Beyin göçü ile insan kaybediyoruz.

Beyin göçünü tersine çevirmemiz lazım.

Cümlelerini hepimiz bir şekilde duymuşuzdur.

Nedir bu göç eden beyin? Neden göçer? Nereye doğru göçer?

Neden bu konuyu seçtim?

Düşünün ülkemizin ilk 80 beyni kim? Hangi yeteneklerle donatılmış? Bunları gerçekten belirleyebilsek ülkemizin kalkınması ve gelişmesi nasıl olur?

Bu beyinden kast edilen, bir ülkenin yetişmiş, kaliteli insan kaynaklarının başka ülkelerin eğitim, yaşam koşulları, ekonomik imkanlarının cazibesi, iş ve kariyer imkanlarının genişliği ile kendi ülkelerinden o ülkelere göç etmesidir.

Birçok ülke dünyadaki yetenekli, becerikli, yetiştirilebilir potansiyeli olan bu insanları kendi ülkelerine çekmek için yüzlerce yıldır projeler yapmış, eğitim kurumları açan sistemler kurmuşlardır.

Osmanlı da fetih ettikleri yerlerde Hıristiyan tebaadan özel yetenek, beceri ve biyolojik bazı şartları taşımış çocukları alıp, Enderun Mektebinde yetiştirmiş,  devletin önemli kurumlarında görevlendirmiştir.

Yani devletler daha etkili, daha işlevsel yönetim icra edebilmek için bu tip seçici eğitim kurumları açmışlar.

Kim bilir ne cevherler kıyıda köşede harap olup, gidiyor?

Ne filozoflar var? Doktorlar, ustadlar? Bunlar keşfedilebilseydi ülkesi ve milleti adına ne keşifler yapacak,  ne kadar güçlü stratejik adımlar atacak, insanlık adına güzel fikirler üretecek, sanat olup ses ve renklerle insanlığa ayna olacaklardı?

1996 dan beri Bilsem adında bir kurum kurulmuş.  Bilim ve sanat merkezi. Her ilde var. Bazı illerde birden fazla.

İlkokulda çocuklar çeşitli ölçme teknikleri ile bu merkezlere yönlendiriliyor.

Burada ailenin ve ilkokul öğretmenlerinin samimiyeti, dikkati, gayreti çok önemli.

Yapacak çok iş var.

İlk zamanlarda insanların doğal yeteneklerine göre seçim yapılırken son zamanlarda zengin çocuklarının kurslarla destekledikleri sınavlarla seçimler yapıldığı için biraz sulanmış gibi. Ama onun da önlemi araştırılıyor.

Sevindirici olan bazı üniversiteler de konuya el atmış olmaları.

Ancak daha güçlü takip lazım.

Belirli bir eğitimden sonra bu çocukların başka güçlerin etkileri, cazibeleri ile asıl amacından uzaklaşmaları mümkün.

Bu konuda da ilk mezunların nerelerde nasıl oldukları araştırma konusu yapılmalı. Bu konuda üniversitelerin yapacağı çok iş var.

Bu insanların devletin istiklal ve istikbalini etkileyen projelerde görev ve sorumluluk alıncaya kadar gelişimleri izlenmeli, önleri açılmalı gelişebilecekleri ortamlar hazırlanmalı.

Bazen aile bazen çevre bazen cazip imkanlar para, mevki gibi etkiler bunların yön değiştirmesini sağlayabilir.

Sadece öğretimle bu insanların gelişimi sağlanamaz, eğitimle toplumsal duyarlılıklar,  insanlık ve toplumu adına gerekli her türlü milli hedeflerle de donatılmalı.

Yanlış çarklarda bu yeteneklerin kaybolması da mümkün. Yanlış yöneticiler, patronlar, politikacılar bu insanların gelişmesini engelleyebilir.

Hatta benim iddiam bu insanların bulunup yeteneklerine ve becerilerine göre gelişmeleri milli bir sorun. Doğru yapılması en az petrol rezervi bulmuş kadar,  bilimsel keşif yapmış kadar ülkemiz için stratejik bir adım.

Hatta sır olarak yapılması gereken bir iş.

Her il, ilçe, belde kendi saklı yeteneklerinin peşinde olmalı. Bu yetenekleri ortaya çıkaracak toplumsal yapılanmalar organize edilmeli.

Keşke sanayi odaları bu işin peşinde olsa?  Ticaret odaları bu konuda ellerini taşın altına koyabilseler. Maalesef bu konuda alacağımız çok yol.

Sanayicilerimiz henüz parasal büyümeyi gelişmenin önünde tutuyor.

Bırakın özel yeteneklerle çalışmayı, çoğu patron ellerindeki normal yetenekteki insanları bile geliştiremiyor.

Bence ekonomiyi temsil sanayi odaları, Osb’ler, Ticaret odaları devletin bu konuda tamamlayıcı gücü olmalı. Paydaşı olmalı.

Bu da hedefinde stratejik ürün üretmek isteyen yatırımcılarla olur. Bunun için de kaliteli becerikli insanlarla olur.

O da onların yeteneklerini geliştirebilecekleri ortamların sağlanması, kariyerini planlayabilecekleri organizasyonlarla, doğru ücretlerle olabilir.

Ama asıl görev ve sorumluluk devletin.

Bu insanların ortaya çıkarılıp hedef projelerde görev alabilecekleri sürecin doğru planlanması ve yönetilmesi gerekir. Aileler de bu konuda çok dikkatli olmalı. Olmalıyız.

Bugünkü gelişmiş toplumların temelinde bu insanları göreve getiriliş sürecini doğru yönetmek yatıyor.