Özgecan'ın Katillerine İdam Yeterli mi?

Türkiye yıllardır kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddeti tartışıyor. Bu tartışma sonlanmak yerine her geçen yıl üzerine biraz daha koyarak devam ediyor. Kadına yönelik şiddette akıl almaz ve hiçbir vicdan sahibinin kabul edemeyeceği yöntemler uygulanıyor.

Geçmiş yıllarda bir Münevver Karabulut cinayeti vardı, yıllarca gündemi işgal etti. İnsan olanın havsalasının alamayacağı bir şekilde işlenen cinayet sonrası maktul parçalara ayrılmış vaziyette çöplüğe atılmıştı.

Bu olaydan önce veya sonra da onlarca kadına yönelik şiddet haberi izledik. Karısın sokak ortasında bıçaklayan magandalar (daha önce de olmuştu geçen hafta yine yaşadık), karısını sokak ortasında kurşunlayanlar, tekme tokat dövenler vs.

Bu tür şiddet vakaları daha önceleri de görülüyordu. Hata şiddet gören kadınların sığınabilmesi için mor çayı evleri kurulmuştu! Fakat 2000 yılından sonra bu şiddet olayları katlanarak devam etmeye başladı.

Resmi verilere göre 2014 yılında 294 kadın öldürüldü. Bu yılın ilk bir buçuk ayında ise 29 kadın öldürüldü. Olayın hangi boyutlara ulaştığını artık siz düşünün.

***

Son olay ise Özgecan Aslan isimli bir kızımızın başına geldi.

Tarsus'ta yaşayan Üniversite öğrencisi Özgecan Aslan, evine gitmek için bir arkadaşı ile birlikte bir minibüse biniyor. Arkadaşı minibüsten indikten sonra Özgecan evine ulaşmak için yoluna devam ediyor. Ancak minibüs şoförü bu masum kızın güvenine layık birisi değil. İnsan görüntüsünde ama insan değil. 

Özge minibüste yalnız kalınca bu insanlıktan nasibini almamış yaratık güzergâhı değiştiriyor. Bunu fark eden Özgecan müdahale ediyor ve aralarında bir mücadele başlıyor. Sapık, kızın kendisine karşı koymasına sinirleniyor ve eline geçirdiği demir çubuk ile kıza vurmaya başlıyor. Böylece gücünü ve erkekliğini! İspat etmiş oluyor kendince! Korkmasını gerektirecek bir durum da yok ortada! Daha önce bu gibi durumlarda verilen cezalar caydırıcı olmaktan çok uzak!

Özgecan bütün gücü ile kendini savunmaya çalışıyor, mütecavizin yüzüne tırnaklarını geçiriyor, çırpınıyor! Ancak insanlıktan nasibi olmayan cani, kızı öldürdükten sonra hayvandan farklı olduğunu da düşünerek gösteriyor. Kızın tırmalaması sonrasında tırnakları arasında kalan deri parçalarının delil olmaması için Özgecan'ın ellerini kesiyor. 

Sonra devreye bu yaratığı yetiştiren baba ve arkadaşı giriyor! Çocuklarını tutup adalete teslim etmek yerine Özgecan'ın o günahsız bedenine benzin dökerek yakıyorlar. Bunlara insan diyebilmek için insanlığımızı kaybetmiş olmamız gerek. Sadece insan suretinde yaratılmış mahlûklar diyebiliriz. 

Şimdi bu caniler adaletin elinde. Verilecek ceza belli. En fazla müebbet verilebilir ve hiçbir aftan ve ceza indiriminden yararlandırılmazlar. Bu ceza oranı böylesine bir vahşetin karşılığı olabilir mi?

İdam cezasının tekrar konması tartışmaya açılsın isteniyor. Bu tartışmanın açılmasına ve idam cezasının bazı suçlar için tekrar getirilmesine ben de evet diyorum. Ama idam cezası bu üç cani için bir kurtuluş olur. Bunlara öyle bir ceza verilmeli ki âleme ibret olmalı. 

Mesela bu üç cani İĞDİŞ edilebilir. Burada özellikle HADIM kelimesi yerine İĞDİŞ kelimesini kullandım. Çünkü erkekliği alınan insana hadım, erkekliği alınmış hayvana ise iğdiş denir.  İğdiş edilen bu canilerin her birisi değişik cezaevlerinin kadın koğuşlarına burada yatan kadınlara hizmet etmek için gönderilir. Bunlar ölünceye kadar iğdiş edilmiş bir halde kadın mahkûmların hizmetinde bulunur ve aynı koğuşta her gece ölüm korkusu çekerek yaşamaya çalışırlar.

***

Olay ülke genelinde büyük bir infiale sebep oldu. Cinayet toplumun bütün kesimleri tarafından lanetlendi. Avukatlar canileri savunma görevini üstlenmeyecekleri yönünde açıklamalar yaptılar.

Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan, idam cezasının tekrar gündeme gelebileceğini açıkladı. İnsanların can ve mal güvenliğinden sorumlu Başbakan, “Fırat nehri kıyısında bir kuzuyu kurt kapsa sorumlusu biziz” düşüncesinden hareketle Antalya'da açılacak Gençlik Merkezinin ismini “ÖZGECAN ASLAN GENÇLİK MERKEZİ” koymayı kararlaştırdı. 

Halbuki yapılması gereken, meclisi hemen toplantıya çağırmak ve bu olay ve benzerleri için hemen özel bir yasa çıkarmak olmalı idi. Bu karara muhalefetinde tamamının destek vereceğinden hiç şüphe etmemek gerekirdi. Ancak bu vahşet de politikaya kurban edildi ve ÖZGECAN'ın ismi sadece bir gençlik merkezinde yaşayacak. Katiller ise en yüksek cezayı alıp kalan ömürlerini cezaevinde geçirecekler. 

Zengin olsalardı belki de onlarda Münevver Karabulut'un katili Cem gibi olurlardı!