Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde iki camiye düzenlenen terör saldırısının son yıllarda giderek artan İslamofobik ideolojinin sonucu olduğunu söyleyen uzmanlar, saldırının temelinde Türklerin İslam ile özdeşleştirilmesi nedeniyle Türk karşıtlığının da bulunduğunu belirtti.

Yeni Zelanda'daki terör saldırısını gerçekleştiren teröristin hedef tahtasına Müslümanları ve Türkleri koyduğu yorumunda bulunan uzmanlar, konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

TOBB Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nihat Ali Özcan, söz konusu terör saldırısının temel motivasyonunun "dini referanslı" olduğunu belirterek, dünya genelinde Müslümanları hedef tahtasına koyan hem dini hem de etnik referanslı nefret olduğuna dikkati çekti.

Özcan, "Şu bir gerçek, hangi motivasyonla olursa olsun buradaki eylem, tipik standartlara tam olarak uyan bir terör saldırısıdır." ifadesini kullandı.

Teröristin hazırladığı nefret manifestosunun, zihin dünyasının nasıl çalıştığının göstergesi olduğuna dikkati çeken Özcan, "Teröristin dolaştığı medya ve sosyal medya çevresinde hedefe koyulan Müslümanlar ve Türkler. Teröristin manifestosunda ötekileştirdiği yapılar en fazla göz önünde bulunan ve var olan sisteme itiraz eden Türkler olduğu için sadece İslamofobiyle yeterli kalmayıp, hedefe Türkleri de koymuş." dedi.

Özcan, teröristin zihnindeki öteki sembolünün sadece bugünü değil, tarihsel bir hesaplaşma olarak Türkleri de koyduğuna işaret ederek, "Teröristin temel motivasyonu İslamofobi ve Türkofobinin iç içe geçmiş hali. Ötekileştirdiği grup ağırlıklı olarak Türkler ve Müslümanlar." ifadelerini kullandı.

"Terörist, Batı'daki aşırı sağın söylemlerinden etkilenmiş"

SETA Brüksel Koordinatörü ve Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı, Yeni Zelanda'daki terör saldırısının temelinde Batı'da Soğuk Savaş'ın ardından başlayan ve özellikle de 11 Eylül'den sonra gittikçe şiddetlenen "İslamofobik söylemler" olduğu açıklamasında bulundu.

Bu nefret söylemlerinin, sadece aşırı sağ gruplar tarafından değil, siyasi elitler, entellektüeller ve ana akım medya tarafından da yaygınlaştırıldığına dikkati çeken Bayraklı, "Bu üretilen retorik ve nefret dili sadece söylem düzeyinde kalmıyor, bugün gördüğümüz gibi Müslümanlara karşı bir şiddete de dönüşüyor." dedi.

Saldırının arkasında İslamofobinin yanı sıra Türk düşmanlığının da olduğunu vurgulayan Bayraklı, "Batı'da İslamofobi ile Türkofobi başa baş giden, birbirini besleyen iki olgudur. Bu, tarihsel olarak da bugün de böyle. Batı'daki aşırı sağ, İslam'ı Türkler ile özdeşleştirdiği için Türk karşıtıdır." ifadelerini kullandı.

Enes Bayraklı, Avrupa'da aşırı sağın "Türkiye Müslüman bir ülke, Avrupa'nın bir parçası değil", "Türkiye Avrupa Birliği'ne alınmamalı" şeklindeki söylemlerinin arkasında Türk karşıtlığının olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Bayraklı, "Yeni Zelanda'daki terör saldırısını gerçekleştiren teröristin, Batı'daki aşırı sağın bu söylem ve ideolojilerinden etkilendiğini görüyoruz." ifadesini kullandı.

"Batı'da İslam'ın temsilcisi Türkler görülür"

İstanbul Şehir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara da Yeni Zelanda'daki terör saldırısının arkasında beyaz ırkçılık, faşizm, İslamofobi ve Türk karşıtlığı olduğunu söyledi.

Büyükkara, "Batı'da tarihi olarak Türk fobisi ile İslam fobisi hep yan yanadır. Son zamanlarda, Arap veya İran unsuru öne çıkmıştır fakat daha geriye gidecek olursak, hem Arap hem de İran unsurlarından daha fazla İslam'ın temsilcisi Türkler görülür." ifadelerini kullandı.

Teröristin nefret manifestosunda özellikle İstanbul'un ismine yer verdiğine dikkati çeken Büyükkara, manifestoda İstanbul'un batısına tümüyle Batı'nın hakim olması gerektiğine ve İstanbul'un, Türklere yani Müslümanlara ait olmadığına dair net ifadeler bulunduğunu hatırlattı. Büyükkara, manifestoda ayrıca Ayasofya'nın minarelerinin yıkılacağı ve cami olmaktan çıkarılacağı şeklinde teröristin İslam karşıtı beklentilerine yer verdiğini kaydetti.

Büyükkara, Batı'nın söz konusu terör saldırısıyla ilgili bundan sonraki tutumuna ilişkin daha önceki saldırılarda sergilediği tutumu tekrarlayacağı görüşünü paylaşarak, "Akıl sağlığının yerinde olmadığı söylenecek. Norveç'teki saldırıda olduğu gibi bir takım etiketler yükleyecekler. Doğrudan Hristiyanlığı hedef alan bir şey söyleyeceklerini sanmıyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Editör: TE Bilişim