Gürültülü bir genel seçim atlattık. Gerçi bizde bütün seçimler tantanalı geçer. Partiyi mezhep haline getirenler mi, dinimsi (dine yakın fakat din değil) hale getirmeye teşebbüs edenler mi mebzul şekilde varlıklarını muhafaza ettiler. Halen etmekteler. 

Mart 2019’da mahalli seçimler var. Bazıları “yerel” seçim diyorlar. Halbuki “yerel” lafı “yer” kökünden uydurulmuş bir kavramdır ve mekân anlamına geldiği gibi “kötülemek” (yermek) şeklinde de kullanılır. Halbuki “yerel” yerine “mahallî” kelimesi kullanılsa hiç mesele kalmayacak. Ama içimizde Türk milletinin köklerine ve kök değerlerine allerjisi olanlar var ya, bu tercih onların bir kısmına aittir. Bir kısmı da bilmeyerek ve düşünmeyerek akıntıya kürek sallıyor. 

Biz diyoruz ki, kullandığımız kelimeler Türkçe olmalı ve uydurukça olmamalıdır. Daha doğru bir ifadeyle yüksek Türkçe olmalıdır. Mesela “yerel” kelimesi Türkçedir fakat uydurukçalaşmış bir Türkçedir maalesef. 

Yukarıda “yerel” kelimesinin hangi anlamlara geldiğini kısaca izah etmeye çalıştık. 

“Mahalli” kelimesi yüzlerce yıl milletimiz tarafından kullanılmaktadır. Niye bu kelimeyi tercih etmiyoruz? Çünkü bu kelimede (mahallî) ecdadımızın alı teri var. 

Çünkü bu kelimede Kur’an-ı Kerim kokusu var. 

Türk milletini köklerinden koparmak isteyenler “mahalli” kelimesinin yerine “yerel” gibi uyduruk ve nevzuhur bir acubeyi ikame etmek istediler. Bu kelimeyi (yerel) kullananların bir kısmı meselenin farkında değil. Bizim hatırlatma yapmak istediğimiz meselenin farkında olmayanlardır. Yoksa 1930’lu yıllarda Türkçeye kast edenler, ne yaptıklarını gayet iyi biliyorlardı. 

Her neyse benim anlatmak istediğim farklı bir husustu. 

Mahalli seçimler sebebiyle partilerin ittifakından ve itilafından (bu kelimenin ne demek olduğunu aşağıda vereceğim) söz ediliyor. 

Parti derken siyasi partiler kast ediliyor. 

Herkes siyasi partilere yoğunlaşmış görünüyor. 

Halbuki ülkemizde daha mühim “partiler” vardır. 

Mesela kokteyl partiler ve konken partileri. 

Söz gelimi okul sonrası kokteyl partileri, sosyalleşme bakımından çok “önemlidir”. Özellikle liselerde mezuniyet merasiminde bu  tür kokteyllerin “önemi” çağdaşlaşma adına üzerinde durulması gereken bir husustur. 

Cumhuriyet’in ilk yıllarında bol bol verilmiş ve halkımız “çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmayı” başarmıştı. 

Günümüzde çağdaşlaşma “muasır medeniyet seviyesini aşmak” şeklinde devam ediyor. 

Not:”İttifak”, kendi isteğiyle bir araya gelmek, “îtilaf” zoraki bir araya gelmek. “Parti” kelimesi 1935’den sonra kullanılmaya başlandı. Bu tarihe kadar “fırka” kelimesi kullanıyordu. Niye “fırka” kelimesi terk edildi diye sorarsanız, bunun cevabını Kemalistler şöyle veriyor; “Efendim, fırka kelimesi yabancıdır (Arapça)”. Bunlara “party” kelimesinin ne kadar “tanıdık” olduğunu soramazsınız. Çünkü hürriyet 1945 yılından sonra kendini hissettirdi. Bu tarihte malum çok partili sisteme geçtik. 

SEVGİ 

Kimi seveceğiniz sizin tercihinizdir. Benim tercihim sevgili peygamberim ve O'na yakın olanlardır.

Size acizane tavsiyem; seveceğiniz kişi veya kişileri önce tanımaya çalışın. Daha sonra sevginizi tevcih edin.

Tarihi şahsiyetleri sevip sevmemek sizin tercihinizdir ama asla hakaret etmeyin.

Unutmayın sevgi kalp işidir ve kişiye mahsustur. 

Kişi sevdiğiyle beraberdir. "Söyle arkadaşını söyleyeyim seni" Türk atasözüdür. 

Türk atasözlerinin % 90'nı, ya hadis-i şerif ya da ayet-i kerimeden mülhemdir. Mesela yukarıdaki ata sözümüz, benim sevmeyi tercih ettiğim sevgili peygamberimizin "kişi, kişinin aynasıdır" hadisinden mülhemdir. 

Her zaman söylüyoruz bir kere daha ifade edelim; Türk milleti sadece Müslüman değildir, aynı zamanda İslamiyet'i (ehl-i sünnet) temsil mevkiindedir. 

Ne mutlu Müslüman olana. 

Ne mutlu İslam (ehl-i sünnet) bayrağını taşıyana yardım edene. 

Ne mutlu atamız Sultan Alparslan'ın emanetine (Anadolu) sahip çıkana.