Çocukluk yıllarında tanıştığı tiyatro yolculuğunu başarıyla sürdüren Tiyatro Sanatçısı Onurcan Arıkan, tiyatro sevgisini ve hedeflerini anlattı. Konya Devlet Tiyatrosu serüveni başlamadan önce kendi halinde Karagöz Kukla Tiyatrosu yapan ve başarıyı yakalayan Arıkan, Konservatuvar’dan mezun olduktan sonra Konya Büyükşehir Belediyesi Medeniyet Okulu Projesi’nde de yer aldı. Şimdilerde daha çok İstanbul’da tiyatro yolculuğunu sürdüren Arıkan, alanında ilerlemeyi ve kamera önünde işler yapmayı hedefliyor.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz
25.05.1998 Kırıkkale doğumluyum. Babamın işi nedeni ile Kırıkkale’den 2003 yılında Konya’ya taşındık. Enerjik sporu sanatı müziği kısacası sanatla alakalı birçok şeyi seven yerinde duramayan biriyim diyebilirim.
Tiyatro ile ne zaman ve nasıl tanıştınız?
Tiyatro ile tanışmam ilkokul yıllarıma dayanıyor. Okullarda her yıl özenle kutlanan milli bayramlarda sahne almamla başlıyor her şey. Çok iyi hatırlamamakla beraber sanırım 19 Mayıs kutlamaları idi ilk okul öğretmenim Esin Tuna ve Arzu Özdengül sayesinde bir skeç oynayarak sahneye adımımı attım. Daha sonrasında ise okulda yapılan birçok etkinlikte aranan kişi olmuştum. Ama bunun devamlılığını sağlayan etkinlikler benim tiyatroya daha da çok ilgimin artmasını sağlamıştı. İlk okul yıllarımda yaşadığım en büyük deneyimlerden birisi ise yaklaşık 250-300 kişilik bir sahnede oyun oynamak olmuştu. Yine bende emekleri olan ilk okul öğretmenlerim Esin Tuna Emel Erkin Sevilay Adıbelli Arzu Özdengül Nurullah Harmankaya Ayşe Gül Çakabay ve ismini sayamadığım diğer öğretmenlerime de buradan teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Konya Devlet Tiyatrosun da yer almadan önce kendi halimde Karagöz Kukla Tiyatrosu yapıyordum. Daha sonra Konservatuvardan mezun olunca Konya Büyükşehir Belediyesi Medeniyet Okulu Projesinde yer aldım.
Sizce kamu tiyatrosu olarak en büyük tiyatro kuruluşu hangisidir?
Kamu tiyatrosu olarak ülkemizin en büyük kuruluşu Devlet Tiyatrolarıdır. Ve Tamamen profesyonel kişilerden oluşmaktadır ve bu yapının bir kolu olan Konya Devlet Tiyatrosunda sahne almak büyük bir deneyim heyecan ve gururdur benim için.
Konya’da tiyatro adına yapılan etkinlikler hakkında neler söylersiniz?
Aslında Konya’da birçok şey yapılıyor. 25 yıldır Konya devlet tiyatrosunun aktif bir şekilde oyunlar çıkarması, bunun yanısıra Konya Şehir Tiyatrosunun açılması ve özel tiyatroların Konya’ya turne yapması şehirde ki tiyatro ortamını ileriye taşıyor diyebilirim.
Sanat hayatında unutmadığınız anılarınız var mı?
Yaşadığım birçok şey var ama hiç unutamadığım bir olay dan bahsetmek istiyorum ama bu sefer sahne arkasında değil sahnede olan bir durum.
Konservatuvar son sınıfta oynadığımız bir oyunda sahne gereği Kılıç ile Partnerimin üzerine kılıcı çekip yürümem gerekiyordu. Ama kılıç bir türlü kınından çıkmıyordu.
Çünkü kılıcı kınına plastik kelepçe ile kelepçelemişti sınıf arkadaşlarım o anki durumumu gözlerimde ki siniri anlatmak şuan tabii ki mümkün değil ama hiç unutmadığım bir andı.
Tiyatroda usta-çırak ilişkisi var mıdır? Bu konuda neler söylersiniz?
Tiyatroda usta çırak ilişkisine önem veren oyunculardanım ben. Ama gerçekten size bu mesleği sahnede deneyimlendirecek yol gösterecek bir ustanın izinden gitmek farklı bir yol gösterecektir. Konservatuvar eğitimi almak ise tiyatronun nasıl bir disiplin ile yapılacağının temel yeridir. Tabii ki bir konservatuvar eğitimi olmadan (Kamu tiyatroları hariç) olmaz demiyorum ama konservatuvar eğitimi almamayı çok büyük bir eksiklik olarak ta görüyorum.
Sanattaki motivasyon kaynağınız nedir?
Motivasyon kaynağı denir mi anlatacaklarım bilmiyorum ama şöyle bir giriş yapayım:
Konya’da yaşıyorsunuz ve Konya’nın bilenler bilir döneminin en hareketli mahallesindesiniz yani Araplar Mahallesi. Oradan çıkıp meslek lisesi okuyan ardından bir şekilde tekrar yolu tiyatro ile kesişen ve şuan da devlet tiyatrosu sahnesinde sahne alan ayni zamanda Konya’da ki profesyonel oyunculardan oluşan tek tiyatro ekibine sahip olan birisi olarak diyebilirim ki hayallerinden ve ümit etmekten aynı zamanda mücadele etmekten vazgeçmesinler ki istediklerine ulaşabilsinler.
Tiyatro Adel’in serüvenini anlatır mısınız?
Evet beni heyecanlandıran soru. Hayalim olan bir projeydi bu oluşum.
Yaklaşık 2-2.5 yıl öncesine dayanıyor. Uzun zamandır aklımda olup bir türlü gerçekleştiremediğim, cesaret edemediğim, bir zamanda bir telefon konuşması ile başladı her şey. Aradığım kişi ise hocam abim olan Eskişehir Şehir Tiyatrosu sanatçısı Tiyatromun ilk oyunun yönetmeni Hakkı Kuş idi. Onun Konya’ya gelişi ile Tiyatro Adel’in profesyonel yolculuğu başladı. Ekibimin tamamı konservatuvar mezunu sanatçı arkadaşlarımdan oluşuyor, her biri birbirinden değerli ve yetenekli işini çok seven bir ekiple yola devam etmek beni de gururlandırmıyor değil. Buradan da her birine ayrı ayrı selamlarımı göndermek istiyorum.
Bu proje nerede başladı?
Tarihi Medrese Kahvehanesi’nde bildiğim kadarı ile 8-10 yıl arasına dayanıyor bu proje. Konya Şehir Tiyatrosu Oyuncuları Fatih Dinçer ve Seyfullah Gönen tarafından başlatılan bu projeyi şuanda Tiyatro Adel olarak bizler devam ettiriyoruz. (Buradan bu projeyi başlatan değerli oyuncular Fatih Dinçer ve Seyfullah Gönen’e de teşekkürlerimi iletiyorum.) Bir düşünün; geleneklere bağlı Osmanlı dönemini anımsatan bir Kahvehanede bir şeyler yer-içerken içeriye ansızın giren oyuncular tarafından bir oyunun içinde buluyorsunuz kendinizi. Sonra al gözüm seyr eyle…
Buradaki oyunlar nasıl ortaya çıkıyordu?
Tarihi Medrese’de oyun yazımları Tiyatro Adel oyuncularından Ömer Faruk Avcı’ya ait Kahraman Türk Kadını (Şerife Bacı), Fatih Sultan Mehmet, Konyalı şehit Hasan ve Agâh Efendi ile İbiş oyunlarımızı sahneliyoruz. Seyircilerden çok güzel tepkiler alıyoruz. Hiç unutmadığım bir sahne anımı da burada yaşadım. Konyalı şehit Hasan oyunumuzu oynadığımız esnada bir seyircimizin gözünden yaş aktığını gördüm oyun bitiminde ise yanına gidip tanışmıştım. Oyundan çok etkilendiğini dile getirmişti. Yaşadığımız bu an bizim için çok kıymetliydi.
Sanat yolculuğunuzu nerede sürdürüyorsunuz ve hedefleriniz neler?
Sanat yolculuğuma bir taraftan da İstanbul’da devam ediyorum. Tiyatroyu seviyorum ama kamera önünde işler yapmayı daha çok istiyorum diyebilirim. Bu yüzden ayın belli günlerini İstanbul’da geçiyorum. Kim bilir bakarsınız aniden bir yerlerde görünmeye başlayabilirim.
(Bu keyifli röportajı benimle gerçekleştiren sayın Alaaddin Aladağ Beyefendi’ye teşekkürlerim ile.)
