Miroğlu;  ''Romanlarını severek okuduğum, türkülerini dinlerken dalıp gittiğim Livaneli'nin son romanı Huzursuzluk okuru gerçeklik duygusundan koparan bir ideolojik metin olmuş maalesef.. Mardin'i anlatıyor diye bir solukta okudum, ama burda anlatılan Mardin'in gerçek Mardin'le maalesef bir ilgisi yok. Roman elbette gerçeğin kendisi değil, ama bu, isteyenin kalemi eline alıp Mardin'i bir DAEŞ cenneti olarak anlatma özgürlüğü anlamına gelmiyor. Romana göre, DAEŞ  militanları sokaklarda gruplar halinde dolaşıyor ve roman kahramanını Ezidi bir kızla evlendi diye kurşun yağmuruna tutuyor! Oysa ben tam tersini hatırlıyorum, 6-7-8 Ekim olaylarında, sadece sakalları var diye, sakallı insanlar sokak ortasında linç edilmiş ve araçlarında yakılmışlardı.

Sayın Livaneli dünya çapında bir yazarımız, UNESCO elçisi, biz de Mardin'i dünya UNESCO mirasıyla buluşturmaya çalışıyoruz, 'Elçi' Mardin'i böyle anlatırsa UNESCO'daki karar alıcılara kendimizi nasıl anlatacağız? Hoş bir şey değil bir romana beddua etmek ama Mardin için de bunu göze alıyorum: İnşallah 'Huzursuzluk' başka dillere çevrilmez de, bu gerçek dışı romanla sadece biz, biz bize kalırız..Keşke Sayın Livaneli'ye ziyaret ettiği kasre kanco'da bir Mardinli de gerçek Mardin'i anlatsaydı..'' dedi.

Editör: TE Bilişim