Türkiye üzerinde oynanan oyunun sonuna gelindi mi?

Son on iki yıldır ülkeyi yöneten parti, ülkenin başına sardığı belalardan “aldatıldık, kandırıldık” kelimeleri ile sıyrılmaya çalışıyor.

Ülke öylesine bir sarmal içine düşürüldü ki hangi ucundan tutarsan tut elinde kalıyor. Her gün bir şehid haberi ile uyanıyoruz. Uçaklarımız PKK inlerini bombalıyor. Her bombalama sonrası iri basın milletin gazını almak için ölen PKK'lı sayısını abartarak veriyor. Bizler de ağzımızı açmış bu yalanları bekliyoruz. 

Aslında bir oyun oynanıyor ve bu oyunda görevli olan herkes üzerine düşeni en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyor. Çünkü oynanan bu oyunda görev alanlar yüksek miktarda gelire kavuşuyor. Bir kısmı operasyonu destekleme görevi almış ve kendilerince haklı sebepler üreterek halkı uyutuyorlar. Bir kesim aldığı ücretin karşılığı olarak operasyonları kınıyor ve bu kınama sırasında o kadar eblehçe sözler söylüyorlar ki halk operasyonu destekleyenlere sorgusuz sualsiz inansın istiyorlar.

Şu anda yaşadıklarımız, çözüm süreci denilen ucube dağılım ve çözülme sürecinin devamından başka bir şey değil. Oynanan bu oyunda kaybeden her zaman olduğu gibi KARABUDUN oluyor. Kazanan taraf ise AKBUDUN!

***

Hatırlarsanız Oslo'da yapılan görüşmeler sonrasında bir bakan PKK'ya “görüşmeler yapılırken siz büyükşehirlere silah yığıyorsunuz” şeklinde bir sitemde bulunmuştu. 

Bu gün askere ve polise karşı kullanılan silahlar işte bakanın o dönem dillendirdiği; ancak ülkeye girmesini önlemediği silahlar. Bu silahlar, sırf vatanının ve halkının güvenliğini sağlamakla yükümlü olan ve başka bir hedefi olmayan güvenlik güçlerine karşı kullanılıyor. Ve bu gün şehid olan her güvenlik görevlisinin bu sözü sarf eden bakan, bu bakanın görev aldığı kabine ve bu kabinenin görev alması için oy vermiş vatandaş üzerinde hakkı var.

***

Seçimlerin üzerinden iki aydan fazla bir süre geçti. Halen bir hükümet kurulamadı ve kurulacağa da benzemiyor. Çünkü seçimden sonra değişen bir şey olmadı. Mecliste hükümet kurma yeterliliğini kaybeden AKP, halen iktidarda ve böyle giderse iktidarda kalmaya da devam edecek. Şu anda ülkeyi istediği gibi idare edebiliyor, istediği kararları alıp uyguluyor ve bu kararları alırken TBMM'den geçirmek ihtiyacı hissetmiyor. Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala, halen bir bakan gibi Başbakanla birlikte asker denetlemesinde bulunabiliyor. (“Başbakan Ahmet Davutoğlu, önceki gün Suriye sınırındaki Kilis'in Elbeyli İlçesi'ni ziyaret etti.  Davutoğlu, geçen ay dinci terör örgütü IŞİD militanlarının açtığı ateş sonucu şehit olan Astsubay Mehmet Yalçın Nane'nin görev yaptığı Dağ Hudut Karakolu'nda da incelemelerde bulundu. Davutoğlu'na ziyaretinde İçişleri, Milli Savunma ve Maliye Bakanları, eski Bakan Efkan Ala ile Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ve Özel'in bu ay ortasında görevini devredeceği Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar da eşlik etti.”  Haber 3 sitesinde yer alan bu haberde ilginç bir resim yer almış. Başbakan ve komutanlarla birlikte poz veren askerlerin tüfeklerinde şarjör bulunmuyor.)

 Böylesine lehine gelişen bir atmosferde AKP niçin bir koalisyon hükümeti kurmak istesin ki? Zaten tırmanan terör olayları ile birlikte sürekli yaptırılan anketler de AKP'nin oyunun yükseldiğini gösteriyor. İlerleyen zaman içerisinde oy oranı yeterli seviyeye yükselince gereken yerlere gereken mesajlar gönderilerek terör bitirilir. Yapılacak seçime AKP terörü bitiren parti olarak girer ve hükümeti tekrar tek başına kurar. 

Zaten Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada "Kandil, 'Orduyla değil AK Parti'yle savaştığını' söylemiş.” Demiyor mu? Demekki terörle mücadeleyi ordu ve polis değil AKP yapıyor. Şehid edilenler de AKP üyeleri. Haliyle kazanılacak bir başarı da AKP hanesine yazılacak (!)

Akdoğan sözlerine şöyle devam ediyor. “Zaten HDP de AK Parti'yle mücadelede gücünü buradan (PKK'nın baskı ve şiddetinden) aldı. Sırtını Kandil'e dayayanlar, Kandil'in kanlı katliamlarına ses çıkaramazlar. Unutmasınlar ki her zaman sırtını millete dayayanlar galip gelir. PKK-Paralel şer ittifakı terörle mücadeleden çok rahatsız! Bu yüzden ikisiyle eşzamanlı mücadele etmek, netice almak için büyük önem taşıyor.”

Demekki Oslo görüşmelerini ve Dolmabahçe toplantısını HDP- PKK ve Paralel yapı birlikte yapmışlar. AKP bu işlere hiç bulaşmamış. Hatta açılım sürecine karşı çıkanları “bunlar kanla besleniyor” diye suçlayanlar PKK ve Paralel şer ittifakı imiş. 

***

Oyunun sonuna geliyoruz demiştik yazının başında. Senaryoyu yazanlar oyunun sonunda kandırılan Müslüman Kürtlerin desteği ile kurulacak Marksist bir devlet sonrası güney doğu bölgemizin de içinde yer alacağı BÜYÜK İSRAİLİ hedefliyorlar. Ülke için de ise iktidarda kalmak uğruna bu projeye çanak tutuluyor. Tırmanan terör olayları sonucu (bir ayda 30 şehit verdik) halkın bıkkınlık getirip “verelim istediklerini, bu iş bitsin” demelerini bekliyorlar. 

Sonrası mı?

“Ne istediler de vermedik” derler ve kandırıldıklarını söyleyip hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ederler. 

***

Uyanmak yok, uyumaya devam!