Cahiliye devrinde Kâbe’nin anahtarları sadece Hz. Osman bin Talha’nın sülalesinin yanında bulunurdu. Bu vazife en son babasına kalmıştı. Uhud Savaşı’nda, müşriklerin safında bulunan babası Talha öldürüldüğünde, bu görev kendisine kaldı.

Peygamberimiz, Mekke’de bulunduğu sırada Osman bin Talha’yı İslamiyet’e davet etmişti. Osman da, “Sen kavminin dinine aykırı davranıp yeni bir din ortaya çıkarmış bulunuyorsun.” dedi. Bunun üzerine Resûlullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştu:

“Ey Osman, ümit ederim ki, bir gün sen beni, bu anahtarı nereye istersem koyabileceğim, kime istersem verebileceğim bir mevkide de göreceksin…”

Peygamberimiz Hz. Muhammed Mekke'yi fethetmiş, o gün Kabe'deki putları kırmış ve Kabe'nin anahtarlarının getirilmesini istemiştir.Bu görevi bilindiği gibi Hz. Ali'ye verir.

Hz. Ali emir üzerine gider, Osman Bin Talha'yı bulur. Anahtarları ister. Osman Bin Talha anahtarları vermeyi kabul etmez. "Kabe'nin anahtarlarının yıllardır kendi soyIarında olduğunu ve Hz. Muhammed'in peygamberliğine inanmadığını" söyler.

Hz.Ali ısrar eder. Çünkü 'emri' Peygamber Efendimizden almıştır. Ne pahasına olursa olsun 'emri' yerine getirmek istemektedir. Hz. Ali, Osman Bin Talha'nın elini sıkar, canını yakarak anahtarları zorla elinden alır.

Hz. Ali, anahtarları alarak, Peygamber Efendimizin yanına gelir. Hz. Peygamber'e anahtarları uzatır. Hz. Peygamber Efendimiz anahtarları Hz. Ali'den teslim alır.Ve şaşılacak bir şeklide Hz. Ali'ye tekrar anahtarları uzatır ve şöyle buyurur: 

''Ali bu anahtarları git Osman Bin Talha'ya teslim et'' der.

Hz. Ali şaşırır ve sorar:

“Ey Allah' ın Resulü, az önce emrinizle gittim, anahtarları aldım, getirdim size teslim ettim. Şimdi de emrinizle aynı şahsa anahtarları teslim etmemi emir buyurdunuz. Bunun hikmeti nedir ki?" diye sorar.

Peygamber Efendimiz birçok sahabenin yanında şu ibret verici sözleri söyler:

“Ya  Ali, Sen ahahtarları  yolda bana getirirken, Yüce Allah dostum  Cebrail ile bana  vahiy gönderdi: “Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” (Nisa süresi 58.ayet) 

Kabenin anahtarları  uzun yıllardır  Osman  Bin Talha ve soyundadır. Onlar Kabe'nin nasıl temizleneceğini, nasıl sahip çıkılacağını çok  iyi  bilirler. Emanetin  ehilleri onlardır. Bu Allah buyruğudur: "Git ve teslim et!"

Hz. Ali bu emir üzerine hemen geri döner ve Osman Bin Talha' yı bulur ve anahtarları eliyle Osman Bin Talha'nın eline uzatır.

Bu sefer şaşırma sırası Osman Bin Talha'dadır. Anahtarları alır ve sorar:

"Ya Ali, az önce anahtarları elimden zorla alan sen değil miydin? Niye geri getirdin?" der.

Hz. Ali olanları anlatır: " Bu konuyla ilgili Peygamber Efendimize Ayet geldiğini, Peygamberinde anahtarları geri yolladığını" söyler.

Osman Bin Talha, müşrik iken bu hadise üzerine koşa koşa Peygamber Efendimizin yanına varır ve Efendimizin şahitliğinde Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman olur.

Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- emânet husûsunun hassâsiyet ve ehemmiyetini bir hadîs-i şerîfinde ne güzel aksettirir:Emânet ehline verilmediği zaman, işte o zaman kıyâmeti bekle!” (Buhârî, İlim, 2; Ahmed, II, 361)

Cenabı Allah yöneticilerimize kolaylıklar ihsanetsin. 

Baki selamlar.

Kaynak: Ali KUZU, Siyah Sancak Pandoranın Kutusu,Kariyer Yayınları,5.baskı,İstanbul 2016