İnsanoğlu olarak hep bir çıkar peşinde oluyoruz!

"Birileri ben çıkarcı değilim" diyebilir, onlara diyecek bir sözümüz yok.

Hayatımızda sık sık böyle 'menfaatçilik, durumdan nemalanma... gibi' durumla karşılaşırız.

Şimdi önümüzde genel seçim var.

7 Haziran'da gerçekleştirilecek seçim öncesi adaylar yoğun bir şekilde çalışıyor.

Sık sık vatandaşla, esnafla bir araya geliyor, derdini dinliyor sorunlarının çözümü için partilerine destek vermeleri gerektiğini anlatıyor.

Bazen karşılarına öyle insanlar çıkıyor ki, "Şu ilden geldim, yolda kaldım, gidecek yerim yok bana yardım edin" diyen dilencileri geçmiş vaziyetteler.

Milletvekili adayı, "Desteklerinizi bekliyoruz" diyor hemen, "destek veriyim bu seferlik ama yola gideceğim otobüs biletimi alın, evimin kirasını ödeyin, yardımda bulunun..." şeklinde istekte bulunuyor.

İnsanlar hep seçim dönemlerinde, (Makarna, kömür, giysi, gıda, para...) yardımlara alıştıkları için gördükleri her adaydan bir şeyler koparmanın derdindeler.

Ne kadar acı bir durum. Vatandaşların bu isteklerde bulunması ne kadar acı bir gerçekse onları bu duruma düşünler de o kadar suçludur.

İnsanlara balık tutmayı değil de balık yemeyi öğretenlerin eseri sonucunda toplum bu hale gelmiştir.

Ama Türk Milleti, ferasetlidir, onurludur. İçinde bulunduğu bu uykudan, aymazlıktan kurtulup titreyip kendine dönecektir.

Toplumu bu hale nasıl menfaatçi, çıkarcı siyasetçiler getirdiyse aynı şekilde onurlu, vizyonlu siyasetçiler toplumu içine düştüğü yanlıştan kurtaracaktır...

CIRCIR BÖCEĞİ VE ÇİFTÇİ

Genç bir çiftçi hayatında ilk defa New York'a  gitmişti. Gökdelenlerin yüksekliği ve insanların çokluğundan şaşkına donmuştu.

Kalabalık  bir bulvarda yürürken, kulağına aşina bir cırcır böceği sesi geldiğini  zannetti. Durdu ve dikkatle dinledi. Evet, bu bir cırcır böceğiydi.

Ses büyük bir mağazanın önündeki çalıların arasından geliyor gibiydi. Bunun üzerine bu büyük çalı kümesine yönelip bakınmaya başladı.

Bir mağaza görevlisi dışarı çıkıp, "Yardımcı olabilir miyim" diye sordu.

"Hayır, teşekkür ederim"  dedi genç adam.

"Sadece şurada bir cırcır böceğinin sesini duyduğumu sandım."

"Hayır" dedi görevli, "New York'ta bulunmaz."

Genç çiftçi cırcır böceğini buluncaya kadar cırlak sesi takip etti, onu eline aldı ve "Tamam iste burada" dedi.

 Genç adam  bu çalının önünden her saat binlerce insan geçmesine karşılık cırcır böceğini duyanın bir tek kendisi olmasına çok şaşırmıştı. Bunun üzerine küçük bir deneme yapmaya karar verdi. Elini cebine atıp bir çeyrek çıkardı ve havaya attı. Paranın kaldırıma vurduğu anda, düşen bozukluğu aramak için yürümekte olan 24 yaya durdu.

Psikologlar genç adamın şahit olduğu olay için bir tanım kullanırlar. Buna algıda seçicilik denir  ve belli şeyleri görmek ve belli sesleri duymak için kendimizi eğitiriz anlamına gelir.

Gökyüzüne bakıp kuşları algılayın, kırlara gidip çiçekleri algılayın, çocuklara bakim saflıklarını, güzelliklerini algılayın, ağaçlara bakıp dallarını, yapraklarını algılayın. Hayvanlara bakıp doğallıklarını algılayın, insanlara bakıp güzelliklerini (mutlaka güzel tarafları vardır) algılayın.

Algıladığınız yalnız para sesi olmasın.