Sosyal medya ve sosyolojisi üzerine eserleri ve araştırmaları olan Doç. Dr. Levent Eraslan, 24 Haziran seçimleri öncesinde sosyal medya ve siyasal iletişim üzerine bazı öneriler sundu.

"2008 yılında ABD seçiminden başkan olarak çıkan Barack Obama 16 milyon dolarlık seçim bütçesinin 8 milyon dolarını sosyal medya için harcamıştı. Yapılan çalışmalar gösterdi ki Obama aldığı oyların yüzde 8'ini sosyal medya üzerinden yaptığı çalışmayla kazanmış. Bir başka deyişle seçim kazanmada sosyal medya stratejik bir öneme sahip" diyen Doç. Dr. Levent Eraslan, Türkiye'nin sosyal medyanın önemini bazı toplumsal olaylarda çok açık gördüğünü ve önemsediğini belirtti. 

Eraslan, "Ortalama bir Türk internet kullanıcısı günde 7 saatten fazla zamanını internete bağlı olarak geçiriyor ve bu sürenin yaklaşık 3 saati sosyal medya kanallarında geçiyor.  54.3 milyon internet kullanıcı ve 51 milyon  sosyal medya kullanıcısı bulunmakta (Nüfusun% 63’ü). Bu istatistikler gösteriyor ki Türkiye sosyal medya ağ ve uygulamalarını kabullenmiş ve toplumsal yaşamın her alanında etkin kullanmakta. Bunlardan biri de siyaset" dedi. 

SİYASET ALANINDA SOSYAL MEDYA KULLANACAKLARA ÖNERİLER 

Erarslan, "Sosyal medya da dağınık ve savruk siyasal propaganda etki değil eksiklik oluşturur. Bu yüzden ciddi bir sosyal medya seçim stratejisi belirlenmeli. Seçim bölgesindeki seçmenlerin sosyal medya alışkanlıklarının tespiti gerekmektedir. Seçmen kitle saat kaçta sosyal medya ile ilgilenmekte, sosyal medya kullanım alışkanlıkları nasıl seyretmekte gibi.  Örneğin, 2018 yılında Türkiye’de en yoğun kullanılan sosyal medya ağları sırasıyla şunlar; Youtube, Facebook, Whatsapp, Instagram, FB Messenger, Twitter. Bu yoğun kullanılan ağlarda siyasi iletişim sonuç verebilir ancak, Tumblr ve Pinterest gibi az kullanılan alanlarda siyasi iletişim sonuç vermeyecektir.  Türkiye’de internet kullanıcıların yüzde 64’ü her gün video izlemekte olması Youtube paylaşımlarını önemli kılmaktadır.  Sosyal medyada siyasal iletişimin ilk kuralı mesajı açık net ve anlaşılır sunmaktır. Çünkü hızlı bir iletişim sürecinde önemli olan uzun cümleler değil etkili fragmanlar sunabilme becerisidir.

İkinci kural ise mesaj verilecek grubun profil analizinin yapılmasıdır. Gençlere dönük mesaj verilecek ise onların dünyasından alıntılar etkili olur. 65 yaş üstü yaş grubuna politikalar üretecek bir aday Instagram’da paylaşım yaparsa boşa zaman ve emek harcamış olacaktır. 

Sosyal medyada siyasal iletişimde üçüncü kural siyasi rakipleri tahrik etmek, küçümsemek, onlara hakaret etmek yerine mantıklı argümanlar üretmek ve saygılı bir dili kullanabilmektir. Yapılan araştırmalar hakaret ve tehdit mesajlarının itici etkisini ortaya koymaktadır. 

Sosyal medyada siyasal iletişimde dördüncü kural gerçekçi istatistik, önerme ve çözümleri sunabilmektir.  Projeleri olan adayların mesajları ilgi çekmekte ve etki oluşturmaktır. Farklılığı ortaya konulan çözümlerin orijinalliği belirleyecektir. Sosyal medyada siyasal iletişimde beşinci kural tüm bunları gerçek kişilerce yapılmasıdır. Birçok siyasetçi danışman ya da kendi yakınlarına sosyal medya hesaplarını teslim etmektedir. Elbette saha çalışmasında sosyal medya paylaşımlarına zaman ayırmak zor olabilir fakat paylaşımların başkaları tarafından yapılması seçmen üzerinde olumsuz etki bırakmakta samimiyeti azaltabilmektedir. 

Seçim kampanyasında photoshop’lar ve capsler etkili değil. Bunlar seçmenlerin adaya olan güvenirliğini azaltabilmektedir. Abartılı resimler, gerçeğinden farklı fotoğraf oyunları yerine gerçeği olduğu gibi sunabilme değerlidir" ifadelerini kullandı. 

"Sosyal medyada mizah kullanmak çok değerli. Birçok siyasetçinin mizahı kullanarak sonuç aldığı bilinmektedir" diyen Doç. Dr. Levent Eraslan, şunları kaydetti: "Sonuç olarak fazla düşünülmeden atılıvermiş bir mesaj, özensiz bir fotoğraf, farklı yorumlanabilecek görüntüler kampanyaya umulmadık zararlar verebilir. Elbette uzmanlar kullanılabilir ama eline, beline, twitine sahip yeni atasözünü unutmamak gerekmektedir." 

HABER MERKEZİ 

Editör: TE Bilişim