Yaşamda karşılaştığımız çatışmalar, çekişmeler,iletişimsizlikler,ayrımcılıklar, ötekileştirmeler gibi toplumsal düzeni  ve kişiliğimizi bozucu tavır ve yaklaşımlarımızın altında yanlış yargılama veya doğru yargıya ulaşamamamız yatıyor.

İki kişi arasında,

Politikada,

Yönetimde,

Günlük yaşamımızın her alanında doğru yargıya ulaşamamanın meydana getirdiği zorluklarla karşılaşıyoruz.

Bu  bir kişi, toplum ya da olaya ilişkin yeterli bilgiye sahip olmadan, peşin bir karar verme durumu.

Zihnin iradeyi yeteri kadar bilinçli kullanamama olayı.  Düşünme, muhakeme, muhasebe, kıyas, mantık, karşılaştırma gibi akıl araçlarından yeteri kadar veya hiç faydalanmadan karar verme şekli.

Sosyal yaşam içerisinde  çevreden edinilen,duyulan ya da yaşam çevresinin kendisine doğru diye dayattığı davranış da bunun sebebi  olabilir.

İçinde bulunduğu kültürün akıl süzgecinden geçirilmemiş kurallarını benimseme de bu tip bir yargıya kaynaklık edebilir.

İnsanların inançları, içinde yetiştiği  sosyal çevrenin kuralları da doğru yargıya ulaşmamızı engelleyici unsurlar içerebilir.

Veya aceleci davranmak,

Olaya sadece gördüğü açıdan bakmak,

Sadece içinde bulunduğu zamana göre karar vermek de yanlış yargılarımızın sebebi olabilir.

Yani zihnin at gözlüğü takmış hali: Ön yargı olarak değerlendirilebilir.

Bazen yeteri kadar değerlendirmeden bir olaya bakıp genel değerlendirme yapmak.

Kendi bildiğini doğru kabul edip hemen yargıya başvurmak.

Empatiden yoksun olmak da ön yargılı kararların önemli bir sebebi.

Veya günümüzde gerek iş dünyası, gerek politikacılar gerek ise dünyayı kontrol etmek isteyen küresel güçlerin insanları ve toplumları kendi istedikleri yönde hareket etmelerini sağlamak için insan kararlarını etkileme biçimi de önyargının oluşumunda büyük bir etken.

Algı yönetimi denen bu yöntemle bazen insanlara kendini yok edecek yaşam biçimleri empoze edilebilir. 

Düşman olmadığı insana kin beslemek.

Tanımadığı insanlardan nefret etmek.

Tatmadığı yiyecekleri yememek.

Tanışmadığı  insanları ötekileştirmek.

Dinlemediği insanla konuşmaya çalışmak,tartışmak. Hatta kavgaya varan iletişim ve ilişki bozukluklarına sebep olmak.

İnsanı renk, elbise, inanç, düşünce, akraba,ait olduğu toplum gibi kıstaslarla sevmek veya nefret etmek gibi rasyonel olmayan  tavırlar geliştirmek.

Bir baba dört çocuğuna acele ve erken karar vermemeleri  ve ön yargıyı anlatmak için onları eğitmek istemiş.

Her birini uzak bir yerde bulunan bir ağacın yanına göndermiş. Her biri bu ağacın olduğu yere dört mevsimin birinde gitmiş. Kışın giden dönünce hiçbir şey yok çok kötü bir ağaç demiş. İlk baharda giden çok güzel yeşil ve çiçekli bir ağaç  demiş. Son baharda giden yaprakları dökülmekte olan, sararmış kasvetli bir ağaç görmüş. Yazın giden gölgesinde dinlenip meyvesini yediği olağanüstü ,  meyveleri ile  hayat dolu  bir ağaç olduğunu anlatmış.

Aslında bilge adamın bütün çocuklarının söylediği doğru ama o ağaç farklı zamanlarda farklı özellikleri ile  anlam ifade ediyor. Bu ağacı değerlendirmek anlamak için her mevsimdeki halini bilmek gerekiyor.

Bazen bir memlekete rüzgarlı ,fırtınalı zamanda giden orayı cehennem gibi değerlendirebildiği gibi dingin, serin , güzel kokulu bir zamanda da cennete benzettiği çok olmuştur.

Ön yargı hapishanesi yargının vicdana akıla, muhakemeye adaleti gözetmeksizin yargılama biçimi.

Dünyaya ben penceresinden bakıp biz olamama hali.

Belki de ön yargının en güçlü panzehiri;

Rasyonel olmak,

Akılcı olmak,

Doğru analizler yapmak, 

Çok iyi bir gözlemci olmak,

Karşılık istişarelerde bulunabilmek,

Bağımsız bakış açısına sahip olabilmek,

İnsanları kendine benzetmeye çalışmak yarine olayları doğru çözümlemek.

Kendisinin de yanlış yapabileceğini hiçbir zaman akıldan çıkarmamak.

Başkalarını eleştirirken önce kendisinin de konumunu gözden geçirmek.

Yoksa yaşam içindeki bütün ilişki ve kararlarımızı ön yargımıza mahkum ederiz.