Günümüzde büyük bir sağlık problemi olarak önemi gittikçe artan hastalıklardan biri de; osteoporoz. Kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz, değişik sebeplerle kemik yoğunluğunun azaldığı, buna bağlı kırık riskinin arttığı bir hastalıktır. Yüzyılımızın eriştiği teknolojik düzey, insan ömrünü uzattı. Buna bağlı olarak günümüz insanı daha az hareket yaparak ve hazır besinler tüketerek daha kolay bir hayat sürüyor. Fakat teknolojinin beraberinde getirdiği yeni hayat tarzı, kemiklerimizi tehdit eder hale geldi.

Eğer kişilerde herhangi bir sebeple kemik kaybı başlamışsa, ileri yaşlara gelip ağrı ve kırık problemi olmadan önce hiçbir şey hissetmedikleri için bu sorunlarını ifade edemezler. Günlük yaşamları sırasında omurgalarında meydana gelen çökmeleri de genellikle fark etmezler. Bu sebeplerle osteoporoza “sessiz hastalık” ismi verilmektedir. Kemik erimesinin ilerleyen yaşlarda sorun olarak karşımıza çıkmaması için her dönem bilinçli beslenmeye önem vererek, vücudumuz için gerekli egzersizleri ihmal etmemeliyiz.
Diyetimiz ve beslenme durumumuz hormon dengemizi ve kemik sağlığımızı birçok biçimde etkileyebilir. Elbette osteoporoz tüm insanları aynı şekilde etkilemiyor. Diğer birçok hastalıkta olduğu gibi bazı insanlar diğerlerine göre daha fazla risk taşıyor; şeker hastalığı veya guatr gibi endokrin hastalığı olanlar, uzun süre hareketsiz kalanlar, erken menopoz veya cerrahi uygulamalara bağlı olarak menopoza girenler, beyaz tenli kadınlar, ince ve narin vücut yapısına sahip olanlar, ailesinde kırık öyküsüne sahip olanlar ve uzun süreli kemikleri zayıflatan ilaçları kullananlar risk altında bulunuyor.
Korunmak için gereken tedbirler alındığında osteoporozun önlenebilir bir hastalık olduğu unutulmamalı. Bu amaçla pek çok kişi yüksek kalsiyum diyetinin öneminin farkındadır, ancak diğer faktörlerin de kemiklerimizin güçlenmesinde etkili olduğu, özellikle güneş ışınlarından istifade edilmesi gerektiği unutulmamalı.

Günümüzde büyük bir sağlık problemi olarak önemi gittikçe artan hastalıklardan biri de; osteoporoz. Kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz, değişik sebeplerle kemik yoğunluğunun azaldığı, buna bağlı kırık riskinin arttığı bir hastalıktır. Yüzyılımızın eriştiği teknolojik düzey, insan ömrünü uzattı. Buna bağlı olarak günümüz insanı daha az hareket yaparak ve hazır besinler tüketerek daha kolay bir hayat sürüyor. Fakat teknolojinin beraberinde getirdiği yeni hayat tarzı, kemiklerimizi tehdit eder hale geldi.

Eğer kişilerde herhangi bir sebeple kemik kaybı başlamışsa, ileri yaşlara gelip ağrı ve kırık problemi olmadan önce hiçbir şey hissetmedikleri için bu sorunlarını ifade edemezler. Günlük yaşamları sırasında omurgalarında meydana gelen çökmeleri de genellikle fark etmezler. Bu sebeplerle osteoporoza “sessiz hastalık” ismi verilmektedir. Kemik erimesinin ilerleyen yaşlarda sorun olarak karşımıza çıkmaması için her dönem bilinçli beslenmeye önem vererek, vücudumuz için gerekli egzersizleri ihmal etmemeliyiz.
Diyetimiz ve beslenme durumumuz hormon dengemizi ve kemik sağlığımızı birçok biçimde etkileyebilir. Elbette osteoporoz tüm insanları aynı şekilde etkilemiyor. Diğer birçok hastalıkta olduğu gibi bazı insanlar diğerlerine göre daha fazla risk taşıyor; şeker hastalığı veya guatr gibi endokrin hastalığı olanlar, uzun süre hareketsiz kalanlar, erken menopoz veya cerrahi uygulamalara bağlı olarak menopoza girenler, beyaz tenli kadınlar, ince ve narin vücut yapısına sahip olanlar, ailesinde kırık öyküsüne sahip olanlar ve uzun süreli kemikleri zayıflatan ilaçları kullananlar risk altında bulunuyor.
Korunmak için gereken tedbirler alındığında osteoporozun önlenebilir bir hastalık olduğu unutulmamalı. Bu amaçla pek çok kişi yüksek kalsiyum diyetinin öneminin farkındadır, ancak diğer faktörlerin de kemiklerimizin güçlenmesinde etkili olduğu, özellikle güneş ışınlarından istifade edilmesi gerektiği unutulmamalı.

OSTEROPOZ İLE SAVAŞ İÇİN GEREKLİ HAMLELER

Sağlıklı kemikler için, hazır yemekler, işlenmiş gıdalar ve katkı maddelerinden kaçının. Olabildiğince ev yemekleri yiyin. Taze meyve ve sebze tüketimini artırın. Şeker ve tuz tüketimini sınırlandırın.

Düşük ya da aşırı miktarlarda protein almamız osteoporoz riskini artıracaktır.

Potasyum alımını artırın. Bu amaçla bezelye ve fasulye gibi baklagiller, deniz ürünleri, taze meyve ve sebzeler özellikle muz, kayısı, armut, domates, mantar, patlıcan, biber, ıspanak önerilebilir.

Genel yağ tüketiminizi ve özellikle de doymuş yağ ve yağ asitlerini sınırlandırın.

Esansiyel yağ asitlerinin tüketimini artırmak için daha fazla kepekli tahıl gevrekleri yiyin. Omega-3, balık yağları içeren destekler alın. Ceviz, fındık, badem, yerfıstığı gibi sert kabuklu yemişlerin tüketimi artırılmalıdır.

Kahve ve kola gibi kafeinli içeceklerin tüketimini sınırlandırın.

Kas gücü ve dengeyi artıran egzersizler, kaymayan tabanlı ayakkabılar giymek osteoporozlu hastalar için dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardandır. Ancak egzersize başlamadan önce mutlaka fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanına başvurarak kişiye özel tedavinizi doktorunuzla birlikte planlayın. Ayrıca düzenli göz muayenesi, tansiyon ve şeker kontrolü, yaşadığı ortamın ışıklandırma ve zemin döşeme açısından daha güvenli hale getirilmesi, osteoporozlu hastanın kırık riskini azaltacaktır.

Sevgili dostlar, hareketli, dinamik, ağrısız ve üretken bir yaşam sürdürmeye devam etmek istiyorsanız kemiklerinizi güçlendirin. Kemik erimesinin önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu unutmayın. Sağlıcakla kalın…