu ayağında tutuyor, kendi gol atmak için olmadık marifet sergiliyor. Hatta  bir gol da atıyor.  Gazetelerde manşet oluyor , ama takımı farklı bir şeklide yeniliyor, gibi.

İşletme içi haberleşme karma karışık hale geliyor.
İş süreçleri karma karışık oluyor.

Ekip ruhu köreliyor.

Başarıya inanç kayboluyor,

Verimsizlik  gizli gizli birikiyor.

Sorunlar erteleniyor.

Düşünerek adım atma rafa kalkıyor.

Her şey acile dönüşüyor.

İnsanlar başarısız hale dönüşüyor.

İnsanlar değişiyor.

Ama çözümsüzlük çığ gibi büyüyor.

Kurum içi  yön kayboluyor.  İnsanlar silikleşiyor, sinmeye başlıyor.

Artık kurum içinde  başarısız insanları bulan, çözümü değil hatayı yakalayan insanlar başarılı hale geliyor.

İş yavaş yavaş eriyor.

Çözüm;

Önce uzun vadeli planları yapmak gerekiyor.

Ve her hal ve şartta yapılan çözümlerin bu planlara uyup uymadığı kontrol edilmeli.

Kısa vadeli çözümleri istisnai bir halde yapmak gerekiyor.

Yeni girişilecek işeler  düşünülüp taşınılıp uygulamaya konmalı, Tavşan misali  her görülen havuca saldırılırsa Kaplumbağa her zaman yarışı kazanır.

Hızlı olmalı, vakit kaybetmemeli ama iş aceleye de gelmemeli.

Ben istedim olacak mantığından çıkılmalı.

Planlarla beraber uygulama şartları da sürekli gözden geçirilmeli. Mükemmel bir plan uygulama şartları iyi düşünülmemiş ise  başarısız olmaya mahkumdur.

Çözüme kurumun tamamını inandırmak lazım. 

Rotası belli olmayan gemide mürettebat   gelecekte ümit arayamaz.

Ortak bir hedefle  kurum,  çalışan herkesin ortak paydası haline gelir.

Belki o zaman kurum içi bireysel zeka, sosyal zeka, ruhsal zeka pratik zeka gibi kurumsal katma değeri  harekete geçirecek  kurum içinde inşa edilebilir.

İnsanlar, patron, müdür, başkan gibi güçlere değil işe yakın insanlar olarak kurumsal ekibin değerli parçaları haline gelir.

Eğer projeleri dikkate alarak ve planlarla uyumlu   pratik çözümler geliştirebilirsek, ya da bu tip anlık çözümler istisnai olursa o zaman uzun dönemli hedeflere doğru yürüyüş başarılı olur.

O zaman pratik çözümler hüzüne dönüşmeden, başarı ruhuna bürünür.